Avrupa ülkeleri geçen yıl diyabet için, Rusya'nın işgalinden bu yana Ukrayna'ya bağışlanan tüm AB fonlarından daha fazla harcama yaptı. Diyabetin, özellikle de büyük ölçüde önlenebilir olan Tip 2 diyabetin yaygınlığı, obezite ve yaşlanan nüfus gibi faktörlerin etkisiyle endişe verici bir oranda artmakta. Uzmanlara göre Avrupa'da diyabetin yıllık maliyeti Avrupa'nın ekonomik büyümesinin önündeki en büyük engellerden biri haline geldi.
2021 yılında Avrupa'da diyabetle ilgili yapılan harcamalar yaklaşık 170 milyar avroya ulaşarak küresel diyabet harcamalarının %19,6'sını oluşturdu. Avrupa'da diyabetli bir kişinin ortalama yıllık maliyeti 2.760 avro civarında olduğu tahmin ediliyor. Buna karşılık Avrupa, Avrupa Barış Fonu aracılığıyla 2027 yılına kadar tahsis edilen fonlar da dahil olmak üzere mali, askeri, insani ve mülteci yardımı için 150 milyar avro harcandı. Sadece bu veri bile diyabetin ne derecede büyük bir ekonomik krize yol açabileceğinin göstergesi.
AVRUPA'DA DİYABET TSUNAMİSİ
İspanya, 2021 yılında Avrupa'daki en yüksek diyabet oranını kaydetti. İspanya Sağlık Bakanlığı tarafından paylaşılan verilere göre yetişkinlerin yaklaşık %15'ine diyabet teşhisi konuldu. İspanya'yı %13 ile Portekiz izledi.
Çoğu Avrupa ülkesi diyabet yaygınlık oranlarını yaklaşık %8-9 olarak bildirdi. Çekya, 100.000 nüfus başına 43,4 ölümle 2021'de diyabete bağlı ölüm oranının en yüksek olduğu ülke konumunda. Uzmanlar Avrupa'daki ölüm oranlarının genelinde erkeklerin kadınlara göre çok daha belirgin ölüm riski taşıdıklarına dikkat çekiyorlar.
İrlanda Sağlık Bakanlığı sözcüsü Euractiv verdiği demeçte “Avrupa'daki diyabet tsunamisi, acil ve koordineli eylem gerektiren acil bir halk sağlığı sorunudur. Doğru politikalar ve müdahalelerle diyabetin etkisini azaltmak ve milyonlarca Avrupalının yaşam kalitesini arttırmak mümkündür” diye konuştu.
DİAYEBETİN EKONOMİYE AĞIR MALİYETİ
Diyabetin Avrupa sağlık sistemleri üzerindeki ekonomik yükü hayal dahi edilemeyecek boyutlara ulaştı. Evrensel sağlık sistemleri bu maliyetlerin hastalara yansıtılmasını en azından şimdilik engelliyor. 2021 yılında İsviçre, diyabetli kişi başına yaklaşık 11.600 avro harcarken, Birleşik Krallık, Fransa ve Almanya kişi başına yıllık 5.200 ila 6.000 Avro arasında harcama yaptı.
Almanya, 100.000 kişi başına 172 ile diyabet nedeniyle hastaneye yatış oranlarının en yüksek olduğu ülke olurken, Romanya ve Çekya'da 100.000 diyabet hastası başına 18'den fazla alt ekstremite ampütasyonu bildirdi.
KÜRESEL ARTIŞIN SUÇLUSU DİYET Mİ?
Uzmanlar diyabetin küresel yaygınlığının giderek artacağı ve 2045 yılına kadar dünya nüfusunun %12,2'sinin bu hastalığın pençesine düşeceği konusunda uyarıyorlar.
Dünyadaki diyabet vakalarının %95'i yaş, kötü beslenme ve hareketsiz yaşam tarzından etkilenen Tip 2 olarak kaydedilmiş durumda.
2021 yılında Avrupa ülkelerinin yarısından fazlasında nüfusun %30'undan fazlası yetersiz fiziksel aktivite sergilerken, obezite risk faktörü olan meşrubat tüketimi 2022 yılında kişi başına ortalama 98 litreye ulaştı.
Diyabet son yıllarda DSÖ Avrupa Bölgesi'nde en yaygın kronik hastalıklardan biri oldu ve Avrupa, son beş yılda Tip 1 diyabet yükünün küresel olarak en yüksek olduğu bölge oldu.
Avrupa'da 2045 yılına kadar her 10 kişiden 1'inin diyabet hastası olacağı tahmin ediliyor. Kıtada diyabetle yaşayan yetişkinlerin sayısının bugün 32 Milyon olarak tespit edilmiş iken 2030 yılına kadar 35 milyona çıkması bekleniyor.
EKONOMİK ETKİ
Küresel ölçekli diyabetin maliyeti hastane yatışları, ilaçlar ve ayakta tedavi gibi doğrudan tıbbi harcamaların yanı sıra üretkenlik kaybı ve erken ölümle ilgili dolaylı maliyetleri de içeriyor.
Sadece Fransa'da Tip 2 diyabetin doğrudan tıbbi maliyetinin yıllık 29 milyar avro olduğu tahmin edililiyor.
Fransız'da bugün 4 milyon kişi bu hastalıktan muzdarip ve bu rakam sadece 30 yıl içinde altı kat arttı. Bunların %90'ı Tip 2 diyabet hastası iken yaklaşık 700.000 kişinin diyabet hastası olduğundan haberi bile yok.
Fransa, İnsani Gelişme Endeksi'nde (HDI) 189 ülke arasında 26. sırada yer alıyor.
Diyabet sosyal açıdan en savunmasız kesimleri de etkilediğinden, en dezavantajlı şehirlerde yaygınlık oranları çok daha yüksek seyrediyor.
Fransız diyabet prevalansı şu anda %5,4'e ulaşmış durumda. Bu her 2 Fransız'dan 1'inin aşırı kilolu ve %15'inin ise obezite ile mücadele ettiği bilgisiyle birleşince durumun vahameti daha da belirginleşiyor. Fransa'da diyabetin maliyeti ise yılda yaklaşık 19 milyar avro olup ülkedeki sağlık harcamalarının %15'ini oluşturmakta.
AVRUPA BİRLİĞİ'NİN TEPKİSİ
Diyabet krizin acilen ele alınması gerektiğinin bilincine geç de olsa varan Avrupa Parlamentosu, Kasım 2022'de AB'de diyabetin önlenmesi, krizin yönetimi ve hastaların daha iyi bakılmasına ilişkin bir karar önergesini kabul etti.
“Avrupa Birliği'nde Diyabet Eylem Planı” olarak adlandırılan yönerge ile AB, üye devletlere ulusal diyabet planları geliştirmeleri ve uygulamaları, tedavilere eşit erişim sağlamaları ve diyabet eğitimini teşvik etmeleri çağrısında bulundu. Kararda ayrıca bu hedeflere ulaşmak için daha güçlü bir AB liderliğine ve işbirliğine duyulan ihtiyaç vurgulandı.
ERKEN TEŞHİS VE ETKİLİ YÖNETİM
İrlanda Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan bir açıklamada “Avrupa Birliği'nin son politika girişimleri ve DSÖ'nün tavsiyeleri bu krizle mücadele için sağlam bir temel oluşturmaktadır. Bununla birlikte, diyabete karşı gidişatı tersine çevirmek ve Avrupa için daha sağlıklı bir gelecek sağlamak için her düzeyde sürekli çaba ve işbirliği şarttır” ifadelerine yer verildi.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) komplikasyonları önlemek için erken teşhis ve etkili yönetimin önemini vurgulamakta ve Avrupa'daki diyabet krizinin ele alınmasında aktif olarak yer almaktadır.
DSÖ'ye göre diyabet körlük, böbrek yetmezliği, kalp krizi, felç ve alt ekstremite ampütasyonunun başlıca nedenlerinden biri.
DSÖ'nün “Diyabet Tespiti ve Bakım Kalitesinin İyileştirilmesine Yönelik Taahhütlere İlişkin Eylemin Hızlandırılması Bildirgesi” diyabet yönetiminde entegre ve insan merkezli yaklaşımlara duyulan ihtiyacı vurgulamakta.
ULUSAL GİRİŞİMLER
AB ve DSÖ girişimlerinin bir sonucu olarak birçok Avrupa ülkeleri, yükselen diyabet dalgasıyla mücadele etmek için ulusal diyabet planlarını uygulamaya koydu. Bunların arasında diyabet konusunda önleme, erken teşhis ve entegre bakıma odaklanan 10 yıllık kapsamlı bir program geliştiren Slovenya da bulunmakta. Letonya da DSÖ tavsiyeleri doğrultusunda diyabet ilaçlarına erişimi iyileştirmeyi hedeflediği yeni bir planını geçenlerde duyurdu.
Geçtiğimiz Kasım ayında Roma'da Kardiyovasküler Hastalıklar ve Diyabet Ortak Eylemi (JACARDI) adlı dört yıllık yeni bir proje başlatıldı. Girişim, Avrupa Birliği (AB) üye ülkelerine hem bireysel hem de toplumsal düzeyde kardiyovasküler hastalıklar (KVH), diyabet ve ilişkili risk faktörlerinin yükünü azaltmada yardımcı olmak üzere bakanlıklar, kamu sağlığı kurumları, sivil toplum kuruluşları ve üniversiteleri bir araya getirmeyi amaçlıyor.
Belçika'da Sciensano, Belçika'nın JACARDI'ye katılımını koordine edecek ve Diyabet Ligi, KU Leuven ve Antwerp Üniversitesi ile nitel verilerin kullanımını iyileştirmek, tarama süreçlerini ilerletmek ve entegre bakım yolları geliştirmek için dört yıllık bir işbirliği başlatacak.
Ayrıca, diyabet ve kardiyovasküler hastalıklar için öz yönetimi güçlendirmek üzere dijital araçlardan yararlanmaya odaklanacaktır. Bu stratejik ortaklık, Belçika'nın yenilikçi sağlık çözümlerine öncülük etme ve hasta bakımını iyileştirme konusundaki kararlılığının altını çiziyor.
Fransa da kamu farkındalık kampanyaları, tarama girişimleri ve diyabet bakımına erişimin iyileştirilmesini içeren kapsamlı bir ulusal diyabet programını uygulamaya koymuş durumda.