Bir grup tebliğci, özellikle tatil beldelerinde dolaşarak, “Müslüman olmak neyi gerektirir?” başlıklı iki sayfalık bildiri dağıttı. Türkiye’de uygulanan laikliğin İslama ters olduğunun öne sürüldüğü bildiride “Türkiye’de 1920’lerden sonra hâkimiyet ve yasak koyma Allah’a değil millete verilmiştir. Türkiye’de şeriat yani Kuran kanunları değil, insanların kendi kafalarından çıkardıkları kanunlar geçerli olmaktadır. Laiklik İslam''a tamamen ters olan bir küfür sistemidir. Partiler demokrasiye ve laikliğe bağlı kalacaklarına yemin eder. Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmeyen kâfirdir” denildi.
''''23 NİSAN''I, 29 EKİM''İ KUTLAYAN KAFİRDİR''''
Cumhuriyet''ten Mehmet İnmez''in haberine göre, Atatürk ve laikliğin de eleştirildiği açıklamada, “Ders kitaplarında Atatürk’ün İslam''a zıt olarak yaptığı devrimler iyi bir şeymiş gibi gösteriliyor. Şeriatın kaldırıldığı 23 Nisan, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutlayanlar kâfirdir. Bu düşüncede olan devletin askerliğini yapmaya gençler gönderilemez. Yemin törenlerinde şeriata uymayan inkâr niteliğinde sözler söyleniyor. Şeriatı çağdışı görene devletin bekçiliği yaptırılıyor” denildi. “İmamlar bunları sizlere anlatamaz. Çünkü onlar maaş karşılığında demokrasi ve laikliği koruyacaklarına yemin eder ve dinden çıkarlar. Bu nedenle bu imamların arkasında kılınacak namaz kabul olmaz” ifadeleri de bildiride yer aldı. Kim ya da kimler tarafından hazırlandığı belirtilmeyen bildirilerin sonunda “Fatih Sadri” yazıldı. Bildiriler daha önce İstanbul ve Ankara’da da “Fatih Sadri” imzasıyla dağıtılmıştı. Denizli’de bir yurttaş kendisine verilen bildiriyle polise giderek şikâyetçi oldu. Polis araştırmasının sonucu merakla bekleniyor.
''''DEMOKRASİYE AYKIRI''''
Avukat Ali Deman Güler, bildiri dağıtanlara ilişkin “Şiddeti övüyor veya şiddet içeriyorsa cezai yaptırımı olur” dedi. “Şeriatçı bildirgeyi dağıtan kişiler, demokrasinin kendilerine tanıdığı hakları ve hürriyeti demokrasiyi ortadan kaldırmak için kullanıyorlar” ifadelerini kullanan Güler, şöyle konuştu:
“Burada tehdit var, baskı rejimi var. Benim fikrim diğer fikirlerden üstündür anlayışı var. Bu zaten demokrasinin en temel ilkelerine aykırı. Hiçbir demokratik rejim kendisini yıkmaya çalışan, temel ilkelerini ortadan kaldırmaya çalışan fikriyatı kabul etmez. Hukuki anlamda yaptırımsız bırakmaz. Gezi davasında verilen cezaların bir kısmı Türkiye’deki hükümeti ortadan kaldırma üzerineydi. Bu karar hangi eylem ve fiilden dolayı ceza aldı? Ne buldular, ellerinde silah mı buldular, örgütsel yapı mı buldular? Aynı şeyi burada değerlendirmek gerekiyor.”