Doğa gözlemcisi ve zooloji-taksonomi (biyolojide sınıflandırma bilimi) alanlarında araştırmalar yapan Dr. Pedram Türkoğlu,. Bugüne kadar Türkiye sınırlarında kaydedilmiş 6 türün olduğunu açıklayan Dr. Türkoğlu, sınıflandırma açısından balinaların, Cetacea adlı taksonomik deniz memelilerinin basamağında bulunduğunu anlattı. Dr. Türkoğlu, "Cetacea isimli bu büyük deniz memelileri, hipopotamlar, develer, zürafalar ve geyikler gibi çift toynaklılar takımında sınıflandırılır. Evrimsel akrabalıklarından dolayı yaklaşık 53 milyon yıl önce bu gruptan dallandıkları hesaplandı. Zira balinalar da bir zamanlar karada yaşayan birer çift toynaklı hayvandı. Anatomilerinden ve körelmiş uyluk kemiklerinden bunu görebiliyoruz" dedi.
YUNUSLAR ''DİŞLİ BALİNA'' ÜYESİ
Balinalar içerisinde ''dişli balinalar'' ve ''dişsiz balinalar'' adlı iki grup olduğunu kaydeden Dr. Türkoğlu, "Hatta yunusların hepsi birer dişli balina üyesidir. İlginçtir, bilinen, en büyük yunus türü; ''katil balina'' olarak adlandırılan orka türüdür. Özetle Cetacea isimli balinaları barındıran grubun içerisinde dişli balinalar isimli bir grup var. Bu grubun içerisinde de yunusgiller sınıflandırılıyor" diye konuştu.
Türkiye sularına bakıldığında, muhtemelen Atlas Okyanusu ile bağlantısından dolayı balinaların sadece Akdeniz ve Ege sularında kaydedildiğini belirten Dr. Türkoğlu, Karadeniz''de sadece mutur, afalina ve tırtak olarak bilinen 3 yunus türü yaşadığını, bu 3 türün İstanbul Boğazı''nda da bulunduğunu dile getirdi.
AVI YASAK AMA KURŞUNLANIYORLAR
Uluslararası Balina Avcılığı Komisyonu''nun (IWC), 1986''da balinaların neslini korumak için ticari avı yasakladığını hatırlatan Dr. Türkoğlu, ülkemizde kaçak avcılığa çok sık rastlandığını vurguladı. Gün geçtikçe balinaların popülasyonun hem avcılıktan hem de beslenme alanlarının daralmasından dolayı gittikçe azaldığını belirten Dr. Türkoğlu, "Türkiye''de teknelerin neden olduğu balina ölüm bildirimleri az oluyor, ancak aynı şeyler yunuslar için geçerli değil" ifadelerini kullandı.
Avı yasak olmasına rağmen sık sık kurşunlanmış yunusların rapor edildiğini hatırlatan Dr. Türkoğlu, "Balinalar ise balıkçı ağları, akıntı, dekompresyon hastalığı, sonar frekansı gibi çeşitli nedenlerden dolayı karaya vurabiliyor. Karada, denizdeki gibi kaldırma kuvveti olmadığı için kendi ağırlıkları üzerine çökerek, iç organları eziliyor ve hayatlarını kaybediyorlar. Bunu görmek gerçekten çok üzücü" diye konuştu.
“TETİĞE DEĞİL, DEKLANŞÖRE BASMALIYIZ”
Türkiye kıyılarında görülen 6 balina türü ve nesillerine ilişkin Dünya Doğayı Koruma Birliği''nin (IUCN) Kırmızı Liste verilerini paylaşan Dr. Pedram Türkoğlu, şöyle konuştu:
"Kaşalot ve ‘uzun balina’ (VU) ''duyarlı'', Avrupa gagalı balinası, gerçek gagalı balina, gagalı balina ve mink balinası ise ''asgari endişe'' kategorisinde. Bu şu anlama geliyor; Kaşalot ve uzun balina türlerinin popülasyonu ''tehdide yakın'' olmaktan çıkıp, ''nesli tehlikede'' sınıfına giriyor. Diğer türlerin popülasyonu bilindiği kadarıyla tehlikede değil. Fakat bu bir başarı değil. Popülasyonlarını bu konumda tutmak önemli. Birkaç yıl sonra onları da ''duyarlı'' kategorisinde görmemeliyiz. Bu yüzden yaban hayatını olabildiğince anlatıp, insanları bu konuda bilinçlendirmeliyiz. Tetiğe değil, deklanşöre basmalıyız."
(Kaynak: DHA)