Vatanın nail olacağı şerefli istiklâlini müjdeliğe gelmiş
22 Mayıs 1919 tarihinde hazırlamış olduğu rapor, birçok noktalarda, Ordu Müfettişliği talimatının sınırlarını aşarak, bütün memleketin kaderi ile ciddî bir şekilde uğraşmış olduğunu göstermektedir. Millî Mücadelenin ilk ana programını teşkil eden rapor, özetle şu fikirleri kapsamaktaydı:
1. Samsun bölgesi Rumları siyasî emellerinden vazgeçerlerse, asayiş kendiliğinden düzelir.
2. Türklüğün yabancı mandasına ve kontrolüne tahammülü yoktur.
3. Yunanlıların İzmir’de hakları yoktur. İşgal geçicidir.
4. Millet, millî hakimiyet esasını ve Türk milliyetçiliğini kabul etmiştir. Bunu gerçekleştirmeye çalışacaktır.
Bu rapor, 19 Mayıs Ruhunun dayandığı temelleri tespit etmesi bakımından önemlidir. Raporda, Rum azınlığın faaliyetlerine, Yunanlıların İzmir’i işgaline açıkça karşı çıkış vardır. Bununla birlikte Türklüğün yabancı mandasına tahammülü olamayacağının açıkça ilan edilmesi ve millî mücadele hareketinin referanslarını Türk Milliyetçiliği fikriyatına bağlanması fevkalade önemlidir.
Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a gelmesiyle ilgili 1927 yılına ait bir yazıda şunlar yazılmıştır:
“Ordu müfettişi namı altında memleketimize ayak basan bu simadan o zaman kimse bir şey anlamamıştı... Çünkü o zaman memleket kafası yerinde anlayacak vaziyette değildi. Muhtelif ve müttezâ kavgaların hasıl ettiği hay-huy içinde kendinden geçmiş gibi idi. O büyük sima, burada bir hafta sessiz durdu. Etraf ve esnafı dinledikten sonra mekanı Anadolu içlerine nakletti. İşte o zaman o büyük simadan bir şeyler okunmağa başlandı. Meğer o sima, o zat, o zeka ordu müfettişi değil, bir vatan mübeşşiri(müjde getiren) imiş... Üç sene sonra vatanın nail olacağı şerefli istiklâlini müjdeliğe gelmiş. Pek sarih olarak malumdur ki böyle bir nasib davasındaki hakkımızın mertebesi yüksekti. Belki de birincidir. Çünkü Anadolu’yu kurtarmağa gelen o büyük Türk, Anadolu toprağı olarak ilk adımını Samsun iskelesine atmıştır.” Mustafa Kemal Paşa, Samsun’da önce güvenliğini sağlayacak tedbirleri aldı ve ordu ile ilk teması kurdu. Daha sonra hem Anadolu’nun içlerine doğru biraz daha ilerlemek hem de Samsun’un İngiliz işgalinde bulanması ve civarındaki Rum çetelerinin faaliyetinden ötürü karargâhını 25 Mayıs’ta Havza’ya nakletti. Havza’da halkı millî mücadele fikri etrafında toplamaya ve hazırlamaya çalıştı. Türk İstiklâl Harbi’nin ilk yıllarındaki bu tip teşebbüsler Millî Mücadele’nin ordudan çok “Kuva-yı Milliye” ye dayanması ve Anadolu direnişini halka mal etmek amacına hizmet etmiştir. Amasya Tamimi ile başlayan Milli Mücadele hareketini halka mal etme çabası kongrelerin toplanmasıyla başarılı bir seyir takip etmiş, özellikle Erzurum ve Sivas Kongrelerinde Kuva-yı Milliye Ruhu, adeta bir iman şeklinde Anadolu Türk halkı tarafından benimsenmiş ve kabul görmüştür. Bu kabul Erzurum Kongresi sırasında mahallî nitelikli olmakla birlikte ülke bütünlüğünün esas alınması kongrenin en önemli özelliği olarak ortaya çıkmıştır. Erzurum Kongresi’ndeki bu eksiklik Sivas Kongresinde giderilmiş, “19 Mayıs Ruhu”, “Kuva-yı Milliye Ruhu”, “Müdafaa-i Hukuk” adları ile şekillenen bu kavramlar, “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adıyla tek bir isim, tek bir fikir, tek bir ideal altında birleştirilmiştir. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun başlangıcı olan Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkışı ve sonraki faaliyetlerinin kısa bir özetini verdik. Bundan sonraki yazı dizimizde Samsun’daki çalışmaları ve Cumhuriyete giden yolu tafsilatlı bir şekilde aktaracağız.
(Devam edecek)