Direkt harekata soğuk bakan TSK’nın görüşü; “Dolaylı mücadele”...
Gözler bugün Ankara’da Genelkurmay Başkanlığı’nın Bakanlar Kurulu’na vereceği brifingde..
Alışageldiğimiz bir durum değil ama eğer gerçekten demokrasi aşığıysak bence olması gereken ve çok yerinde bir hamle.
Tezkereler öncesi yine çok kritik saatler yaşıyoruz. Dengeler ve gerçekler an ve an değişebiliyor. Güvenlik ve dış politika koridorları, her yeni gelişen durum üzerine plan(lar) güncellemesi yapıyor.
Sınırdan canlı canlı yayınlanan Amerikan destekli tiyatrolara kanıp gitmeyin, Ankara’ya sahadan ulaşan bilgi ve gerçekler bambaşka.
Genelkurmay Başkanlığı’nın bugün bakanlara vereceği brifing, sahadan gelen gerçek bilgilere göre şekillendirildi. Sunumun ana hatlarına geçmeden önce önemli bir gayesinin de altını çizelim;
“Bakanların farklı faklı konuşmalarının önüne geçmek. Ortak platformda buluşturmak ve söylem birliğini sağlamak”.
Herhalde Arif’e tarif gerekmez!..
Geçelim sunumun ana hatlarına;
Kabin ekibi, ABD dönüşünde aldıkları talimat gereği Recep Erdoğan’ın IŞİD operasyonunda kara harekatı ile Türkiye’ye aktif bir rol biçtiği algısını yaratmıştı. Erdoğan’ın (daha önceki) Irak ve Suriye bataklığına TSK’yı sokmak için yaptığı ve boşa çıkarılan maceraperest hamleler zaten başkent derinliklerinin bilineni. Fakat, tam bu yeni noktada Genel Müdür Ahmet Davutoğlu’nun iki arada bir derede pozisyonu devam ediyor. Doğruyu söylemek gerekirse de stratejik bataklığın mimarı daha itidalli bir tavır sergiliyor.
TSK’nın temel direnç noktaları belli;
Sınırdan gelecek büyük göç dalgalarını Türkiye’ye sokmadan daha önde engellemek.
Güvenli bölgeler.
Her türlü terör unsurları ile mücadele.
Ana başlıkları biraz daha açık hale getirelim;
TSK, çok uzun hat olan Suriye sınırında tek bir güvenli bölgenin oluşturulmasına imkansız olarak bakıyor. Onun için çoklu yerlerde çeşitli derinliklerde güvenli bölgelerinin mutlaka koalisyon güçleri ile birlikte oluşturulmasını istiyor. Daha önce de yazdığımız gibi TSK güvenlikli bölgeler ve bunun içinde bulundurulması gereken birlik sayıları ile ilgili bütün planlarını hazır etti. Ankara’ya gelen son bilgilere göre ise ABD güvenlikli bölgelere hâlâ soğuk duruyor.
TSK ise koalisyon güçleri ile bu güvenlikli bölgelerin oluşturulamaması halinde, uluslararası kurallara göre kendi sınırlarımıza tehdit gerekçesiyle bunu tek başımıza yapabileceğimiz görüşünde. Kaynaklar, kış şartlarının yaklaştığına işaret ederek, “göç şartları da dikkate alınarak eğer güvenli bölgeler oluşturulmazsa Türkiye büyük sıkıntılara girer” diyor.
Peki!.. Esas soru olan “Türkiye harekata katılacak mı?” ;
TSK, Türkiye’nin hava ve kara unsurları ile direkt bir harekat içinde olmasına soğuk bakıyor. Kaynakların öncelikle seslendirdiği görüş; “IŞİD bizim direkt derdimiz değil. Bizi dolaylı olarak etkiliyor. Bir ülkenin içine girip harekat yapmak o ülkenin topraklarını işgal etmektir” şeklinde.
“O zaman TSK’nın geliştirdiği strateji ne?” derseniz.
Çeşitli kaynaklardan aldığım ortak cevap;
“Dolaylı mücadele”
Nasıl olacak?;
“Oluşturacağınız insani amaçlı güvenli bölgelerde, savaştan etkilenen tüm insanları barındırırsınız. Oraya hangi terör unsuru olursa olsun (her türlü terör unsurları ile mücadele tanımı bu bakımdan çok önemli-aht) bir taciz ve saldırı gerçekleşirse, oradaki güçlerinizle gider adamları orada vurursunuz, indirirsiniz. Ve buralara girmeyeceksiniz. Girerseniz ‘indiririm’i açıktan ilan edersiniz.”
En baştan yazdığımız gibi; TSK, güvenli bölgeler olmadan tek başına uçuşa yasak bölgeye de soğuk bakıyor. Güvenlik koridorlarında şu soru tekrarlanıyor;
“IŞİD ve PYD’nin elinde hava gücü mü var?” ..
Sorunun ardından da tekrar tekrar altı çiziliyor;
“Tek başına uçuşa yasak bölge IŞİD, PYD-PKK’nın işine yarar. Onların rahat hareket etmesine yol açar...”
Çok hassas olduğumuz Süleyman Şah Saygı Karakolu ve buna yönelik Amerikan basını kaynaklı kışkırtmalara gelince;
Kaynaklar, toprağımıza yönelik “şu an için” herhangi bir IŞİD tehlikesinin söz konusu olmadığını ısrarla vurguluyor. Tahriklere karşı serinkanlı bir tavır sergileniyor ama “herhangi bir tehdit söz konusu olduğunda -nereden gelirse gelsin- Süleyman Şah Saygı Karakolu’nun da güvenli bölge kapsamına alınıp gerekenin de anında yapılacağından tereddüt edilmeyeceği” nin altı çiziliyor.
Genelkurmay’ın Bakanlar Kurulu brifingi, tezkereler ve sonrası Kış’ın ortasında bizi Yaz’ı yaşatacak ama Türkiye’nin stratejik makaslarının geleceğini de belirleyecek.
Bugünün son özet cümlesini şöyle kurabilirim;
Ankara’da Türkiye’nin hayati geleceği için bağırmadan-çağırmadan soğukkanlılıkla hareket edip, dik durup akılcı kararlar alanlar, çok Özel bir diplomasi yürütüyor..
Kahraman üsteğmene büyük jest...
Hatırlarsanız; Suriye sınırında provokasyon yapmaya çalışan çakma Belediye Başkanı Gültan Kışanak'a kahraman üsteğmenimiz "burası benim devletimse çıkın dışarı" diye esaslı bir şamar indirmişti. Bölgeye giden sıralı komutanlarında üsteğmeni alnından öpüp tebrik ettiklerini bu sütunlarda yazmıştık. Bölge kaynaklarından dün çok önemli bir haber aldım. Kahraman üsteğmenimiz dün sabah saatlerinde Genelkurmay Başkanlığı karargahında Genelkurmay Başkanı Necdet Özel tarafından kabul edilerek ödüllendirildi. Sınır bölgesinden telefonla arayan kaynaklarım Özel'in kahraman üsteğmeni kabul ederek ödüllendirmesini büyük bir sevinçle öğrendiklerini belirtip bizim vasıtamızla Genelkurmay Başkanı'na çok teşekkür ettiklerinin tüm kamuoyu tarafından bilinmesini istediler. Telefonla bana ulaşan kaynaklar, "Genelkurmay Başkanımız Sayın Necdet Özel'in üsteğmenimizin arkasında durması bize ayrıca büyük bir sevinç yaşattı. Kendisine teşekkürü borç biliriz" dediler. Kendi iç haberleşme sistemlerinden olayı öğrenen bölge kaynaklarıma göre, kahraman üsteğmenimiz Necdet Özel tarafından "ciddi, saygılı ve vakur" davranışı nedeniyle ödüllendirildi.