Ekrem İmamoğlu: "Gıda fiyatlarını ucuzlatmak, televizyondan talimat vermekle olmaz"

Ekrem İmamoğlu: "Gıda fiyatlarını ucuzlatmak, televizyondan talimat vermekle olmaz"

Yerel seçimlerde İYİ Parti ve CHP'ni ortak İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu, gıda fiyatlarının yüksekliği hakkında, "Üreticiden tüketiciye zinciri kontrol altına alıp herkesten katkı ve destek istemek gerekir. Bu televizyondan talimat vermekle olmaz" dedi.

31 Mart yerel seçimlerinde İYİ Parti ve CHP'nin ortak İstanbul adayı olan Ekrem İmamoğlu, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. 

İmamoğlu, Seçim çalışmaları kapsamında gerçekleştirdiği ilçe ziyaretleri sırasında birkaç vatandaşın eleştirisi hakkında "Toplantılarda gerçekten niyetini ortaya koyan insan sabote için orada değil. Hatta çoğu siyasi olarak ters fikrini beyan ediyor ama sevgisini ve saygısını söylüyor. İki üç vaka yaşandı ama çok belli ki sabote etmek için gelmişler" ifadelerini kullandı.

İstanbulluların en önemli sorununun yoksulluk olduğunu söyleyen İmamoğlu, "25 günde gördüğüm kadar büyük bir kent yoksulluğunu, ben hiçbir zaman Türkiye'de görmedim. Çok derindir, acıdır, hissedilmelidir" dedi.

Sözcü'de yer alan habere göre, market fiyatlarının oldukça yüksek olduğunu da dile getiren İmamoğlu, "Gıda erişiminin ucuzlatılması, üreticiden tüketiciye zinciri kontrol altına alıp herkesten katkı ve destek istemek. Bu televizyondan talimat vermekle olmaz" şeklinde konuştu.

İmamoğlu'nun açıklamalarından satır başları şu şekilde:

"SEÇİM ÇALIŞMALARINDA SIRT DÖNMELER OLUR"

Evet, seçim çalışmalarında sırt dönmeler olur. Bu, en az üç kişiden bir kişidir. Bazen yerine göre üç kişide iki kişi de olabilir. Ben, artık 100 kişiden ancak 5 kişinin sırtını döndüğüne rastlıyorum. Toplantılarda gerçekten niyetini ortaya koyan insan sabote için orada değil. Hatta çoğu siyasi olarak ters fikrini beyan ediyor ama sevgisini ve saygısını söylüyor. İki üç vaka yaşandı ama çok belli ki sabote etmek için gelmişler.

"UMUT VERİCİ"

Konuşma arzusu, paylaşma arzusu olan yoğun bir kitleyle karşı karşıyayım. Bu çok umut verici. Hepsine oy gözüyle de bakmıyorum tabii ama iletişim kurmak güzel. Benim de yaptığım o. Herkesle iletişim kurmak, onları hissetmek. Mahallelerine gidiyorum. O zaman bir de sorunu yerinde tespit etmiş oluyorsun. Çok büyük bir avantaj. İstanbul'daki diğer adayın (AKP adayı Binali Yıldırım) bunu yapmasını çok beklemiyorum.

"HİSSETMELERİNİ SAĞLIYORUM ANKARA'DAN SEYREDENLERİN"

Sokağa çıkmanın yanına hissetmeyi de ilave edebiliriz. Çünkü hissetme konusunda sanırım Ankara'dan İstanbul'u seyredenlere de tercüman oluyorum. Kime gitsem ya telefon açılıyor ya da bir gün sonra soruna dönük bir karar alınıyor. Pahalılıktan bahsetsem aynı gün zam geri alınıyor. Bunlar iyi şeyler, en azından hissetmelerine sebep oluyorum. Dolayısıyla yerel yönetim adayıyken bu işi başarıyorsak, seçildikten sonra Türkiye'nin sorunlarına çok daha hızlı temas edeceğimize inanıyorum.

"TERSİNE ÇEVİRECEĞİZ"

İstanbul'da yerel yöneticiler, bulundukları yerde yaşananları tespit edip bunu hissetmeli, çözüm üretmeli ya da gerekirse merkezi hükümetle bu konuda ortak çözüm yolları bulmalı. Ama son yıllarda sadece Ankara'dan gelen talimatları yerine getiren yerel yönetimler söz konusu İstanbul'da. Bunu tersine çevirdiğimizde görecekler, hem Ankara hem de İstanbul rahat edecek. Sahada gördüğüm şey biraz bu aslında, öyle bir hissiyatım var. Rakibimi hiç görmüyorum. Onun ne hissettiğini anlamam için sahada görmem lazım. Rakibi henüz görmedim yani…

"MEGA PROJE DEĞİL, İNSAN"

Elbette çok sorunlar var. Çocukları, gençleri, özellikle işsiz-mesleksiz, okumayan gençleri sayabiliriz. Önceliğiniz bu olursa, sosyal belediyecilikle çözüm üretmek mümkün. Ama şehirde önceliğimiz Kanal İstanbul veya mega proje olarak adlandırılan işler olursa bu yine sekteye uğrar. Vatandaşın neyi aciliyet olarak gördüğüne odaklanacağız. İnsan hayatı için esas mega proje kavramının onlara yapıştırılması gerektiğini düşünüyorum.

"HALKIN İÇİNDE OLACAĞIM"

Vatandaşla bir arada başkan olacağım. İstanbul'un o kadar derin bir yapısı var ki 15 ama ben 16 milyon diyorum… Çünkü bir milyona yakın öğrencisi var. Onları kendine bir insan kaynağı, hazine gören bir başkan olacağım. Onlarla bir arada olmak beni besleyecek. Aksi halde kısırlaşır, üretemez hale gelirsiniz.

"İSTANBUL'DA YOKSULLUK ÇOK BÜYÜK BU SORUN TALİMATLA ÇÖZÜLMEZ"

Son 25 gündür tamamen sokaklardayım. Ben esnafım, iş insanıyım. Hayatım hep sokaklarda, sahada, istihdam yaratan, işçiyle, emekçiyle bir arada geçti. Son 10 yılım ise siyasette geçti. Bu 25 günde gördüğüm kadar büyük bir kent yoksulluğunu, ben hiçbir zaman Türkiye'de görmedim. Çok derindir, acıdır, hissedilmelidir. Hızlı bir tedbir alınmalıdır. Çünkü böyle derin kent yoksulluğunu, ülkenin 30-40 yıl önceki yoksulluğuyla kıyaslamak da mümkün değil. Çünkü o zaman insanlar kırsalda yaşıyordu. Kentte yaşayan bir kişinin kırsalda en az 50-100 büyüğü, akrabası vardı.

"ISPANAK 10 TL"

Ne yapacağız biz?' diyen, ‘Evimize bir çanta doldurup gidemiyorum' diyenler o kadar çok ki. Bunların hiçbiri siyasi söylem değil, bu çok ciddi bir tehdittir. Kadınlar, anneler, ev kadınları büyük isyanda. Kırsalda olsa çalacağı bir sürü kapı var ama büyükşehirde inanın çalınacak bir kapı da yok. Bu konu çok önemli ve sıkı tedbirlerin alınması lazım. Bunun tabii sosyal demokrasi adına, sosyal belediyecilik adına çözümleri var.

Şehri paylaşabilmek, şehri ucuzlatabilmek değil daha doğrusu yaşamı ucuzlatabilmek… Gıda erişiminin ucuzlatılması, üreticiden tüketiciye zinciri kontrol altına alıp herkesten katkı ve destek istemek. Bu televizyondan talimat vermekle olmaz. Kent yoksulluğu İstanbul'un birinci sorunu haline gelmiştir. Sosyal belediyecilik bunları hızla aşabilir. Bunu derinden hissediyorum.

Bizim söylediklerimizi AKP vaadi diye anlattı

“Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı'nın seçim manifestosunu çok iyi buldum. Çünkü kendi adaylık açıklamamda hangi maddeler varsa bire bir onları açıkladı” diyen Ekrem İmamoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:

"İNANDIRICI GELMEZ"

Süreç içerisinde aslında açıkladığımız birçok projeyi ya da yaklaşımı da içinde gördüm. Anlattıklarındaki terslik şu: Vatandaşa inandırıcı gelmez. Çünkü bizim söylemimize yakışıyor da yaklaşık 15-16 yıldır tersini yapan belediyeler adına konuşunca, söylem olarak yakışmıyor. Bu söylemin bizim söylemlerimiz olduğunu kamuoyuna hatırlatmak isterim. Bire bir aynılarını söylediler. Yani şeffaflık, aynı şekilde ortak akıl, katılımcılık, yatay yapılaşma, daha çok yeşil alan. Özeleştiri olması için bunu tümüyle kabul edip bir U dönüşünü hissettirmesi lazım. Sanki yapılan bir şeyin devamı gibi anlatılıyor. Özeleştiri içinde öyle bir ruh yok.

'BAZEN HATA YAPMIŞIZDIR' YETERLİ BİR ÖZELEŞTİRİ DEĞİL"

‘Eksik yapmışızdır' hatta bazen ‘yanlış yapmışızdır' cümlesi çok yeterli bir özeleştiri ifadesi değil. Daha düne kadar ayda 200-300 imar, parsel bazlı plan değişiklikleri Büyükşehir Belediyesi'ne gelirken… Bugün manifesto gibi açıklayıp ‘Bundan sonra yapmayacağız' demek çok inandırıcı değil. Biz bunu yapmıyoruz. Yapmadığımız gibi zaten ne yapacağımızı da anlatıyoruz. Anlatmakta hem kolaylığımız var hem de inandırıcıyız. Manifesto belediyelere dağıtıldığında da mevcut partinin belediyelerinde çok inandırıcı duracağını zannetmiyorum. Hatta mevcut belediye başkanlarının kafası bile karışabilir. Bazı terimleri kendileri bile tanımlayabilir. Tanımlama konusunda zorluk çekebilirler. Biraz sosyal demokrat belediyecilik ile ilgili kitap okumaları lazım.

SÜRPRİZLERE GEBE BİR SEÇİM

Ekrem İmamoğlu, CHP'nin “Sesi çıkan partili” kitlesine sahip olduğunu belirtti. Bu yüzden aday belirleme sürecinin sıkıntısız geçmesini beklememek gerektiğini kaydetti. İmamoğlu şunları söyledi: “Parti içi konuları dışarı yansıtmamak lazım. Bugün yerelde kendi adamlarını yetiştiren partiye dönüşüyoruz. Beni sadece üzen yeterli kadın adayın olmayışı. Hata, eksik görünen şeyler adaylar belirlendikten sonra bitmiştir. Tek hedefimizin seçimleri almaya yönelik çalışmalar olması lazım. 39 ilçeden iddiaya sahip olduğumuz 25'e yakın ilçe var. ‘Şu kadarını kazanırız, şu kadarını kazanamayız' deme şansına sahip değilim. Beklenmedik sürprizlere de gebe bir seçim olacak. Çok ilginç bir kitle var sahada. Anket yapan firmalar da zorlanıyorlar.”