Ege turizmi nasıl kurtulur?

On iki ay turizm denince akla gelen üç merkezimizden İstanbul, Antalya ve Kapadokya (Nevşehir) dışında en yoğun turizm faaliyetinin yaşandığı ve ülke ekonomisine yıllık yaklaşık 2,5 milyar dolarlık girdinin sağlandığı Ege Bölgesine yetkililerin daha bir ciddi şekilde eğilmelerinin zamanı geldi.
Doğal ve tarihi değerleri ile tüm ziyaretçilerin ilgi odağı olan ve gelenlerin tekrar tekrar geldiği bu bölgemizde, turizm sezonunun sadece Nisan - Ekim ayları arasına sıkıştırılması büyük ekonomik kayıpların oluşmasına neden olmakta. Kış turizminin yoğun olarak yapıldığı Antalya Bölgemize baktığımızda havaalanı ve büyük konaklama tesisleri haricinde bir avantajlı durum söz konusu değil.
Bölgeye gelen hemen bütün turistler otobüs turları ile Kapadokya veya Ege Bölgesine turlarla götürülmekteler. Yani ilk geldikleri ve uçmadan önceki son günleri haricinde zaman geçirmedikleri bir bölge olmaktan öteye gidemiyor; durum böyle olduğu halde, yine de hemen tüm uçuşlar Antalya Bölgesi’ne yapılmaya devam ediyor.
Bu nokta da Ege Bölgesi’ndeki tüm yerel yönetimlere ve işletme sahiplerine büyük sorumluluklar düşüyor. Öncelikle yerel yönetimler işletmelerin sezonluk çalışmalarının önüne engeller koyarak başlayabilirler. Mesela bir caddede iki restoran var ise ikisinin de aynı anda kapanması engellenmeli, kışın işletmesini açık tutmayan işletme sahiplerinin işletme ruhsatlarını kaybedebilecekleri uyarıları kendilerine yasal yönden yapılmalı, alt yapı çalışmalarının zamanlaması kesinlikle kış aylarına denk getirilmeli.
Güney Ege Otelciler Birliği (GETOP) elindeki yatak kapasitesini de göz önünde bulundurarak yerli tur operatörleri ile birlikte hareket ederek, konaklama hizmetlerini uluslararası turizm fuarlarında aktif olarak tanıtım ve pazarlama yoluna gitmelidir. Konaklama tesislerinin yapılıp tur operatörünün müşteri getirmesini beklemek en kolay ve maliyetsiz işletmecilik yöntemi olmakla birlikte artık günümüz turizm pazarında gelişmekte olan ülkelerdeki turizm işletmelerinin takip ettikleri hiç de olumlu olmayan bir yöntem olarak durmaktadır.
Konaklama tesisleri ile tur operatörlerinin birlikte hareket etmelerinden işletmeler çift taraflı olarak fayda sağlayacaklardır. Bu birliktelik beraberinde konaklama hizmetlerinin ucuza pazarlanmasının da önüne engel olarak çıkacaktır. Çünkü tur operatörü, birlikte hareket ettiği konaklama tesisini rakip olarak değil, ortak olarak görmeye başlayacaktır. Tur operatörünün operasyon tecrübesi ile konaklama tesisinin yatak kapasitesi ve hizmet standardı birleştiğinde ortaya çok ciddi bir güç çıkacaktır.
Devlet edenlerin bu noktada sektöre sağlayacağı en büyük destek ise “ucuz tarifeli uçakların bu birlikteliğe tahsis edilmesi”olacaktır. Günümüzde ülkeniz cennet parçası olsa bile, turisti ülkeye getireceğiniz enstrümanlara sahip değilseniz, elinde uçak filosu gücünü bulunduran “turizm kartelleri” ülke turizm tesislerini birer birer esir almaya başlayacaktır. Nasrettin Hoca’mızın dediği gibi, turizm sektöründe “elinde uçak filosu olan düdüğü çalmaktadır”.
Bu düdük bizim olduğuna göre kendi düdüğümüzü kendimiz çalmaktan âciz konuma düşmemek için yerli tur operatörü, konaklama tesisi sahibi ve havayolu şirketleri bir araya gelerek bu işin üstesinden gelebileceklerdir.

Yazarın Diğer Yazıları