Dünürler ve "Tayyip'ten Başbakan olmaz"a protesto!
Kılıçdaroğlu ile Komutanların Çankaya Köşkü’ndeki resepsiyona katılmayışlarını eleştiren Başbakan’a , kendilerini gazeteci diye satan bir adem oğlu çıkıp şu soruyu niye sormuyor ya da soramıyor:
-Emine Hanım yıllardır neyi ve kimi protesto ediyor ve Köşke
gitmiyor?
Evet resepsiyona katılmadıkları için ona buna laf yetiştiren Tayyip Erdoğan eşleri hanımefendilerin yıllardır hangi amaçla köşke gitmediğini açıklamak durumundadır!
Bunu açıklamayan birinin üçüncü şahıslara dönerek resepsiyona neden gelmedin diye hesap sorma hakkına sahip olamaz!
Ama Emine Hanımla diğerlerinin gerekçeleri çok farklı demeyin!
Protesto protestodur!
Dahası bana sorarsanız Kılıçdaroğlu ile Komutanların gerekçeleri çok daha saygıdeğerdir zira onlar tutarlılıkları adına orada değillerdi!
Oysa Emine Hanım sadece ve sadece kapris için davette olmamıştır ki devlet işi kaprise gelmez!
Bakın bu satırların yazarı Cumhurbaşkanının eşleri türbanlı diye onun kişisel olarak protesto edilmesini elbette onaylamıyor ama insaf edin Abdullah Gül’ün yaptığı şark kurnazlığı değil midir?
Sen üç yıl böyle bir daveti aklına dahi getirmeyeceksin ama ortamı uygun gördüğün an hücuma geçeceksin!
Hayır bu fırsatçılıktır ve bir Cumhurbaşkanına hiç yakışmaz!
Abdullah Gül böyle bir davet şeklinin gerekliliğine inanıyordu ise bunu şimdi değil 3 yıl önce yapmalıydı!
Maalesef Abdullah Gül bu tutumu ile ona güvenmeyenleri yani gizli gündemi var diyenleri haklı
çıkarmıştır.
Demek ki Abdullah Gül imkan bulduğu an dönüştürme bağlamında her şeyi yapabilir!
Öyle olmasa da bu olaydaki
tutumu ile böyle bir kananat
uyandırmıştır!
Tekrar Emine Hanıma ve onun resepsiyonu protesto olayına gelince:
Tayyip ve Abdullah Beylerin eşleri arasındaki rekabet yeni değildir ve bu konuda 2001-2002 senelerinde o dönem yazı yazdığım Posta Gazetesinde birden çok yazı yazdım.
Peki çekemezlik niçin mi?
Klasik kadınlar arası rekabeti yani, benim kocam senin kocanı döver hikayesi!
Hiç unutmam 2002’de Hayrünnisa Hanımın; “Tayyip’den Başbakan olmaz, İngilizce bile bilmiyor” ifadesini Gül ailesine yakın bir çevreden alıp Posta Gazetesi’nde yazdığımın ertesinde Abdullah Gül beni arayıp; “Zaten Emine Hanım bizi çizdi, bir de sen yapma” diye sitem etmişti!
Son söz: “Dünürler gelecekti, Emine Hanım ondan ötürü resepsiyona gelemedi” diyen Tayyip Erdoğan’a sormak isterim, yoksa sizin dünürler evinize her yıl Cumhuriyet Bayramı akşamında mı gelirler ve dahası o dünürler Cumhuriyet’den daha mı önemli?
NOT: Ahmet Hakan’a çok önemli soru: Sevgili Ahmet bir bilgi aldım, sormadan yazmak da istemedim.. Tufan Türenç’in yazdığı yazı ve TRT’nin onlarca dakika Türenç’i bombalaması sonrasında akıl almaz biçimde TRT’yi sahiplenmenin ve ona kol kanat germenin yapımcı olan kardeşinin TRT ile iş yapmasına bağlayanlar var. Böyle bir iddia doğru mudur?.. Kardeşin AKP döneminde TRT ile iş yaptı mı, halen yapıyor mu ve önümüzdeki günlerde TRT ile ilgili bir projesi var mı?.. Bunu lütfen açıkla ve bana verilen bilgilerin yanlış olduğunu kanıtla, aksi takdirde kardeşinin işi için yazı yazan adam durumuna düşersin! Bir kamu kurumu olan TRT’nin gazetecilere hücumla karşılık vermesini onaylaman zihnimi bulandırdı..Açıklamanı bekliyorum!
SADECE BAKANA MI HARAM?
Hayrünnisa Gül’ün elini sıkmayan Bakan?
Sorarım size bu manzara kabul edilebilir midir? Cumhurbaşkanının eşleri resepsiyonun seramonisinde eşi ile beraber konukların ellerini tek tek sıkarken çok önemli bir isim elini uzatmıyor ve tokalaşmıyor!.. Niçin?.. Kadın eli sıkmak haram diye!... Televizyonlara yansıyan bu görüntüleri izleyenler nasıl bir kanaate kapılır?.. Evet devletin Sağlık Bakanı Recep Akdağ Cumhurbaşkanının eşlerine elini bile uzatmıyor!.. İyi de bizzat Cumhurbaşkanı ile Başbakan bunu yaparken Sağlık Bakanına ne oluyor? Ne yani kadın elini sıkmak Bakana haram da diğerlerine helal mı?. .Hayır burada sorgulanan haram olup olmadığı değil, AKP güruhunun verdiği acaip görüntüdür..Benim gibi inançlı biri bile o fotoğrafı gördükten sonra bu kadroların gizli bir gündemi ve amacının olmadığına kimse inandıramaz!!
CUMHURUN BAŞKANI (!)
PKK, Taraf ve Akit’e davet, Yeniçağ’a ambargo!
Başbakan siyasi bir kişilik ama buna rağmen o en azından son İstanbul toplantısında Yeniçağ’ı davet etti, oysa siyasi bir kişilik olmayan ve 72 milyonu temsil eden Cumhurbaşkanı önceki akşam Yeniçağ’ı davet etmedi!.. Ama siz de Gül’ü çok eleştiriyorsunuz demeyin sakın, Tayyip Bey ondan çok çok daha fazla eleştiriliyor bu gazetede!.. Başbakan “Gül benim Cumhurbaşkanım değil” diyen Bekir Çoşkun’a, “Türkiye’yi terk et” demişti.. Yeniçağ olarak biz bunu demedik ama o bizi vatandaş bile saymıyor!.. Soruyorum Tayyip Bey’in mantığına göre bu durumda yurdu terk etmesi gereken kimdir sahi!.... Bir başka ayrıntı önceki akşam her fırsatta Cumhuriyete, üniterliğe ve Atatürk’e söven malum güruh tam kadro Çankaya Köşkündeydi.. Düşünün Taraf Gazetesi ve Vakit pardon Akit bile orada iken Yeniçağ yoktu. Sadece onlar da değil PKK’lılar pardon DTP’liler oradaydı ama Yeniçağ yoktu! Bu durumda şu cevabı vermek artık vacip olmuştur... Bu ülkede Türkleri tanımayanı ben de tanımayurum!
GAZETECİ DEĞİL Kİ
Başbakan’ın Başdanışmanı yazımıza fitne dedi!
Adı, Yalçın Akdoğan, Başbakan Erdoğan’ın başdanışmanı, Yasin Doğan ismiyle Yenişafak’da yazılar yazıyor. 29 Ekim Cuma günkü sütununu bize ya da yazdığımız, “Tayyip Erdoğan 100 tane Gül eder mi?” başlıklı yazımıza ayırdı ve bizi Gül ile Erdoğan arasında fitne çıkarmak yani aralarını açmakla itham etti... Dahası yazdığım yazının aslında bir operasyon olduğunu söyledi!... Gazeteciliğin kaderi budur.. O yazımın yayınlandığı gün okuyucularım beni Erdoğan’ı nasıl översin diye topa tutmuştu ama öbür yanda Erdoğan’ın başdanışmanı beni fitne çıkarmakla itham ediyor... Peki hangisi mi doğru?.. İkisi de yanış... Birincisi ben Tayyip Bey’i övmedim, yaptığım sadece bir tespitti, ikinci ben gazeteciyim ve operasyon yapmadığım gibi fitne de çıkarmam, sadece gazeteciğin evrensel gereklerini yerine getiririm.. Tabii Yalçın Bey bunları kavrayamaz zira o Yenişafak’da gazeteci olarak değil, Başbakan başdanışmanı olarak yazıyor!