John Hopkins Üniversitesi Uygulamalı Ekonomi Profesörü Steve Hanke, Türkiye ekonomisi ile ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin yıllık yüzde 5 enflasyon hedefine ulaşması için önünde çok uzun bir yol olduğunu belirten Hanke, politika faizinin artırılması durumunda Türk lirasının istikrarlı olacağını kaydetti.
Yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin şu anki resmi enflasyon oranı yıllık yüzde 75 ve bu oran her ay güncelleniyor. Benim güncel enflasyon ölçümüm ise yıllık yüzde 41 gibi çok daha düşük bir seviyede. Türkiye’nin resmi enflasyon ölçümleri benim ölçümlerimi takip eder.” ifadelerini kullanan Hanke, Türkiye’de resmi enflasyon oranlarının düşmeye başlayacağını ve bunun da iyi bir haber olduğunu ifade etti. Ancak Hanke, “Türkiye’nin yıllık yüzde 5 enflasyon hedefine ulaşması için hala kat edilecek uzun bir yolu var.” ifadesini kullandı.
“YÜZDE 50 SEVİYESİNDE ARTTIRMASINI ÖNERİRDİM”
Hanke, kendisine yöneltilen, faiz oranının enflasyonla mücadele için yeterli olup olmadığına ilişkin soruya, “Merkez Bankası’nın 27 Haziran’da yapacağı toplantıda, TCMB’nin faiz oranını yüzde 50 seviyesinden artırmasını önerirdim. Geniş tanımlı M3 para arzı hala yıllık olarak yüzde 36,2 oranında artıyor. Bu oran Türkiye’nin enflasyon hedefi olan yüzde 5’e ulaşmasıyla tutarlı olan yaklaşık yüzde ’12’lik Hanke’nin Altın Büyüme Oranı’ndan’ üç kat daha yüksek.” ifadeleriyle yanıt verdi.
Hanke, eğer faiz oranına ilişkin önerisi gerçekleşirse Türk lirasının istikrara kavuşacağını belirtti.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası hakkında da konuşan Hanke, “Merkez Bankası başkanının değiştirilmesini yapısal bir reform olarak nitelendiremeyiz. Örneğin Merkez bankasını bir ‘para kurulu’ kısıtlamasına almak yapısal bir reform olarak nitelendirilebilir. Üstelik, bu Türkiye’de yapılacak en önemli reformlardan biri olurdu.” ifadelerini kaydetti.
Özelleştirmeleri, yapısal reformlar listesinde üst sıralara taşıyacağını ifade eden Hanke, “Ayrıca, Türk iş dünyasının üzerindeki bürokratik baskının kaldırılması da reform olarak nitelendirilebilir.” dedi.
BULGARİSTAN ÖRNEĞİNİ VERDİ
1990’ların başından beri Türkiye’deki gelişmeleri dikkatle takip ettiğinin altını çizen dünyaca ünlü ekonomist, “Bana göre TL’yi istikrara kavuşturmanın ayrıca enflasyonu bir kez ve kesin bir şekilde sonlandırmanın en iyi yolunun TCMB’yi bir ‘para kurulu’ kısıtlamasına almak olduğuna karar verdim. “ ifadesini kullandı.
Bunu 1997 yılında Bulgaristan Devlet Başkanı Petar Stoyanov’un baş ekonomi danışmanı olduğu dönemde, Bulgaristan Merkez Bankası’nda gerçekleştirdiğini ifade eden Hanke, Bulgaristan örneğini vererek “1997’de Bulgaristan, aşırı enflasyon ve bankacılık krizleriyle karşı karşıyaydı. Temmuz ayında para kurulu kurulduğunda, aşırı enflasyon hemen durdu. 1998 yılına gelindiğinde bankacılık sistemi sağlamdı, para piyasası faiz oranları üç haneli rakamlardan ortalama yüzde 2,4’e düştü, büyük miktardaki mali açık yerini mali fazlaya bıraktı, derin ekonomik depresyon ekonomik büyümeye dönüştü ve Bulgaristan’ın döviz rezervleri üç kattan fazla arttı.” açıklamasını yaptı.
Hanke, Bulgaristan’ın bugün Estonya’nın ardından Avrupa Birliği’ndeki en düşük ikinci borç-GSYİH oranına sahip olduğunu vurguladı ve para kuruluna ilşkişn önemli bilgiler paylaştı.
“Bir para kurulu, talep üzerine sabit bir döviz kuru üzerinden bir yabancı çapa para birimine çevrilebilen banknot ve madeni paralar çıkarır. Parasal yükümlülüklerinin yüzde 100’üne eşit çapa para birimi rezervi bulundurmak zorundadır. Bir para kurulu, herhangi bir takdir yetkisine sahip olarak para politikası uygulayamaz ve kredi veremez.” ifadelerini kullanan Hanke, kurulun uygulamak zorunda olduğu bir döviz kuru politikasının olduğunu fakat para politikasının olmadığını ifade etti.
Hanke, kurulun tek işlevinin çıkardığı yerel para birimini sabit bir oran üzerinden çapa olarak kullanılan rezerv para birimi ile değiştirmek olduğunu iletti ve “Kurt Schuler ile birlikte yazdığım “Gelişmekte Olan Ülkeler İçin Para Kurulları” adlı kitabımda Türkiye için para kurulunu ayrıntılarını ortaya koymuştum.” ifadesini kullandı.