Diziler şiddetten besleniyor

Diziler şiddetten besleniyor

Hayatımızda şiddetin yerini ölçmek için televizyondaki haber bültenlerini izlemek ya da gazetelerin üçüncü sayfalarına göz atmak yeterli.

Aslında siyaset ve magazin sayfaları da çok farklı değil, onlarda da şiddetin izini sürmek mümkün. Ve tabii, diziler... Diziler, hayatımızın aynası diyoruz ya, bu ayna çift yönlü yansıtıyor. Dizilerde dozu giderek artan ve nedenini anlayamadığımız sahnelerle ekrana gelen şiddet görüntüleri, toplum gözünde de bu eylemi
meşrulaştırıyor. Reyting tablolarında da “her bölümde onlarca kişinin öldüğü” bu diziler, üst sıralarda yer alıyor. Bu tesadüf mü? Hayır, değil. Toplum olarak, ne yazık ki, şiddetle besleniyoruz. Tepki verilecek görüntüler, içimize siniyor. Çeteler, mahalle kabadayıları baş tacı ediliyor. Yargısız infazlar kabulleniliyor. Mafya özentileri, güvenlik güçlerini mat ediyor ve biz bunu alkışlıyoruz, hatta kendimiz başarmış gibi gururlanıyoruz. Biz hep böyle miydik?