Allah ile insan arasındaki en güzel köprü duadır. İnsanlar zor zamanlarında yaratana sığınmak için dua yolunu seçerler, bazen de dua sevinç zamanlarında ve ileriye dönük umutlar için edilir. Peki, dua nedir? Ne zaman nasıl dua edilir? Dua etmenin faydaları neler?
DUA NEDİR?
Dua nedir, insanın varlığındaki İlahî gücün ortaya çıkartılması tekniğinden başka bir şey değildir!
Bu sebeptendir ki; insan, tam bir yoğunlaşma ile dua edebildiği anda, imkânsızmış gibi görünen pek çok şeyin gerçekleştiğini görür.
İşte bu yüzdendir ki, insanın en güçlü silâhı duadır.
Dua mekanizmasından en büyük verimi almak istiyorsak, özellikle ve öncelikle şekli ve yeri konusunda bazı hususlara önem vermek zorundayız.
Dua; müminin kendini Allah’a yaklaştırmak için yaptığı bir çaba, psikolojik bir rahatlık, huzur ve mutluluk kaynağıdır.
Dua; müminin Rabbi ile irtibatını sağlar, Allah’a olan inancını ve güvenini pekiştirir, sıkıntılı ve darlık zamanlarında bir ümit ve sığınak olur, insani yalnızlık hissinden kurtarır.
Dua; maddî hastalıklara zemin hazırlayan stres, sıkıntı ve dertleri yok eder, psikolojik ve ruhsal hastalıklara ilaç olur, maddî hastalıkların iyileşmesini hızlandırır.
Dua; insani görünür görünmez kaza, bela ve musibetlerden korur, insanın hayır ve hasenat yapmasına vesile olur, alçak gönüllü olmasını sağlar, insana kulluğu hatırlatır ve onu yüce Allah’ın gazabından korur.
Dua; insanın yalnızlığını giderir, insana dert ortağı olur. İnsan ancak gücünün yettiği isleri yapabilir ve sıkıntıların üstesinden gelebilir, fakat gücünü asan konularda zorlanır. Bu zorluk insana aczi yetini, kulluğunu ve Rabbini hatırlatır, Ondan yardım istemeye yöneltir.
Zorlukları yenme ve islerde başarılı olmanın yolu duadan geçer. Pek çok insanın başarısının arkasında ağzı dualı insanların / anne-babanın hayır duası vardır. Birçok sıkıntı ve başarısızlığın arkasında zulüm ve mazlumun bedduası vardır.
Dünya nüfusunun yoğunluğuna rağmen birçok insan, yalnızlıktan şikâyet eder. Fertler arasındaki iletişim zayıflığı, sevgi yetersizliği, komşuluk ve arkadaşlık bağlarının kaybolması sebebiyle insanlar, birbirlerine yabancılaşmıştır. “Ferdileşme” olarak adlandırılan bu olgu, bireylerin hayata bakışlarını olumsuz etkiler.
Böylecene insan, kalabalıklar içinde yalnızlık çeken bir varlık konumuna düşer. Bu nedenlerle stres, gerilim, sıkıntı ve yalnızlığın sonucu “depresif” hasta sayısı her geçen gün artmaktadır. Endişe, güvensizlik, trafik sıkışıklığı, ulaşım zorluğu, is hayatındaki rekabet, gelecek hakkında ki belirsizlik ve geçimsizlik gibi olgu ve kaygılar, kişinin ruh hâlini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu tür bunalım ve çıkmaza giren bir kısım insanlar, olumsuz eylem ve davranışlara, sakinleştirici ve uyuşturucu maddelere yönelmektedir.
İşte bu gibi durumlarda insandaki Allah ve ahret inancı ön plana çıkar; sabır, irade, azim, çalışma, tevekkül ve dua gibi dinî değerler, insanları zorluklara karşı motive eder, psikolojik rahatlama sağlar, yalnızlık hissini ortadan kaldırır, manevî güç verir.
Dua; müminler için manevî bir sığınaktır, yardım, moral ve güç tazeleme kapısıdır. Bu itibarla dua, Müslüman’ın hayatinin ayrılmaz bir parçasıdır, gecesinde ve gündüzünde, evinde ve is yerinde gönlü ve dili hep duadadır Müslüman’ın. Duası kabul olan kullar arasına girebilirse insan, dünya ve ahret mutluluğuna ermiş demektir.
Sahabeden Hz. Enes’in bildirdiğine göre; “Dua eden müminin en az üç kazanımı olur: İstediği hemen verilir veya günahı bağışlanır veya sevabı ahrete bırakılır.” (Abdürrazzâk, Dua, No: 19649)
Peygamberimiz (s.a.v.) de söyle buyurmuştur:
“Dua eden bir müminin; günah olan bir şeyi istemedikçe veya akrabalık ilişkisini kesmek için dua etmedikçe, Allah ya onun duasını kabul eder veya ondan duası nispetinde bir kötülüğü uzaklaştırır veya onun duası kadar günahlarını siler.” (Abdürrazzâk, Dua, 18650)
NE ZAMAN DUA EDİLİR?
Ne zaman dua edilir, İnsan her zaman ve her yerde dua etmelidir. İnsan sadece sıkıntılı ve zor anlarında değil, sevinçli ve huzurlu anlarında dua etmelidir.
Yani bu hallerini Allah’la paylaşmalı ve şükür etmelidir.
Çünkü biliyoruz ki Allah sevinçli anını kendisiyle paylaşanın, sıkıntılı anların da onun yardımcısı ve tecellisi olmuştur.
Yani aklımızın her estiği zaman, içimizden geldiği her zaman dua etmeliyiz.
Allah Telâ bir ayeti kerimede sıkıntı ve ihtiyaç içinde olanın duasını kabul ettiğini haber veriyor.
Yoksa kendisine dua ettiği zaman, sıkıntı içinde kalana icabet eden ve kötülüğü açıp gideren ve sizi yerde hükümdarlar kılan mı (hayırlıdır?) Allah ile beraber bir ilâh mı vardır? Siz pek az düşünüyorsunuz. ” (Neml Suresi;27/62)
NASIL DUA EDİLİR?
Nasıl dua edilir, Dua küçüğün büyükten, acizin güçlü den, fakirin zenginden, hastanın doktordan ve muhtacın varlık sahibinden ihtiyaç ve arzusunu samimiyetle istemesidir. Bütün bunları isterken dikkat edilmesi gereken husus, isteyenle istenenin | durumu olduğu kadar istenilen şeyin de önemi pek fazladır. Duayı üç başlıkta inceleyelim.
İsteyen: Kul, Allah(c.c.)nun gücü, kudreti ve ilmi karşısında sıfır noktasın da olan bir varlıktır.
Mevla’mızın sıfatlarının yanında tam manası ile acz içinde bulunan bir varlıktır. Daha açık bir ifade ile Mevla’mızın izni olmadan hiçbir şey ifade etmeyecek derecede acz içerisinde olan bir varlıktır. Ve bir o kadar da Mevla’mızın karşılıksız olarak bize bahşettiği nimetlerin kadir kıymetini şükrünü eda etmekten yoksun, zavallı bir varlıktır, isteyen, talep edenin durumu bu…
Veren; Sonsuz Güç ve Kudret Sahibi
İstenen Makam: Zerrelerden kurrelere kadar bildiğimiz ve bilmediğimiz bütün mevcudatın tek sahibidir. Her şeyin yoktan yaratıcısı, olan bir Zatı Zül- celal. Bir Rahman ı Rahim… Hiçbir şeye muhtaç olmayan, aksine her şey ona muhtaç olan bir Kadir ı Mutlak…
İstenen: Mademki insan olarak acz içindeyiz ve bizi yaratan ve her şeyde muhtaç olduğumuz bir zat ı Zulcelalımız var; o halde doğumumuzdan ölümümüze kadar bir insan olarak ihtiyacımız olan her şeyi Ondan isteyeceğiz, talep edeceğiz.
Ayet i kerimede:
“Rabbinize yal vara yakara gizlice dua edin. Bilesiniz ki, O, haddi aşanları sevmez.” (A’raf suresi/55)
O haddi aşanları sevmez, her konuda haddi aşanları sevmez, ayrıca da duada da haddi aşanları sevmez. Duada haddi aşmanın ne olduğunu incelediğimizde, öncelikli olarak Rabbimizin yasakladığı bir şeyi duada istemektir.
Yani Rabbimiz bir şeyi yasak etmiş ise, biz onu Ondan bize vermesini isteyemeyiz. Bir başka İşleyemeyeceğimiz şeyde, ulaşılması hiçbir şekilde mümkün olmayan bir istek ki bunun en açık örneği, “Ya Rabbi beni peygamber yap” veya “beni göklere çıkar” gibi olmayacak isteklerde bulunmak.
Yukarıda üç madde halinde yazdığımız konulara dikkat edilerek, isteyen kendi aczini bilecek, aczinin gerektiği ihlas ve samimiyetle isteyecek, istenen yerin büyüklüğü, gücü kudreti ve hassasiyetleri dikkate alınacak, istenilen şeyin de yasaklara girmediğine dikkat edilecek ve usulüne göre istenecek.
Ebû Musâ (Radıyallâhu Anh) anlatıyor:
Hayber Seferine çıkmıştık. Halk yolda, bir ara yüksek sesle tekbir getirmeye başladı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v) bu duruma müdahale ederek:
“Nefislerinize karşı merhametli olun. Zira sizler, sağır birisine hitap etmiyorsunuz, muhatabınız gaip de değil. Sizler gören, işiten, (nerede olsanız) sizinle olan bir Zat’a, Allah’a hitap ediyorsunuz. Dua ettiğiniz Zât, her birinize bineğinin boynundan daha yakındır.” dedi.” (Buhârî, Daavât 50,67, cihâd 131, Meğâzi 38, Kader 7, Tevhîd 9; Müslim, Zikr 44, (2704);Tirmizî, Daavât 3, 59, (3371, 3457); Ebû Dâvud, Salât361. (1526, 1527.1528))
Rivayet edilir ki:
Rasulullah (s.a. v.) Efendimiz dua ederken ellerini kaldırdığında, onları yüzüne sürmedikçe geri çevirmez, indirmezdi. Bu, eline dolan bereketin yüzüne ulaşması içindir. İhtiyacını isteme hususunda dua eden kimse için sünnet olan, ellerini semaya doğru kaldırması, sıkıntılı için elleri yüzüne mukabil gelecek şekilde kaldırması, bir kimseye beddua ediyorsa, ellerini ters çevirip, elinin sırtını yukarıya doğru getirmesidir. Sünnet olan, dua anında ellerini yenlerinden çıkarmasıdır. İbni Abbas (Radıyallahu Anh)um Peygamberimiz (s.a.v.)’in böyle yaptığını rivayet etmiştir. (Ruhu’l-Beyan Tefsiri, İsmail Hakkı Bursevi, Damla Yayınları, 1997, cilt. 3, sh. 179)