DHA’nın haberine göre; Uzman Diyetisyen Hümeyra Arslan, ramazan ayı boyunca tamamen farklılaşan öğün sıklığında azalma olan bir beslenme düzenine geçilmesinin ardından, Ramazan Bayramı'nda aniden normal düzene geçmenin bünyeye sarsıcı etkileri olabileceğini ifade etti.
Hümeyra Arslan, ramazan ayı boyunca tamamen farklılaşan beslenme düzenine geçişin ardından, bayramda aniden normal düzene geçmenin bünyeye sarsıcı etkileri olabileceğini söyleyerek anormal düzene geçişin 3-4 günlük bir sürece yayılmasının sağlıklı olacağını dile getirdi.
Arslan, normal düzene geçiş sürecinin 3-4 günlük bir sürece yayılmasının daha sağlıklı olacağını belirterek şunları dile getirdi:
“Bayram günü çok sık öğün tüketmek, özellikle de şeker ağırlıklı besin tüketmek beraberinde sindirim sorunlarına yol açacağı için ilk gün biraz daha dikkatli olmak gerekir. Özellikle bayram sabahı güne hafif bir kahvaltıyla başlayabilirsek, bu günümüzü rahatlatacaktır. Bayram ziyaretlerinde geleneksel olarak tatlı ikramları olacağı için kahvaltıda bal, reçel gibi şekerli yiyeceklerin bulunmaması daha uygun olur. Ya da kızartma gibi sindirim sisteminizi zorlayacak yiyeceklerden kaçınmak, günü daha rahat atlatmamıza yardımcı olacaktır. Peynir, zeytin, yumurta gibi, özellikle sebze ağırlıklı, tam tahıllı yiyeceklere, tam tahıllı ekmeğe yer verdiğimiz bir kahvaltıyla güne başlayabiliriz. Çünkü devamındaki ikramlarda baklava, börek, tatlı gibi yiyecekler ikram edileceği için bunlar da kan şekerini hızlı yükselten yiyecekler. Bunlar, bir ay boyunca uzun süreli açlıklara alışmış bünyeyi zorlayacaktır”
“SU TÜKETİMİNİ ARTIRMALIYIZ”
Ramazan ayında yeterli su tüketemeyen bireylerde zaten vücutta bir sıvı yetersizliği meydana gelmiş olabileceğine vurgu yapan Arslan, "Bunu tekrar yerine koyabilmek adına ramazandan sonraki süreçte belli bir süre normal düzeyin biraz üzerine çıkabiliriz. Günlük 2,5 litre düzeylerinde bir su tüketimine çıkmak vücudun daha hızlı toparlanmasına yardımcı olacaktır. Ayrıca ramazan boyunca tüketimi biraz kısıtlanan çay, kahve gibi kafeinli içeceklerin miktarını da bayramdan itibaren ramazan sonrası aniden arttırmamak gerekir. Çünkü bu kafeinli içecekler de vücuttan su atımını tetikleyecek içecekler olduğu için bu da vücudun toparlanma sürecinde olumsuz etkisi olacaktır" ifadelerini kullandı.
Arslan, ramazandan sonra fiziksel aktivite düzeyini normale çekmek gerektiğini de belirterek, "Ramazan boyunca gece sahur yemeği yemek, ramazandan sonra gece yemeği şeklinde alışkanlık haline döndürülmemelidir. Ramazandan sonra uykudan en geç 2 saat önce beslenme sonlandırılmalıdır. Bunlara dikkat etmek gerekir" diye konuştu.
“UYGUN BİR DİLLE İKRAMLARI REDDEDEBİLİRİZ”
Bayram ziyaretlerinde ikramları tüketirken porsiyon kontrolüne dikkat etmek, aşırıya kaçmaktan sakınmak gerektiğini kaydeden Arslan, “Çevreden gelen ısrarcı tutumlara karşı biraz daha dikkatli olmamız gerekiyor. Eğer 2 yere ziyarete gideceksek gittiğimiz yerde bir dilim börek, bir baklava olabilir; ama gün içerisinde 7-8 tane ziyaret planladıysak, her yerde de ikram edilen tatlılardan tüketmek çok da uygun olmayacaktır. Uygun bir dilde bu ikramları reddedebiliriz” diye konuştu.
Arslan, ramazan boyunca yorulan bünyeyi, bayramda aşırı şeker, hamurlu tatlı, şerbetli tatlı tüketiminin daha da yoracağını söyleyerek, "O yüzden mümkünse daha çok sütlü tatlı, meyve tatlısı tarzı, kuru meyve tarzı yiyeceklerin tüketimini tercih etmek rahatsızlığı olan bireylerde özellikle vücudun ramazan sonrası sürece uyumunu kolaylaştıracaktır" dedi.