Ebubekir Sifil her erkeğin farklı şehirlerde eşi olabilir dedi. Sapkınlıklarını topluma kabul ettirmek için normalleştirmeye çalışıyorlar

Ebubekir Sifil her erkeğin farklı şehirlerde eşi olabilir dedi. Sapkınlıklarını topluma kabul ettirmek için normalleştirmeye çalışıyorlar

İslamcı yazar ve Yalova Üniversitesi’nde görevli olan Ebubekir Sifil’in, işi gereği il il gezen erkeklerin, her ilde farklı bir eşi olabileceğine dair skandal açıklamaları tekrar gündem oldu. Sapkınlıklarını topluma kabul ettirmek için normalleştirmeye çalışıyorlar.

Yalova Üniversitesinde görevli olan Ebubekir Sifil’in geçtiğimiz yıllarda çok eşli evliliği meşru olarak gösteren skandal açıklamaları sosyal medyada tekrar gündem oldu.

Bir erkeğin işi gereği farklı illerde çalışması gerekiyorsa, gittiği illerde evlenebileceğini açıklayan Sifil’in çok tepki toplayan ifadeleri şu şekilde: “Bir adam var. Işi gereği çok geziyor. İstanbul, Ankara, Adana, Bursa, İzmir, geziyor adam. Işi bu. Bu adamın İstanbul'da da evi var, İzmir'de de evi var, Ankara'da da evi var, e buralarda gittiği yerlerde evlendiği hanımlar var. Gidince o evde kalıyor.

Ankara'daki evinde, İzmir'deki evinde, İstanbul'daki evinde.. Bunların her biri onun meşru hanımı. Orada onun evi var, çoluk çocuğu var, şusu var, busu var bu bir nikâh yani.”

“MUTA NİKÂHI DİYEN BİLMİYORDUR”

Yapılan bu evliliklerin ‘Muta’ nikahı olduğuna dair yorum yapanların da bu konuda bilgi sahibi olmadıklarını belirten Sifil konuşmasına şu şekilde devam etti: “Ha bazen öyle olur ki Ankara'ya üç ay, beş ay uğrayamaz. bu nikaha düşürmez, bu bağı bu aktif sona erdirmez. Bu nikah devam ediyor bu evliliğe her iki taraf da devamı doğrultusunda irade koymuş, meşru bir evlilik bu.

Sadece hani bizim yerleşik hayatımız her birimizin bir tane evi var, işi orada, eşi orada farklı bir şey.

Adamın bir tane evi yok. Işi gereği çok geziyor. Çok evi var. Çok eşi var. Arap ülkelerinden bazılarında bu yaygındır. Ve bunun mutlakayla falan hiçbir alakası yok. Eğer muta nikahıdır bu ona benziyor diyorlarsa ya bilmiyorlar üçkağıt…”