Doğulu ülke liderlerinin ve aydınlarının ortak değerlendirmesi; Anadolu'da Mustafa Kemal Paşa'nın mücadelesinin onlar için model alınması gerektiğidir. Hareketin liderlerinin vasıflarına yapılan vurgu Mustafa Kemal Paşa'nın tartışılmaz üstün niteliğidir. Onlar da aynı yolda yürümelidir.
Batılı olmayan ülkelere ilişkin ise Bulgaristan, Tunus ve Kuzey Afrika ve Libya örnek verilebilir. Bu ülkelerde hem bağımsızlık hem de devlet kuruculuğu ve bir dönüşüm projesi olarak Atatürk'ün Türkiyesi'nin örnek alınışını görmekteyiz.
Yine aynı bağlamda bu tür etkileşime başka bir örnek ülke Libya'dır. Libya'da özellikle aydınlar arasında sömürgeci güçlerin yenilebileceğine, onlara karşı konulamaz düşüncesinin yanlışlığına örnek olması açısından Türkiye'deki gelişmelerin önemine vurgu yapılıyordu. Aydınlar arasında Anadolu hareketi ve onun lideri Mustafa Kemal Paşa lehine takınılan tavır basına yansıyordu.
Bu tür etkinin yine canlı yaşandığı bir başka ülke ise Bangladeş'ti Bangladeş'te Mustafa Kemal Paşa; sosyal, siyasi ve kültürel açıdan bir örnekti, o bir kahramandı, o bir devlet kurucusu ve o bir devrimci idi.
Buraya kadar olan kısım genel olarak Batılı ve Doğulu toplumların Mustafa Kemal Paşa ve onun önderliğinde başlatılan Millî Mücadele'nin nasıl algılandığı üzerine idi. Şimdi yürütülen hareketin başarısı yani zafer ve sonrasında yaşananların nasıl yansıdığına bakabiliriz.
Başta İngiltere'nin Mustafa Kemal Paşa ve Türkiye ile ilgili değerlendirmelerinde başlangıç ile kıyaslanamayacak bir değişim yaşanmıştır. Türkiye'nin, Mustafa Kemal Paşa ile yürüttüğü bağımsızlık Savaşı'nın zafer ve imzalanan Lozan Antlaşması ile tanımlanması; Türk tarihinde yeni bir sayfa açarak daha önce dünyada asla elde etmediği bir kanun elde etti diyen "Times", bu yeni kanunun Türkiye'nin diğer Müslüman ülkeler arasındaki saygınlığını da artırdığı ve pekiştirdiğine
inancını duyuruyordu.
Amerika Birleşik Devletleri başkanlarından Franklin D. Roosevelt, Atatürk'ün Amerika'da sempati ile izlendiğini ve yapılan reformların harikulade önemli olduğunu söylüyordu.
Şüphesiz burada Mustafa Kemal Paşa'nın rolü yine ön plandaydı. Onunla görüşen ve onu ziyaret eden herkese, yeni Türkiye'nin imajını tanıtma konusunda çok başarılı idi. Yine Atatürk kendini ziyaret edenlere uygun tarihsel ve kültürel referansları öne çıkaran bir söylemde hitap etmeyi çok iyi başaranlardandı.
Bu bağlamda Türkiye'yi ziyaret eden Afganistan Kralı Amanullah Han'ın Türkiye'de gördüklerinden ve Atatürk'ten etkilenmesinden söz edilebilir. Nitekim bu etki Amanullah Han sonrası onun yerine geçen, Mehmet Nadir Şah ve Zahir Şah'ta da devam etmiştir.
Yine Prof. Dr. Emile Ludwig'in Türkiye ziyareti sonrası "Le Millîett"te çıkan yazısında; "Aynı zamanda düşünen ve faaliyete girişen insanlar" diye tanımladığı Ankara ve onun mimarı Atatürk'ün büyük bir fikir adamı olduğunu ve Atatürk'ü Mussolini ile kıyaslamanın yanlış olduğunu söylüyordu.