2006 yılında kurulan 23andMe, tükürük testiyle DNA analizi yaparak bireylere genetik miraslarını keşfetme imkanı sundu. Şirket, DNA örnekleriyle insanların kökenlerini belirlemeyi hedefliyordu.
2008 yılında Time Dergisi tarafından "Yılın İcadı" ödülüne layık görülmesi, 23andMe’nin hızla popülerleşmesini sağladı. O dönemde, 999 dolara satılan kitlerle tüketicilerin tükürük örneklerini göndermesi gerekiyordu.
Ancak son yıllarda, şirketin itibarı büyük bir darbe aldı. Geçtiğimiz yıl yaşanan bir veri ihlali, 7 milyon kullanıcının verilerinin sızdırılmasına neden oldu. Bu olay, kullanıcıların gizlilik endişelerini artırdı ve şirketin hisseleri büyük bir düşüş yaşadı. Hisse senetlerinin tepe noktasından yüzde 97 oranında değer kaybetmesi, 23andMe’nin mali durumunu kritik bir noktaya getirdi.
GİZLİLİK POLİTİKASI DEVAM EDECEK
23andMe CEO'su Anne Wojcicki, şirketin müşteri gizliliğine sadık kalacağını belirtti. İflas sürecinde bile mevcut gizlilik politikalarının devam edeceğini vurguladı. Şirketin DNA örneklerinin üçüncü şahıslarla paylaşılmadığına dair açıklamalar, kullanıcıların verilerinin korunacağına dair umut veriyor. Ancak mevcut durum, kullanıcıların DNA verilerinin geleceği hakkında belirsizlik yaratıyor.
Şirketin iflasa sürüklenmesinin birkaç nedeni bulunuyor. Veri ihlali dışında, piyasa koşulları, artan rekabet ve sürdürülebilir bir iş modelinin eksikliği gibi faktörler de önemli rol oynadı. Maddi sorunlar, şirketin faaliyetlerini sürdürebilmesini imkansız hale getirdi ve bu durum, 23andMe’nin kapısının kapanmasına neden oldu.
14 milyon müşteri, 23andMe’nin iflas sürecinin ardından kendi DNA verilerinin akıbetini merak ediyor. Şirketin geleceği belirsizliğini korurken, kullanıcıların verilerinin güvenliği ve gizliliği konusundaki endişeler de artıyor.
23andMe’nin yaşadığı bu süreç, genetik veri analizi alanındaki diğer şirketler için de ders niteliği taşıyor. Gelecekte bu tür veri ihlallerinin önlenmesi ve kullanıcı güveninin sağlanması, sektörün en büyük zorluklarından biri olarak öne çıkacak.