Ekrem İmamoğlu ÇED raporuna itiraz için dilekçe verdi

Ekrem İmamoğlu ÇED raporuna itiraz için dilekçe verdi

ÇED raporuna itiraz için İstanbul Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne giden İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Tüm hemşehrilerimi bu sorumluluğu yerine getirmeye davet ediyorum. 16 milyon bunları söylemem için beni seçti" dedi.

Kentin ihtiyacının Kanal İstanbul olmadığını söyleyen Ekrem İmamoğlu, ÇED raporuna itiraz başvurusunda bulunmak için İstanbul Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne gitti.

Suyla ilgili üç bilim insanının raporunu okuduğunu ve uykularının kaçtığını söyleyen İmamoğlu, “Bir bilim insanının tarifi şu, siz yeraltı su kaynaklarını kurutuyorsunuz. Istıranca’lardan gelen suyun İstanbul’a yer altı akışını yok ediyorsunuz. Bu yaratmak istediğiniz ada yarınlarda yerleşime uygun olmayan kurak bir alana dönüşme riskine sahip. Bunları ben değil, bilim insanları söylüyor. Altı sene önce yazılmış. Bir siyasi tartışma değildir bu. Siyasi hegemonya altında gazetede köşe yazısı yazmak ya da bir televizyonda konuşmayı bir kenara koyalım, bu konu başka bir konu. Ben bugün tüm söylediklerimle tüm halkın haklarını korumak adına ÇED raporuna itiraz geldim. Bu süreci son ana kadar takip edeceğim. Varsa söylemek istediğiniz güzel cümleler kurun. Akılla, bilimle anlatın. Talimatla anlatmayın. Hiç kimseyi de korkutmuyor söyledikleriniz.” diyerek ekledi.

İtiraz başvurusu öncesi gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ekrem İmamoğlu, “16 milyon bunları söylemem için beni seçti. İstanbul’u sevmemektir. Biz şehrin vicdanını temsil ediyoruz. Ben istemiyorum diye kimse istemiyorum demesin. Bir başkası istiyor diye de kimse istiyorum demesin. Bu güne kadar kimsenin bilgi sahibi yapılmamasının tersine insanları daha fazla aydınlatacağız.” diyerek şöyle devam etti:

“Bu millet yat, kat, saray istemiyor. Bu millet iş, aş, eğitim, ekmek istiyor. İnsanlar özel okulu bile evirip çeviremiyor. Bu sorunlar varken, uluslararası ilişkiler sorunları varken, birçok konuda sorunlarımız varken ülkeyi Kanal İstanbul ile meşgul etmek devlet adamlığına sığmaz.”

Hukuksal zeminde sürecin nasıl değiştiğini ve değişeceğini bütün hukuki mücadelemizi kol kola omuz omuza akıl ve bilimle, birilerinin düşündüğü gibi yüksek sesle filan değil, öyle yüksek tondan bağırarak çağırarak had bildirerek değil, o işler geçti, kimse duymuyor, kimseye tesir etmiyor ama güzel cümleler tesir ediyor. Varsa anlatmak istediğiniz güzel cümleler kurun, akıl ve bilimle anlatın. Talimatla anlatmayın. Geçmiyor çünkü, almıyor. Ne çocuklara geçiyor ne gençlere geçiyor. Hiç kimseyi de korkutmuyor. Öyle ben bilirim, ben yaparım, isteseniz de istemeseniz de cümlelerinin hiçbiri geçmiyor. Bu millet hukuksal mücadelesini verecek. Her ilçenin, Bağcılar’ın, Gaziosmanpaşa’nın, Ümraniye’nin, Sultanbeyli’nin, Küçükçekmece’nin, Arnavutköy’ün, köylerinin, varoşlarının, çeperlerinin, nerede yaşıyor olursa olsun herkesin ekmeğinin, yaşamının, havasının, suyunun, maneviyatının, mezarının, bütün her şeyinin, geçmişinin haklarını savunuyorum. Onun için buradayım, savunmaya da devam edeceğim"