Politika ve eğitim dünyasının değerli isimlerinden Mustafa Gazalcı, "Siyasetçinin Günlüğünden Anılar ve Anlatılar" adlı yeni kitabıyla okurları yakın tarihte ilginç bir yolculuğa çıkartıyor. Gazalcı, tamamı belgelere ve güncel notlarına dayalı hatıralarının ışığında bir eğitimcinin, bir siyasetçinin ve bir ülkenin çarpıcı 40 yılını gözler önüne seriyor. Öğrencilerinin, öğretmen arkadaşlarının desteğiyle siyaset sahnesine çıkıp halkı için canını dişine takan Gazalcı kitabında; Bülent Ecevit, Süleyman Demirel, Erdal İnönü, Deniz Baykal, Murat Karayalçın, Hikmet Çetin, Altan Öymen, Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili hiç yayımlanmamış anılara da yer veriyor.
Kitabın önsözünü kaleme alan usta gazeteci ve politikacı Altan Öymen, uzun yıllara dayanan arkadaşlıklarının geçmişini hatırlatıp Gazalcı'nın hatıralarıyla ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor:
Mustafa Gazalcı denilince aklıma eğitim sorunları gelir, eğitim sorunları denilince de Mustafa Gazalcı... Onunla dostluğumuz 1977 yılında başladı. O yılın haziranında yapılan genel seçimde Meclise Denizli Milletvekili olarak girmişti. Meclis'in en genç üyelerindendi. Öğretmendi. Temel ilgi alanı da eğitimdi. Cumhuriyet döneminin o alandaki kazanımlarının -başta Köy Enstitüleri olmak üzere- heyecanlı bir savunucusuydu. Enstitülerin kapatılması süreci de dahil, eğitimdeki geriye gidişlerin de ısrarlı bir hesap sorucusuydu. Mesleği öğretmenlik olanlar; babamdan, annemden başlayarak benim aile ve akraba çevrelerimde çoktur. Çocukluğumdan beri ben de Gazalcı'nın bahsettiği konuların tartışmaları içinde yaşamıştım. Cumhuriyetin eğitim alanındaki kazanımları bizim için de çok önemliydi. Mustafa Gazalcı'yla Meclis'teki arkadaşlığımız başlangıçta bu "konu ortaklığı" zemininde gelişti. Fakat Gazalcı'nın siyasetteki uğraş alanları sadece eğitim konularıyla sınırlı değildi. Milletvekili olarak karşılaştığı her soruna çözüm aramayı doğal görevi sayıyordu.
İster Denizli'nin bir yerel sorunu olsun, ister tüm ülkenin herhangi bir alandaki genel sorunu, Gazalcı konuyu önce tüm ayrıntılarıyla inceleyip öğrenmeye gayret ederdi, sonra da çözüm önerilerini oluşturmaya... Daha sonra da, o önerilerinin ne kadar isabetli olduğunu tüm ilgililere anlatıp onları ikna etmeye çalışırdı. Bu görev anlayışıdır ki, Gazalcı'yı bir süre sonra, siyasetin her alanında katkısına ihtiyaç duyulan bir politikacı durumuna getirdi. Gazalcı'nın politikadaki tümçalışmaları sırasında, özeleştiri yapmayı da hiç ihmal etmediği anlaşılıyor.
Siyasetçinin Günlüğünden
Mustafa Gazalcı
Bilgi Yayınevi Tel:(0312) 434 49 98
***
KÜTÜPHANEMDEN
Türkçü oldukları için zindanlara atıldılar
1944'deki Türkçü-milliyetçi avının önemli mağdurlarından, yaşanmış o zulmün hayata en son veda eden çilekeş kahramanı Prof. Dr. Reha Oğuz Türkkan, 25 yıl süren gurbet hayatından dönüşte bir kitap yazdı: "Tabutluktan Gurbete"
Yurda döndükten sonra İstanbul'a yerleşip yeni bir hayat kuran Reha Oğuz Türkkan, bu eseri kaleme alırken eski defterleri açıp tarihe not düşmeyi amaçlamış. Bunu yaparken de okurları; işkenceleriyle, zindanlarıyla, kahramanları ve ödlekleriyle ruhların derinliklerine indirip ümit ışığıyla dolu bir dünyaya çıkarmış. 1988'de yayımlanan 3. baskısında kitabını babası Halit ziya Türkkan ile Zeki Velidi Togan'ın ruhlarına ithaf eden Reha Oğuz Türkkan, önsözünde şunları söylüyor:
"3 Mayıs 1944'de Türkiye'de başlayan olaylar bugün 'tarih' olarak yazılıp anlatılıyor. Hatta, özel bir gün olarak 'Türkçüler Günü' adıyla kutlanıyor.
1944 olayları heyecanlı günlerdi: Türkiyeiçin, bizim için ve tabii benim için. Acılı ve bazen de tatlı günlerdi (Acısının ismi 'tabutluk'tu).
Gerçek hikayesini bu kitapta okuyacağınız 44 olaylarının perde arkasında entirka, hırs, haksızlık ve işkence kol geziyordu. O tarihi hadisenin acı tarafı, ibret tarafı şudur: İpe sapa gelmez, başka gerekçeleri bir yana, işin aslı, Türkiye'de bizlere, sırf Türkçü olduğumuz için eziyet edilmiş olmasıdır"
(Ahmet Yabuloğlu)
***
Ateş içinde bile çiçek yetiştirebilmek
Anne babalar, anne baba adayları, eğitimciler ve çocukların iyi yetişmesini isteyen herkes için eğitimci yazar Ahmet Maraşlı'nın kaleme aldığı "Bu Çağda Çocuk Yetiştirmek" uygulanmış ve uygulanabilir örnekler eşliğinde çok sayıda yollar sunan bir başucu, masaüstü ve çanta kitabı.
Maraşlı bu kitabıyla "Ateşler içinde bile olsa çiçek yetiştirilebilir." iddiasın bulunup şu çağrıyı yapıyor: "Aileler ve eğitimciler; çocuklarını, öğrencilerini ve yakınlarını iyi yetiştirmek için asla çaresiz değil, aksine çok güçlüler. Yeter ki, yeterince istesin, düşünsün, araştırsın ve olumlu anlamda harekete geçsinler. Malum; fedakârlık olmazsa hiçbir şey olmaz. O fedakârlık hele bilinçle birleşirse -istisnalar kaideyi bozmaz- ortaya harikalar çıkar"
Psikiyatrist Prof. Dr. Sefa Saygılı da Maraşlı'nın bu çalışmasını "yıldız bir eser" olarak nitelendirip, "Onun bu eseriyle 21. yüzyıl çocuklarının sağlam bir temelde yetişmesine önemli bir katkı sağladığını düşünüyorum" değerlendirmesini yapıyor
Mihrabad Yayınları Tel:(0212) 514 28 28
***
HAFTANIN KİTABI
Bir futbol efsanemiz
Halit Deringör 1952 yılına kadar Fenerbahçe'nin solaçığıydı. Lefter'li, Cihat Arman'lı efsane Fenerbahçe kadrosunda uzun yıllar görev yaptı. Kafa golleriyle ünlü oldu. Sonra Fenerbahçe'nin Teknik Direktörlüğüne getirildi. 1964-65 sezonunda takımını şampiyon yaptı ve hemen ardından kendi isteğiyle ayrıldı. Futbolu bıraktıktan sonra tütün eksperliği yaptı ama futbolla ve Fenerbahçe'yle bağı hiç kopmadı. Daha sonra uzun yıllar boyunca Cumhuriyet Gazetesinde yazılar yazdı. Halit Deringör'ün birçok kitabı yayınlandı. Sonuncusu da "Dalyaya Beş Kala" olacaktı. Ama görmeye ömrü vefa etmedi. Kitabın basım hazırlıkları devam ederken 14 Mart 2018'de kendisini sonsuzluğa uğurladık. Bu kitapta 1930'lardan bu yana futbolun yaşadığı değişimi anlatırken aynı zamanda da ülkemizin değişimini de anlatıyor. Bu değişim bazen bir gelişim iken bazen de gerileme şeklinde oldu. Her şeyin el yordamıyla yapıldığı amatör ruhlu günlerden profesyonelliğin ve uzmanlaşmanın doruğuna ulaştığı bu günlere ulaşıldı. Ama ilişkilerden ve samimiyetten de bir şeyler kaybedildi.
Gürer Yayınları Tel:(0212) 224 16 33
***
Beyazperde ve yansıttığı
Sinemanın gündelik yaşamdaki yerine, seyircinin filmlerle ilişkisine, sinematografik düzenlemelerin sırlarına, film üretiminin ardında yatan temel oluşumlara ve filmlerin ilettikleri temsiller aracılığıyla aslında nasıl birer ideolojik düzenleme olduklarına dair kuramsal yaklaşımların bir araya getirildiği kitap, sinemayı seyirci, bakış, kültür endüstrisi ve temsil bağlamında irdeliyor. Serpil Kırel, "Kültürel Çalışmalar ve Sinema" adlı çalışmasıyla, seyirci filmlerle baş başa kalınca neler yaşar, "bakmak" masum bir eylem olabilir mi, sinema öteki ile ilişkimizi nasıl düzenler, Doğu ve Batı birbirine nasıl bakar, Kültür Endüstrisi'nin üretimleri karşısında seyircinin konumu nedir gibi soruları; Hansen, Foucault, Mulvey, Hall, Spivak, Said, Adorno ve Benjamin gibi önemli kuramcıların yapıtları üzerinden tartışmaya açıyor.
İthaki Yayınları Tel:(0216) 348 36 97