Afrika, önemli miktarda kritik mineral kaynağına ev sahipliği yapıyor. Hal böyle olunca da dünyanın önde gelen madencilik şirketleri keşfe yatırım yapmak ve madencilik lisansı edinmek için birbiriyle yarışmaya başladılar.
Uluslararası Enerji Ajansı'nın 2023 Kritik Mineraller Pazarı İncelemesi'ne göre, örneğin lityum talebi 2017'den 2022'ye üç katına çıktı. Benzer şekilde, kritik mineraller pazarı beş yılda iki katına çıkarak 2022'de 320 milyar dolara ulaştı. Bu metallere olan talebin keskin bir şekilde artacağı, 2030'a kadar iki katından fazla ve 2050'ye kadar dört katına çıkacağı öngörülüyor. Yıllık gelirlerin 400 milyar dolara ulaşması öngörülüyor.
Son araştırmalarda dünyada "kritik" olarak nitelendirilen minerallerin %90'ına yakınının Afrika'dan çıkarıldığına dikkat çekiliyor. Namibya, Zimbabve, Kongo Demokratik Cumhuriyeti (DRC) ve Gana'daki lityum projelerine odaklanan araştırmalar, bu ülkelerin henüz kritik mineraller sektörü için sağlam stratejileri olmadığını gösteriyor.
Afrika Birliği'nin üye ülkelere madencilik sözleşmeleri ve anlaşmaları müzakerelerinde rehberlik edecek bir Afrika Kritik Mineraller Stratejisi'nin geliştirilmesini hızlandırması son zamanlarda görüşülen konular arasında. Bu strateji, dünyanın dört bir yanındaki önde gelen madencilik uygulamalarından yararlanacak. Ayrıca ülkelerin, kritik minerallere yönelik artan küresel talebin ortaya çıkardığı fırsatları ve zorlukları yansıtacak şekilde madencilik politikalarını ve düzenlemelerini gözden geçirmelerini öneriyor.
Aksi takdirde kritik mineraller açısından zengin olan Afrika ülkeleri, mevcut talep patlamasından faydalanamayacağı da İngiltere merkezli araştırmalarda sürekli olarak vurgulanıyor.
Kritik mineraller kavramı hakkında henüz evrensel bir fikir birliği oluşmuş değil. Çeşitli bölgeler ve kurumlar farklı kritik mineral listelerine sahip ve bu listelerin içerikleri sürekli değişiyor. Örneğin, Avustralya 47 minerali kritik olarak sınıflandırdığı bir listeyi bu yılın başında yayınladı.
Avrupa Birliği ise AB ekonomisi için önemli olan ve bozulma riskiyle karşı karşıya olan 34 kritik ham maddeden oluşan bir liste belirlemişti.
Her ülke veya bölgenin bu minerallerin neden kritik olarak sınıflandırıldığına dair nedeni var. Çoğu batı ülkesi için mineraller, düşük karbonlu bir ekonomi veya ulusal güvenlik için olmazsa olmaz bir hüviyete sahip.
Şu ana dek yürütülen dünya genelinde yürütülen araştırmaların büyük bir kısmı Namibya, Zimbabve, Demokratik Kongo ve Gana'ya odaklanıyor.
Afrika'nın kritik mineralleri hakkındaki görüşmelerin büyük ölçüde Batılı ülkelerden ve Çin'den gelen talepten kaynaklanan jeostratejik ve ekonomik fırsatlar tarafından şekillendirildiği biliniyor. Afrika ülkelerinin mevcut ve gelecekteki endüstriyel uygulamalar için güvence altına alması gereken tedarik zincirlerine daha az dikkat edildi.
Söz konusu ülkelerin küresel karbon emisyonlarına çok az katkıda bulunduğunu ve ekonomilerinin sanayileşme tarafından yönlendirilmediği araştırmaların odağında yer alıyor. Örneğin, lityum madenciliğinin sonuçlarıyla başa çıkmak için mevcut yetersiz altyapı ve politikalar, net bir gündemin eksikliği olarak belirtiliyor. Lityum madenciliğinin topluluklar, biyolojik çeşitlilik, su kaynakları ve enerji kullanımı üzerindeki etkilerinin giderek artması öngörülüyor.
Dünyanın kritik mineral yataklarının %30'undan fazlasına sahip olan Afrika ülkelerinin büyük küresel tedarikçiler olabileceği hakkındaki uzman görüşeleri, Afrika dışındaki ülkelerin olası tedarik zinciri kesintilerini veya tekelleşmelerini önlemek için kendi aralarında ticaret yapabilecekleri yeni bir ortaklık geliştirmesinin olumlu olacağının altını çiziyor.
Ayrıca Zimbabve, Demokratik Kongo ve Namibya'daki yeni lityum madenciliğinin kaynak sektöründe yeni yolsuzluk ve yasadışılık biçimlerini güçlendirdiğini ve beslediği de araştırmaların neredeyse tamamında vurgulanan konuların başında geliyor.