"Diyanet, Atatürk için bir Fatiha istemekten imtina etmiştir"

"Diyanet, Atatürk için bir Fatiha istemekten imtina etmiştir"

İYİ Parti Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral, TBMM’de süren bütçe görüşmelerinde Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi üzerine konuştu. “Ben bu kürsüden Diyanet İşleri yönetimini çokça eleştiriyorum. Ama bu eleştirilerimi dışarıdan biriymiş gibi yapmıyorum. Bunları bir özeleştiri düşüncesiyle yapıyorum” diyen Oral, Diyanet’i eleştiri yağmuruna tuttu.

İYİ Parti Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral, TBMM’de süren bütçe görüşmelerinde Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi üzerine yaptığı konuşmada, Diyanet'e eleştirilerde bulundu.

Oral, Diyanet'e yaptığı eleştirileri özeleştiri düşüncesiyle yaptığını belirtirken, “Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kuran ve faaliyete geçiren Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmet ve minnetle anarak sözlerime başlamak istiyorum. Çünkü Diyanet maalesef, kendi kurucusunu ne milli bayramlarda ne de vefat yıl dönümünde yeterli şekilde anmamış, onun için bir Fatiha istemekten imtina etmiştir. Cuma hutbelerinde o büyük zata, bir faniye hayır dua etmeyi çok görmüştür." dedi.

Oral sözlerini şu şekilde sürdürdü;

Oysa ki, bir beldede Cuma namazı kılınması için o beldenin bağımsız olması şarttır. Küffarın postalları altındaki bir yerde Cuma namazı farz olmaz. Atatürk, Türk milletinin bağımsızlığı için, semalarda ezan-ı muhammedinin okunabilmesi için yapılan milli mücadelenin komutanıdır, kahramanıdır. Ancak görüyoruz ki Diyanet’i yöneten zihniyet bağımsızlığımızın mimarından değil, “keşke yunan kazansaydı” diyen meczuplardan yana olmayı tercih etmiştir.”

"HUTBELERDEKİ SİYASETTEN DOLAYI İNSANIMIZ CUMA NAMAZINI TERK EDİYOR"

Cumhuriyet tarihinde yüce dinimizin günlük siyasetin içerisine bu kadar girdiği başka bir dönem asla olmamıştır. Diyanet bile günlük siyaseti veri kabul ederek hutbelerini vaazlarını düzenlemektedir. Bu durum cami cemaatinde de tepkiler yaratmaktadır. Cuma namazını terk edenler, Cuma’ya hiç gitmeyenler artmaktadır.

Bakın, İmam-ı Azam Ebu Hanife, günümüzde İslam dünyasında en çok takip edilen mezhep imamıdır. Ebu Hanife hem Emeviler hem de Abbasiler döneminde dinin günlük siyasete alet edilmesine tepki göstermiştir. Kendisine teklif edilen devlet görevlerini reddetmiştir. Bunun karşılığında işkence görmüş ancak daima dik durmuştur.

Unutmayınız ki hadis-i şerifte belirtiği üzere "Kıyamet gününde âlimlerin mürekkebi ile şehitlerin kanı tartılır, âlimlerin mürekkebi şehitlerin kanından ağır gelir." Diyanet’in buna layık olunması gereklidir.

"İMAM-I AZAM EBU HANİFE’NİN DAVASI DİNİ SİYASETE KARIŞTIRMAMA DAVASIDIR"

Bu dik duruş başta Diyanet işleri başkanı olmak üzere günümüzdeki bütün alimlere örnek olmalıdır. İslam alimleri asla siyasetin baskın gücünden korkmamalıdır. Ebu Hanife’nin uğruna can verdiği dava bu davadır.

Resulullah efendimiz “Alimler peygamberlerin varisleridir” buyurmuştur. Başta Diyanet İşleri Başkanı olmak üzere kirli siyasetin suyuna gidenlere sesleniyorum: İktidarda kalmaya çalışan zümrelerin değil, peygamberin varisi olmayı tercih edin.

"HER YERDE İLAHİYAT HER YER İMAM HATİP AMA İNSANLAR DİNDEN SOĞUYOR"

Sekiz yıl önce 22 ilahiyat fakültesi varken bugün sayı 105’e çıkmıştır.

İmam Hatip okullarının sayısı 5 bin 138’i bulmuştur.

61 ilimizde imam hatip lisesi sayısı Anadolu lisesi sayısını geçmiştir.

Dini yayınlar yapan pek çok televizyon kanalı, binlerce dini dergi ve kitap vardır.

Dini her türlü tartışma kamu oyu önünde yapılabilecek özgürlüğe sahiptir.

Bu tabloda ülkemizde her türlü ahlaksızlığın, yolsuzluğun, şiddetin azalması; inançlı insanların sayısının, iyiliklerin, güzelliklerin artması gerekmektedir.

Ancak durumun hiç de böyle olmadığı aşikardır.

Yapılan bir araştırmaya göre son 10 yılda kendisini dindar muhafazakar olarak adlandıran gençlerin oranı yüzde 28'den yüzde 15'e gerilemiştir.

Yine imam hatip öğrencileri arasında yapılan bir araştırmada, itikadi sorunların arttığı, deizm fikrinin yaygınlaştığı görülmüştür.

Toplumumuzda, özellikle de gençlerde, dinin toplum hayatından uzaklaşması eğilimini destekleyenler her geçen gün artmaktadır.

Dindar nesil diye yola çıkan iktidar, başara başara nesilleri dinden soğutmayı başarmıştır.

Demek ki, iktidarın dini söylemleri en başta Yüce dinimize zarar vermektedir.

Demek ki, Diyanet işleri görevini layıkıyla yerine getirememektedir.

Demek ki, Peygamberimizin "Kolaylaştırınız! Zorlaştırmayınız! Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz!” hadisine uygun davranılmamaktadır.

"DİYANET EKSİKLİKLERİNİ KENDİ DE KABUL EDİYOR"

6. Din Şurası "Sosyokültürel Değişimin İnanca ve Dini Hayata Etkisi" başlığıyla gerçekleştirilmiştir. Şura sonuç bildirgesinde ülkemizdeki dini hizmetlerin çağın gereklerini yakalayamadığı, sosyokültürel değişmelerin dini inançlara zarar verdiği itiraf edilmiştir. Ülkemizde dini alanda yeterli akademik çalışma yapılmadığı vurgulanmıştır. Diyanet’in bu konularda elinde sağlıklı verilerin de bulunmadığı ifade edilmiştir.

Demek ki Diyanet bütçesi hakkıyla kullanılmamakta, eksiklikler bizzat Başkanlıkça tespit edilmektedir.

"DİYANET RAPORUNDA “ADAM KAYIRMA” VAR"

2018 yılı Faaliyet raporunda da kurumun zayıf alanlarında personel arasında uyumsuzluk olduğu, istihdamda eğitim durumunun dikkate alınmadığı, uzman eksikliklerinin olduğu ve adam kayırma algısının yaygın olduğu konuları yer almıştır.

İnanabiliyor musunuz?

Diyanet İşleri Başkanlığı kendi faaliyet raporunda adam kayırma algısının olduğundan bahsetmektedir.

Ben bütün bu sorunları Cumhurbaşkanı Yardımcımızdan sordum. Bana gelen cevap şu oldu: hepsini düzelttik.

Nasıl düzelttiniz diye sordum: cevap yok!

Madem düzelttiniz aynı sorunlar neden 2019 – 2023 Strateji belgesinin 23. Sayfasında “iç kaynaklı riskler” başlığı altında durmaktadır?

Aynı sayfada personelin yetersiz olduğu, dini sorunlara cevap verilmekte geç kalındığı, dini eğitim sunan personelde eğitim eksikliği olduğu gibi zayıf yönler tarif edilmiştir.

Bunlar asla kabul edilemez.

2023’te 15 milyar lirayı aşkın bütçe hedefleyen bir kurum bu hataları yapamaz, yapmamalıdır.

Ben Diyanet İşleri’nin 2023 vizyonunda yeni hiç bir şey göremedim. Bilmem görebilen var mıdır?

"DİYANET PERSONELİNİN KADRO SORUNLARI ÇÖZÜLSÜN"

Bu noktada Diyanet personeli içindeki adaletsizlikler de giderilmelidir. Sözleşmeli, geçici, kadrolu, fahri gibi pek çok kadro mevcuttur. Bunların çoğu aynı işi yapmakta ama farklı haklara sahip durumda bulunmaktadırlar. Kadroluyla aynı işi yapan sözleşmeliler kadroya geçirilmelidir.

"ALEVİ KARDEŞLERİMİZİN İHTİYAÇLARI KARŞILANSIN, DİĞER DİNLERE DE HİZMET EDİLSİN"

Alevi kardeşlerimizin dini ihtiyaçlarını karşılayacak ödenekler sağlanmalıdır. Cem evlerini siyasi amaçları için kullanmaya çalışan gruplara izin verilmeyerek devletin kuşatıcı yüzü gösterilmelidir.

Hıristiyan, Musevi, yezidi vatandaşlarımızın Diyanet ile barışık olması sağlanmalı onlara da ihtiyaç duydukları hizmetler Diyanet tarafından uygun bir şekilde verilmelidir.”

İYİ Partili Oral, Diyanet’in faydalı faaliyetleri için teşekkür ederek sözlerini sonlandırdı.