Direnme hakkının dayanağı!
“Arap Baharı” denilen olaylar zinciri neydi? Türkiye’de başta Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP çevrelerinin tamamının destek verdiği, hatta Rabia işareti ile bütünleştikleri, yine Suriye ve Mısır’ın iç işlerine karışıp bu ülkelerdeki siyasi iktidarları yıkarak yerine Müslüman Kardeşler Örgütü iktidarlarını getirmek istedikleri herkesin malûmudur. Hatta bir ara Mısır’da bunu başardılar da. Öyle ki Müslüman Kardeşler örgütünün kurduğu partinin adı da Adalet ve Kalkınma Partisi idi.
* * *
Bu proje, Rand Corporiation’un 2004 raporlarında “Ilımlı Müslümanlar Enternasyonali” diye geçiyordu!
Nitekim AKP’yi destekleyen yazarlar da yakın zamanda, “Müslüman Kardeşler Enternasyonali” diyerek, bugün IŞİD’in çizdiği coğrafyayı Türkiye’deki Müslümanlara hedef gösteriyor ve “Tayyip Erdoğan bu enternasyonalin başkomutanıdır” diyecek ölçüde, gelişmelere kendilerini kaptırıyorlardı.
Zaten IŞİD de Müslüman Kardeşler Örgütü’nün fikri bir türevidir. AKP, Tunus’ta, Mısır’da, Suriye’de halk hareketlerini destekledi, biraz öteye geçerek, örgütlere lojistik destek, eğitim ve silah da verdi!
Türkiye’de Gezi olayları sırasında gençleri gaz fişekleri ile öldüren emirleri de AKP iktidarı verdi! Bu yetmedi, İç Güvenlik Yasası diye bütün özgürlükleri rafa kaldıran, hâkim ve savcıların yetkilerini, valilere, kaymakamlara ve polis amirlerine veren, kısacası yargı yetkisini polise devreden bir çizgiye ulaştılar.
Mısır’da halk hareketi dedikleri, Yugoslavya tipi ayaklanma modeliydi. Bu modeli, İstanbul’da tezgâhlayıp Mısır’da sahneye koydular, Suriye halkını birbirine düşürdüler, şimdi, Türkiye’yi bölünme noktasına getirdikleri için başlarına geleceği bildiklerinden her türlü halk hareketini daha doğmadan boğmak amacıyla yasa üstüne yasa çıkarmaya çalışıyorlar!
* * *
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “direnme hakkı” nı gündeme getirdi ve CHP ile MHP, iç güvenlik yasasına karşı çıktı diye basındaki yaygara takımı harekete geçtiği gibi Ahmet Davutoğlu da Kılıçdaroğlu’nu ve hızını alamayıp Devlet Bahçeli’yi Molotof ve Bonzai ile birlikte anmaya başladı!
Direnme hakkını, AKP iktidarının birinci yılında, 21 Aralık 2003’te gündeme getirmiştim, Gerekçem, “Hükümetin Anayasal düzeni yıkma girişimi” idi.
Ve 1982 Anayasası da tıpkı 1961 Anayasası gibi “demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi” olunmuştur.
Yani Türk evladı, Türk Anayasası’nı korumakla görevlidir.
* * *
Direnme hakkı, bazı Anayasalarda düzenlenmiştir. Mesela Almanya Anayasası’nın 20’nci maddesinin dördüncü fıkrası “Bu anayasa düzenini ortadan kaldırmak isteyen herkese karşı, başka bir çözümün bulunmaması halinde bütün Almanlar direniş hakkına sahiptir” şeklindedir.
Alman hükümeti, ülkenin bir kısmını ayrı bir etnik köken iddiası ile ayırmaya çalışan bir terör örgütü ile pazarlık masasına otursa, pazarlık sürerken söz konusu bölgede egemenlik örgüte devredilse o hükümet bir dakika bile ayakta kalabilir mi?
Bahçeli’ye yakışıyor mu?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, kişisel ilişkilerinde çok nazik bir kişidir. Buna bizzat ben de tanığım. Fakat Tayyip Erdoğan gibi Devlet Bahçeli de eleştiriye tahammülsüzdür. Bir ara bir sorum üzerine “parti içi demokrasi bir virüstür” demişti. Galiba Devlet Bey, siyasi tutumunu eleştirenleri de ortadan kaldırılması gereken birer virüs olarak görüyor. Bu yüzden eleştirilere kendisi cevap vermek yerine, itibar cellâtlığı yapsınlar diye “danışman” etiketli seviyesiz sözcülerini harekete geçiriyor. Ben onları bağımsız “kişilik” olarak görmediğim için cevap vermiyorum. Fakat birkaç kişiden oluşan bu grup, hakkımda bir sürü yalan uyduruyor. Devlet Bey’e söylüyorum; bu seviyesizlerle birlikte çalışmak size yakışıyor mu?