Dinsiz bir Türkiye isteyen Prof.
Prof. Dr. Celal Şengör, “Bilim ile inanç çelişir, türban takan kız, ’Ben senin bilimine inanmıyorum’ demiş oluyor. Biz böyle bir kişiye ders vermeyiz. Akıl ve eleştiriyi kabul etmeyen hiçbir istemi üniversite kapısından içeri almayız!” demiş, biz de kendisine, “Maşallah, Celal Hoca, ibreti âlem için sana uzun ömür dilemeli” diyor ve kendisine soruyoruz:
“- Söylediğin şu bir cümle içersinde kendinle defalarca çeliştiğinin farkında mısın?”
Yani siz, “Bilim ile inanç çelişir” dedikten sonra insanları “Ya inanç-Ya bilim” tercihine zorladığınızın farkında mısınız ve yine siz bu sözlerinizle, “Çelişen şeyler yan yana olamazlar, biri diğerine tahammül edemez” dediğinizi fark etmiyor musunuz?
Oysa bilim bizzat “çelişkilerden ibaret” değil midir ve siz bir jeofizikçi olarak aynı kutupların birbirini ittiğini ve ayrı kutupların birbirini çektiğini de bilmiyor olabilir misiniz?
Yine diyelim ki, bir insan bir şeye inanmıyor, o insanın inanmadığı şeyi öğrenme hakkı yok mudur? Mesela ben ateizme, mesela ben Darwinizme, meselâ ben Komünizme hiç inanmadım amma onları öğrenmek için kaç bin sayfa kitap okudum, hatta kimi kitapları bulabilmek için şehirden şehre yüzlerce kilometre yol teptik, ayıp bir şey mi yaptım? Yani ben inanmadığım bir şeyin aslını astarını öğrenmek için gayret sarf etmekle yobaz mı oldum?
Aslında siz de inanmadığınız şeyin peşine düşmüşsünüz, mâdem insanların inanmadığı şeyleri öğrenme hakkı yok, siz kendinizde bu hakkı nasıl buldunuz?
“- Hayır, ben öyle bir şey yapmadım!”
Demeyiniz sakın, bal gibi yapmışsınız.
Çünkü, “Bilim ile inanç çelişir!” diyen sizsiniz.
İnancın bilim ile çeliştiğini nereden biliyorsunuz?
Demek ki inanmadığınız “inanç”ı araştırmışsınız, muhtemelen bunu da üniversitede yaptınız, siz kendinize inanmadığınız inancı araştırma hakkını verirken inançlılara niye inanmadıklarını iddia ettiğiniz bilimi öğrenme hakkını tanımıyorsunuz?
Yoksa siz inancın ne olduğunu araştırmadan mı söylediniz bu çok iddialı ve inananlara hakaret içeren o sözleri?
Şayet öyleyse bu daha da ayıp, yani bu hal sizi “Bilmeden konuşan” kişi konumuna düşmüş olmaz mı?
Siz “Din ile inanç çelişir, inananlar üniversiteye gelmesin, gelirse onlara ders vermeyiz, kapıdan içeri sokmayız, gerekirse üniversitelerin kapısına kilit vururuz” diyerek, ateist bir Türkiye istediğinizi açıkça deklare etmiş oluyorsunuz?
Oysa Fransa’da, İngiltere’de, İtalya’da, ABD’de, İsrail’de de profesörler var ve bu ülkelerin tamamı dinlerine, milletinin değerlerine kıymet veren öğretim üyeleri ile dolu ve hiçbiri, Tevrat’a, İncil’e inanan üniversitemize gelmesin, gelirse kapıdan içeri almayız, demiyor, diyemez, dedirtmezler.
Hristiyan ve Musevi dünyasında siyasetçilerin, entelektüellerin ve öğretim üyelerinin kahir ekseriyeti dinlerine bağlı Haçlı ve Siyonist nesiller yetiştirmek için mesai sarf ederken, Türkiye’de siz ve sizin gibiler bu milletin elinden inançlarını almak, böylece siz, bilerek-bilmeyerek, misyonerler için mümbit bir Anadolu oluşturmak istiyor olduğunuzu herhalde biliyorsunuzdur.
“İnançsız nesil” demek, vatan için şehit olmayı enayilik sayan nesil demektir, çünkü inanmayan için “şehitlik” diye bir şey söz konusu olamaz! Siz Kur’an’ın akıl ve ilme vurgu yapan ayetlerini ve Hz. Muhammed aleyhisselâmın ilim ve akılla ilgili sözlerini bilmiyor olamazsınız, yoksa sizin derdiniz, inananların bilgiyle kucaklaşmasından duyduğunuz korku mu?
İnançlı nesil demek, anne-baba, vatan-millet, bayrak, insanlık ve Allah için vermeyi, canını bile vermeyi nîmet bilen nesil, inançsız nesil ise, yalan dünyada daha iyi yaşamak için almayı, başkasının canını bile almayı akıllıca bir hayat tarzı bilen nesil demek değil midir!
Bilmem farkında mısınız; sizin istediğiniz Türk tipi ve Türkiye’nin aynısını GAP’a yerleşmek isteyen Siyonistler, Türkiye’yi Türklerden geri almak için gün 24 saat mesai yapan misyonerler ve Haçlılar da istiyor.
Çünkü onlar için de inançlı nesil demek Çanakkale demek, Milli Mücadele demek, yani kâbus demek..
Hadi onların haklı sebepleri var..
İyi de size ne oluyor!