Dış politikadaki karmaşa
Batıdan destek, Rusya''dan da beklediği sıcaklığı göremeyen, hatta düşman gibi nitelendirilen Türkiye, hak ve çıkarlarını korumak, güvenliğini ve bekasını sağlamak için çaba sarf ediyor.
NATO''nun önemli bir üyesi olmasına rağmen Türkiye''yle ABD''nin, AB''nin ve Doğu Akdeniz''de haksız menfaatler peşinde koşan diğer ülkelerin çıkarları birbirine uymuyor/ çatışıyor. Hatta bunların bir kısmı "düşmanımın düşmanı dostumdur" düşüncesiyle hareket ediyor. Rusya''nın çıkarları da Türkiye''yle ancak belirli konularda birleşiyor, birçok alanda da çatışıyor.
Bir de bunlara Türkiye''nin son 15 yıldır, bazı ideolojik saplantılar ve iç politikaya malzeme yapma düşüncesiyle uyguladığı yanlış politikalar ve sonuçta oluşan yalnızlık da eklenince, işin içinden çıkmak zorlaşıyor. Başlangıçtaki politik ve stratejik hataları düzeltmek için yapılan taktik girişimler fazla etkili olamıyor. Hatta bazı katı tutumların devam ettirilmesi, alınabilecek olumlu sonuçları da engelliyor.
Artık geçmişe bakarak hatalarla boğuşmak yerine, mevcut durumda hak ve çıkarlarımızı korumanın, bekamızı ve güvenliğimizi sağlamanın yolları bulunmalı ve uygulanmalıdır. Ancak çözümlerin, içinde bulunduğumuz durumdan dolayı, bedeli fazla da olsa, çoğunu kendi gücümüzle yapmak zorunda olduğumuz da bilinmelidir.
Çözümlerde, milli güç unsurlarından öncelik sırasıyla, etkin diplomasiyle siyasi gücümüzü, coğrafyamızı/jeopolitiğimizi, psikososyal ve askeri gücümüzü etkin kullanmamız gerekmektedir.
SORUNLAR VE ÇÖZÜMLERİ
* Suriye kuzeyinde ABD''nin desteğindeki PKK/YPG/SDG yapısı Türkiye''ye yönelik en önemli tehdittir. Bu konuda gecikildiği için Suriye, SDG''yle özerk yerel yönetim konusunda anlaşma yapmak üzeredir. Rusya da SDG''yi tamamen ABD''ye kaptırmamak için himaye etmektedir.
Tehlike büyümektedir. Müdahalenin gecikmesi, maddi ve manevi kayıplarımızı arttıracaktır. Suriye''nin sadece toprak bütünlüğü değil, siyasi bütünlüğü de korunmalıdır. Bu nedenle Rusya ve Suriye rejimiyle derhal üst düzeyde iletişime geçilerek ortak tehdit konusunda, İdlip dahil, işbirliği yapılmalıdır. Yapılmasını planladığımız operasyon geciktirilmemelidir.
Rusya ve Rejimle sağlanacak mutabakat, oluşan tehdidi zayıflatacak, muhtemel ilave göçü önleyecek, göçmenlerin dönüşüne imkân sağlayacak, ilişkilerimizi güçlendirecektir.
Ayrıca Rusya''yla ilişkilerimizi daha da güçlendirmek için, ortak güvenlik konusu Montrö, ön planda tutulmalıdır. Kırım''ın aidiyeti, Kırım Türklerinin hassasiyetleri de gözetilerek fazla gündeme getirilmemeli, Ukrayna ve Gürcistan''ın NATO üyeliğine aşırı istek gösterilmemelidir.
Kıbrıs''ta BM önerisi olan federasyon çözümünün, Birleşik Kıbrıs''ın önce bütün olarak AB''ye, sonra da NATO''ya üyeliğini getireceğinden, Rusya''nın aleyhine bir durum yaratacağı, KKTC''nin bağımsızlığının tanınmasının ise kendisine avantaj sağlayacağı izah edilmelidir.
* Doğu Akdeniz''deki hak ve menfaatlerimizin korunmasına güçlü bir şekilde devam edilmeli, Yunanistan''ın provokasyonları dikkate alınmamalıdır. Yunanistan-GKRY-Mısır mutabakatını bozmak için, Mısır''la daha ciddi ve ikna edici bir diyalog sağlanmalıdır.
Yunanistan''ın Fransa ve ABD''den sonra UK''yle (İngiltere) savunma konusunu da içeren anlaşma yapmasına fazla önem verilmemelidir. Bunun sadece Türkiye''ye gözdağı vermek için yapıldığı, NATO''nun 5.maddesi gibi bir durumun NATO üyeleri arasında olamayacağının altı çizilerek, bunun gereksiz, geçersiz ve üzüntü verici olduğu açıklanmalıdır.
* ABD''deki Yahudi lobisinin, daha önce Rum ve Ermeni lobilerini dengelediği ve etkin olduğu, Doğu Akdeniz''de Türkiye aleyhindeki oluşumların vereceği zararları da azaltabileceği dikkate alınarak, İsrail''le yeniden diyalog kurulmalıdır.
* ABD''yle ilişkilerde, Türkiye''nin NATO''ya verdiği önem vurgulanarak, "Türkiye''nin dışlanması" hevesleri kırılmalıdır.
ABD''nin, Yunanistan''ı ön plana çıkarma, Bulgaristan, Romanya üzerinden ve/veya Montrö sınırları içinde Karadeniz''de gerginlik yaratarak Rusya''yı sıkıştırma stratejisine açıktan destek olunmamalı, NATO kararları çerçevesinde alçak profil gösterilmelidir.
* Demokrasi, insan hakları, özgürlükler ve hukuk devleti olma konularında açık vermeden dengeli, özgüvenli ve tutarlı politikalar uygulanmalıdır.