Diyarbakır Amed mi olacak?

Mümtazer Türköne, “AKP ile TSK arasında Kürt sorunu konusunda mesafe ortadan kalktı” diyor ve
ekliyor:
“- PKK’nın kalemi kırıldı. Tasfiyede herkes hemfikir. Siyasi çözüm evresine girdik. Referandumla Diyarbakır’ın adı değişerek Amed olabilir!”
İşte zurnanın “zırt” dediği yer burası.
1970’li yıllarda, o günlerde çok meşhur olan bir sucuk üreticisinin ürünlerine eşek eti kattığı belgelenmiş, üretici de soluğu yurtdışında almıştı. Bu hadiseyi bir çizerimiz, bir fabrikanın girişinden eşeği sokmuş, çıkışına da yurt dışına kaçan fabrika sahibini koyup altına şöyle yazarak
karikatürleştirmişti :
“- Bu fabrikanın bir ucundan eşek girer, öbür ucundan eşek oğlu eşek çıkar!”
Millete eşek etini sucuk diye yedirene bu tabir çok görülmemeli, diyor ve hadisenin konumuzla olan ilgisini şu cümle ile
bağlıyoruz:
“- BOP’un Türkiye ayağını ve ülkenin federasyonlara bölünmeye götürülmesini ’PKK ile mücadele’diye yutturuyorlar, haberiniz olsun. Bu sürecin bir ucundan teröristler ellerinde Kalaşinkof, ağızlarında ’bağımsız Kürdistan’sloganları ile girecek, öteki ucundan boyunlarında kravat, altlarında kırmızı plakalı Mercedeslerle, ‘Şimdilik hoş geldin federasyon’diye çıkacaklar.!”
Şimdi yine “Kötümsersin!” diyecekler.
“Bizim içimiz çok rahat, memleketin sahibi var!” diyecekler.
Hani adam yolun kenarında oturan ihtiyara, “Komşu köye kaç saatte varırım” dediğinde, “Bilmiyorum” cevabı alınca, “İyi ki bir şey sorduk, söylesen ne olur!” diye homurdanarak oradan uzaklaşır ve bir müddet yürür ve işte tam o anda ihtiyar, yolcunun arkasından, “İki saatte varırsın!” diye
seslenir ya..
Hani adam öfke ile geri dönüp
ihtiyarı paylar:
“- Be adam mâdem biliyordun, ne diye söylemedin!”
Ve ihtiyar da cevap verir:
“- Yürüyüşünü görmemiştim!”
Bizim Türkiye’nin PKK ile mücadelesindeki endişemiz de bu hadisedeki gibi..
Biz bu yürüyüşü gördük..
40 yıldır gördük.
Birinci Körfez Savaşı ve sonrasında
gördük.
İşgalle birlikte Türklere ait nüfus ve tapu kayıtları talan, Türkmenler katledilirken gördük. Eşref Bitlis’in uçağı taciz edilirken, PKK’ya Cudi’de Amerikan uçakları malzeme atarken, Öcalan’ı “Asmayın, besleyin!” şartı ile teslim edilirken gördük, ABD Silahlı Kuvvetler Dergileri ve NATO toplantılarındaki bölünmüş Türkiye haritalarında gördük, Amerikalı görevliler Güneydoğu’yu mesken tutup Kürt kardeşlerimize, “Türklerle aykırılıklarınızı öne çıkarın!” akılları verirken ve Erdoğan, “ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin Eş Başkanıyım, inşallah bu proje hayata geçer, Diyarbakır da projenin yıldızı olur!” derken gördük. Ve biz bu “yürüyüşü” Erdoğan’ın Bush’la son görüşmesinde gördük, o görüşmede Erdoğan ağzına Türkmenlerin adını bile alamadı ve o görüşme sonrasında ABD, “PKK ortak düşmanımız” dedi amma Erdoğan’a da, “Irak’ın kuzeyine saygılar” ve “ Türkiye içinde siyasi çözüm!” dedirtti.
Evet, Mehmetçik eksi 15 derecede soğukta Cudi ve Gabar’da vatan koruyor, evet, yüreği kullandığı savaş uçaklarından büyük pilotlarımız Kandil ve çevresinde yılanı gözünden vuruyor amma işte BOP da hayata geçiyor, Diyarbakır’ın yerini Amed, Kalaşinkofların yerini kravatların alacağı ülkenin gündemine şöyle bir atılıveriyor, atılıveriyor ki, tartışılsın, öfkeler kabarsın, sonra her şey yatışsın ve millet “buna da alışsın” isteniyor..
Ey millet, PKK sonrası, “BOP’un yıldızı Diyarbakır!” ın ‘Amed’ olması mı? Hatta Amed denmeden Diyarbakır’ın Amed’leşmesi mi!
Böyle bir şey, Bağdat için Irak’ın kuzeyindeki “Güney Kürdistan” ne ise, Diyarbakır’ın doğusunun da Ankara için aynı şey olması değil mi?
Yani alıştıra alıştıra “Büyük Kürdistan” için “Kuzey Kürdistan” ın temelleri mi atılıyor?
Ne diyordu Musa Hoca:
“- Kılavuzun gereği yok, yolun sonu görünüyor!”
Evet, PKK bitiyor, Amed geliyor!
Neyse ki “Laiklikten asla taviz
verilmeyecek!”
Yani Türkiye “biraz azalacak” amma işte o Türkiye “Laik olacak!”

Yazarın Diğer Yazıları