Editör: Erkavim Yıldırım
Bel ve boyun fıtıklarının çoğunlukta orta yaşlılarda görüldüğüne dikkat çeken Dr. Tosun, “Bel ve boyun fıtıkları çoğunlukla orta yaşlarda görülmekle beraber gençlerde ve ileri yaşta da hiç de azımsamayacak sıklıkta görülebilmektedir. Bel fıtıklarının oluşmasına zemin hazırlayan faktörler arasında hareketsiz bir yaşam tarzı (iş yerinde oturarak çalışma, vasıta ile işe gitme, ev veya iş yerinde merdiven yerine asansörü tercih etme, evde televizyon veya bilgisayar karşısında uzun süre oturma gibi), hazırlıksız bir hareket, ruhsal stres, şişmanlık, ağır işlerde çalışma, sigara içimi, uzun boyluluk, gebelik ve doğum sonrasında gelişen bel ve karın kaslarındaki zayıflık sayılabilir” şeklinde konuştu.
FITIK DÜZENLİ SPOR YAPANLARDA AZ GÖRÜLÜR
Düzenli spor ve egzersiz yapanlarda bel fıtığının daha sıklıkla görüldüğünü belirten Prof. Tosun “Deniz kumu, sıcaklığından ötürü ağrıları azaltır” dedi ve şu sözleri ekledi:
“Deniz kumu sıcaklığı nedeniyle kasılan bu kaslarda gevşeme dolayısıyla ağrıda azalmaya yol açar. Yani burada ağrıyı azaltan kumun kendisi değil, oluşan sıcaklıktır. Yüzme en ideal sporlar arasında sayılır. Yüzme sırasında suyun kaldırma gücü nedeniyle bel ve çevre kaslar zorlanmadan hareket eder. Düzenli yüzme ile zaman içinde kas güçlenmesi ve kasların elastikiyeti daha iyi gelişir. Bunun sonucunda kaslar güçlenir ve bel ağrısı azalır”
KAMBURLUK NEDENİ İLTİHAPLI ROMATİZMA MI
Prof. Dr. Mehmet Tosun, “Özellikle genç yaşlarda (20-40 yaş arası) kamburluk diye tanımlanan öne eğilmeye sebep olan durumların başında iltihaplı omurga romatizmaları gelir. Bunun tıptaki adı ankilozan spondilittir. Bu durumun erkenden teşhis edilmesi ve uygun tedavilerle kamburluğun önlenmesi veya en az düzeye indirilmesi mümkündür. Özellikle geceleri ve hareketsiz kalındığında artan kalça, bel, sırt ve boyun bölgesindeki ağrılarda bu hastalık akla gelmeli ve zaman kaybetmeden tanı tedavi için fizik tedavi veya romatoloji hekimine başvurulmalıdır. Tedavide ilaçlar dışında düzenli olarak sırt, bel, boyun egzersizleri, yüzme, solunum, postür egzersizleri, kalın yastık kullanmama, eğik pozisyonda oturmama, fizik tedavi uygulamaları verilir. Olumsuz çevre ve iklim koşulları bu hastalıkların gelişimine zemin hazırlayabilir. Ancak rutubetli ortamlarda hastalar mevcut ağrıları daha fazla hissedebilir. İltihabi olmayan dejeneratif eklem hastalıkları ise coğrafi yapı nedeniyle işler daha ziyade doğrudan insan gücüne dayandığı için özellikle kırsal kesimde yaşayanlarda bu hastalıklar daha sık görülmektedir Şüphesiz burada sadece bir faktör değil, genetik yapı, cinsiyet, ırk ve çevresel şartlar ve beslenme faktörlerinin de rolleri vardır” diye konuştu.
AA