“Eeeeeyyy Adli Tıp”
Türkiye gerçekten bir ’hukuk devleti’ olsaydı, TÜBİT-AK yöneticileri hakkında derhal soruşturma başlatılırdı... 17 ve 25 Aralık dâvâsı henüz kapatılmamışken tapelerle ilgili açıkladığı raporla, hem iktidarın komik savunmasına destek vermiş, hem de ‘yargıyı etkileme suçu’ işlemişti...
Ne diyordu TÜBİT-AK o raporda hatırlayalım: “Yapılan spectrum incelemesi sırasında tespit edilen kaydın içinde çok sayıda çıkıntı, bu kaydın çok sayıda kayıttan yararlanılarak oluşturulmuş bir montaj olduğunu ortaya koymuştur.”
Önce o zamanki değerlendirmemizden bir bölümü paylaşalım: Hiçbir teknik incelemeye gerek olmadan, o keskin kulaklarıyla dinler dinlemez, ‘hislenme’yöntemiyle kasetin ‘montaj’ olduğuna hükmeden ‘Sanayi, Teknoloji’ve dahi ’Bilim’Bakanı haklı çıkmanın verdiği gururla konuşuyor: “Meselâ ‘sıfırlandı mı’ kelimesini ‘ta-ma-men sı-fır-lan-dı-mı’ diye keserek yapıştırmışlar!..”
Gayet net anlaşılıyor... Buluyorsunuz herhangi bir konuşmayı, meselâ “Ulan hepiniz oradaydınız be” cümlesinden ’lan’ı kesip alıyorsunuz... “PKK’yla masaya oturan şerefsizdir” cümlesinden ’ma’yı ve diğer farklı konuşmalardan işinize gelen heceleri teknoloji marifetiyle çekip koparıyorsunuz... Ondan sonra da heceleri birleştirmek suretiyle iftira destanları yazıyorsunuz!..
Bakan’ın dediği gibi, yapanlar ‘acemice’ yapmışlar!.. Baksanıza yüksek bilim organımızın gözünden kaçmamış!.. Biz ülke olarak çok fazla patent, çok fazla marka, çok fazla telif üretemesek de bu konularda kül yutmayız!.. Kardeşlerim burası ciddi bir devlet kurumu, TÜBİTAK’ın ortasındaki ‘Bİ’’Bilal’in değil, ‘bilim’in ’Bİ’si ekmek çarpsın!.. Bak yeğen, neticede mesele, ‘TÜBİ or not TÜBİ’!..
***
Ankara Hayvanat Bahçesi Müdürü’nün Müdür Yardımcısı yapıldığı TÜBİT-AK gibi bir ‘bilimsel’ kurumun raporunun üzerine şimdi Adli Tıp’ın raporu bindi... Fizik İhtisas Dairesi Ses ve Görüntü İnceleme Şubesi tapelerin inceleme sonuçlarını açıkladı: Montaj yok...
Halbuki rapora filan gerek yoktu, çünkü işi aydınlatacak konuşmalar yeterliydi... Meselâ, Tayyip Erdoğan “Benim kriptolu telefonlarımı bile dinlemişler” demişti... ‘Alo Fatihler’ inkâr değil, ikrar edilmişti... Dönemin Adalet Bakanı ‘Alevî hâkim’li konuşmasını kabul etmiş, şaşıranlara şaşırmıştı... İslâmcı aydın ve ileri gelenlerin utanç verici bir sessizlikle geçiştirdiği Egemen Bağış’ın Kur’an’la dalga geçme meselesinde, ilgili gazeteci özür dilemiş, çalıştığı gazeteden kovulmuştu... Zaten en büyük delil de dört bakanın görevden alınmasıydı...
Yani, problem paçadan akıyordu ve hiçbir raporla temizlenecek gibi değildi...
***
Peki şimdi ne olur? Atatürk Orman Çiftliği taraflarından “Eeeeeyyy Adli Tıp” diye başlayan bir nârâ gelebilir âdet üzere!.. Daha önce ‘montaj’ı ’dinleme’yöntemiyle sezen ilgili Bakan, bu defa tapeleri ‘koklama’ yöntemiyle ‘montaj’ı bir kere daha ispat edebilir!..
Havuzîler, Adli Tıp’ın hangi karanlık odakların elinde olduğunu ima eden yayınlar yapabilirler!.. Bu raporun aslında Türkiye’nin istikrarına ve çözüm sürecine vurulmuş bir darbe olduğunu propaganda edebilirler!.. Halkbank’ın marka değerindeki artıştan rahatsız olan faiz lobilerinden başlayıp, üçüncü havaalanımızı kıskanan Frankfurt çetelerinden çıkabilirler!..
Ayrıca bu kuruma bir torba yasa içinde ’haddi’ bildirilerek adı ‘Adli Tıp Kurumu’ndan ‘Hadli Tıp Kurumu’na çevrilebilir!.. Daha da olmazsa, ses ve görüntü inceleyen şube ikiye ayrılır, ‘ses’ bölümü TRT Müzik Dairesi Başkanlığı’na, ‘görüntü’bölümü de Büyükşehir Belediyesi Zabıta Müdürlüğü’ne bağlanabilir!..
Neticede iktidar ellerinde... ‘Tape tape’ kullanabilirler!.. Adli Tıp’ın da buna ‘tıp’ış ’tıp’ış uyması gerekirdi!..