Muhtemelen 1611 ile 1694 yılları arasında yaşayıp1630-1681 yılları arasında 51 yıl boyunca yaptığı gezileri 10 ciltlik meşhur Seyahatnamesinde toplayan Evliya Çelebi, yalnız tarihçiler, etnografyacılar, dilciler ve kültür tarihçileri için değil, aynı zamanda sanat tarihçileri için de çok önemli bir kaynak. Her islam sanat tarihçisi, onun gezdiği yerlerdeki eserleri konu alan monografileri hazırlarken mutlaka bu Seyahatnameye başvurup istifade etmiştir. Evliya Çelebi’yive Seyahatnamesini bir sanat tarihçisi gözüyle incelemeyi daha akademik hayatının ilk yıllarında kafasına koyan Prof. Dr. Nusret Çam, bu hayalini “Aşkolsun Seyyahlar Sultanı Evliya Çelebi” adlı kitabıyla gerçekleştirdi. Evliya Çelebi’nin “Seyyahlar Sultanı” unvanını hakkeden bir Türk dâhisi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nusret Çam, uzun yıllar süren çalışmasısonunda şu tespitlerde bulunuyor:
“Günümüz Türkiye’sinde değeri anlaşılmayan dâhilerden biri de Evliya Çelebi’dir. Sultanahmet Câmii’nin temelinin atıldığı yılda umur görmüş bir ailenin çocuğu olarak doğan, IV. Murat gibi bir padişahın en yakınında nedim olarak görev yapan Evliya, bir derviş sadeliğiyle, fakat Osmanlı devlet adamı şuuru ve gururuyla ömrünün sonuna kadar gezip, gördüklerini 10 muazzam cilt halinde insanlığa mal etmiş ulu bir kişidir.
Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, kuzeyde Moskova yakınlarından güneyde Ekvator çizgisine, doğuda İran içlerinden batıda Viyana’ya, hatta belki Amsterdam’a kadar olan milyonlarca kilometrelik bir alanın tarihini, coğrafyasını, dilini, insanını, mimarisini, maddi ve manevi kültürünü gözlerimiz önüne seren milyonlarca resim karelerinden meydana gelmiş bir albüm gibidir.
Bu büyük insan çok tehlikeli maceralar yaşayarak, hatta bu uğurda pek çok kez yaralanarak, serveti yanında, göz sağlığını ve kendi ifadesine göre erkekliğini dahi kaybederek 51 yıl içinde 3 bin 760 adet şehir, kasaba ve köy görmüş, şehir şehir yapılan hesaplamaya göre 350 bin kilometre, yani dünya ile ay arası kadar
yol kat etmiştir.”
Kitabın adını, yaptığı uzun mütalaalardan sonra “Aşk Olsun Seyyahlar Sultanı Evliya Çelebi” olarak belirlediğini kaydeden Prof. Dr. Nusret Çam, bunun gerekçesini de şöyle açıklıyor:
“Zira Evliya, kendi ruh dünyasının yansıması olarak ’âşık’sözünü lakap edindikten başka, insanları çoğu zaman ‘âşık’ ve ‘maşuk’ sıfatlarıyla nitelemiş. Tanrıya, insana, hayvana, canlıya ve cansıza, velhasıl her şeye ve herkese karşı hep sevgiyle yönelmiştir. Onun içindir ki Evliya kitabının tam 51 yerinde hayran kaldığı güzellikler karşısında ‘aşk olsun’ demiş ve işte bu yüzdendir ki onun yolundan giderek biz de bu güzel ifadeyi kitabımıza baş tacı etmişizdir. Şunu hemen belirtelim ki burada ‘aşk olsun’ sözü günümüzd-kinin aksine hayret değil, hayranlık ifadesidir. Bu sebeple bize böyle bir hazineyi bahşeden Evliya İçin biz de tüm kalbimizle: Aşk Olsun Seyyahlar Sultanı Evliya Çelebi dedik.”
***
İnönü ile yakın çalışmak mutluluktu
Türkiye’nin önemli siyasetçi ve devlet adamlarından Necdet Uğur, pek çok yerde kaymakamlık ve emniyet müdürlüğü görevlerinde bulundu. Uğur 1963’te İstanbul Belediye Başkanlığı da yaptı. Daha sonra politikaya atılan Necdet Uğur, CHP milletvekilliği, 1977’de İçişleri, 1978-1979 yıllarında da Milli Eğitim Bakanı oldu.
Yazar ve fikir adamı olarak da hizmetler veren Uğur’un ilk 1995’te basılan “İsmet İnönü” kitabının yeni baskısı yıllar sonra Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından yapıldı. Yakın siyasi tarihimize ışık tutan kitabında Necdet Uğur, Türkiye’nin “İkinci Adam”ı İsmet İnönü’yü anlatıyor. İkinci cumhurbaşkanına dair anılar, tanıklıklar, izlenimler... Çöken bir imparatorluğun ardından memleketi kurtarmaya adanmış gençlik yılları... Kurtuluş Savaşı verip Cumhuriyet’i kuran bir subay neslinin öyküsü...
Bir devlet adamının ve politikacının portresi... Necdet Uğur kaleme aldığı anı ve tanıklaklarıyla okurlara, Lozan’dan çok partili hayata geçişe, CHP ve DP’den 12 Mart günlerine uzanan eşsiz bir anılar demeti sunuyor. Uğur, İnönü’nün vefatından önce birlikte çalışma fırsatı bulduğu yıllarla ilgili duygularını şu cümlelerle aktarıyor: “Yaşamının son 10 yılında İsmet İnönü’yle yakın çalışma ayrıcalığım olmuştu. İsmet İnönü ile yakın çalışmak bir mutluluktu. Bir yandan dost sıcaklığı, arkadaş yakınlığı içinde olurdunuz, bir yandan da kalıcı bir büyük adamın yaptıklarına ve söylediklerine tanık olmanın heyecan ve saygısını duyardınız.”
Kırmızı Kedi Yayınevi Tel: (0212) 244 89 82
***
Kumpas Davaların FETÖ kurbanı subay ve astsubayları yaşadıklarını kitaplaştırmayı
sürdürüyor.
Bu kitaplar; Türkiyemizin acı bir döneminiaydınlatıyor, TSK’na yapılan saldırıyı ve bir dönemin tüm gerçeklerini ortaya çıkartıyor.
Bunlardan biri de “Balyoz Davası” mağdurlarından (e) Dz. Kur. Alb. Nihat Altunbulak. “Önce Vatan Dedik, eleşkirt’ten Balyoz’a” adını verdiği kitabı, Nihat Altunbulak’ın mazur kaldığı haksızlık ve adaletsizliğin belgesi.
“Eleşkirt’ten Balyoz Davasına...” uzanan süreçte bir denizci subayın meslek ve hayatına ait sıcak anıları, değerlendirmeleri ve öz eleştirileri tüm ayrıntılarıyla anlatılırken tarihe de önemli bir not düşülüyor.
Galeati Yayıncılık Tel: (0539) 669 60 69
***
Haftanın Kitabı
Haçlılar hiç vazgeçmedi
12. yüzyıl Ortadoğu’su... Bizans, Avrupa, Fatımiler, Selçuklular... Birbiri ardına düzenlenen Haçlı Seferleri... Uğrunda savaşılan kutsal kent Kudüs... Kahraman mücahitler... İçerideki hainler... Ve dört bir yanda kol gezen Haşhaşiler... Ünlü tarih romancısı Yılmaz Gürbüz “Selahaddin Eyyübi” kitabında, Batı uydurması “Arslan Yürekli Richard” efsanesini yerle bir ederken, Selahaddin Eyyübi ile ilgili hiçbir şeyi atlamayarak, hakkındaki uydurma tezleri de tarihin çöplüğüne yolluyor.
Roman; Çocukluğundan ailesine, babası ve amcasıyla ilk seferlerinden Haçlılarla mücadelesine; Selçuklu ve Fatımilerle ilişkilerine kadar hem komutan hem de devlet adamı, Kudüs fatihi Selahaddin Eyyübi’yi anlatan eser bu yönüyle de bir biyografi özelliği taşıyor. Gürbüz,romanıyla ilgilişu tespite dikkat çekiyor: Dün olduğu gibi bugün de Haçlılara karşı sadece Türkler ihlasla karşı koymaktadır. Bugünün Suriye-Irak sorununun temelindeemperyalizmin ilk hamleleri olan Haçlı Seferleri yatmaktadır.
İleri Yayınları Tel: (0212) 481 92 57
***
Kütüphanemden
Hayal ettiğiniz yere okuyarak yolculuk
Seyahat notları ve seyahat edebiyatı her devirde insanların ilgisini çeken bir tür olmuştur. Teknolojik gelişmelerle küçülen bugünün dünyası bile bu ilgiyi azaltmamıştır. Ulaşımın güç olduğu eski zamanlarda dünyanın bir başka köşesine gitmeyi başarmış insanların anlattıkları her zaman merak uyandırmıştır. Marko Polo’nun maceralarını, Evliya Çelebi’nin seyahatlerini günümüze kadar ulaştırıp yaşatan hep bu başka diyarlar hakkında bir şeyler öğrenme merakıdır. Dilimize yerleşmiş, “Yediğin içtiğin senin olsun, gezdiğin gördüğünü anlat” sözü bu merakımızın ifadesinden başka bir şey değildir aslında. Gezi kitaplarına yakın zamanlardan bir örnek teşkil etmesi bakımından Gülsen Güleşçi’nin “Dünya Kazan Ben Kepçe” kitabından bahsetmek istiyorum bugün. İlk kitabı, “Seyahati Sever misiniz?”in gördüğü büyük ilgiden aldığı cesaretle bavulunu hazırlayıp yeni gezilere çıkan Gülsen Güleşçi’nin, “Dünya Kazan BenKepçe” ismini verdiği ikinci kitabı 1994’de Birleşik Reklamcılar tarafından yayınlanmış. Meksika, Macaristan, İsviçre, İtalya, Avusturya, ABD,İngiltere ve Mısır’ın dahil olduğu 8 ülkeyi ile bu ülkelerin çeşitli şehirlerini kapsayan gezisindeki izlenimlerini kitabına aktaran Gülsen Güleşçi, “Şimdi nerede olmak isterdiniz? diye sorup şöyle devam ediyor:
"Karaipler’de, acaip mavi bir denizin çevirdiği yemyeşil ormanlarla kaplı küçücük bir adanın inci rengindeki kumsalında güneşlenmek mi isterdiniz, yoksa Mısır’da Luxor’da muhteşem Karnak Tapınağı’nda uhrevi hisler içinde sonsuzluğu düşünerek sütunlar arasında kaybolmak mı?
Kitabı okuduğunuzda hayal ettiğiniz pek çok yere Gülsen Güleşçi’yle birlikte gitmiş gibi olacaksınız.
(Ahmet Yabuloğlu)