Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Abdullah OSKAY
Abdullah OSKAY
Ticaretin Politikası

Dinin siyasal alanda öne çıkması ivme mi kaybediyor?

Robert Cox''un "Toplumsal Güçler ve Dünya Düzeni" kitabı, toplumsal olayların dünya siyasetine etkilerini çok iyi alır. Cox, dünyadaki toplumsal olayların ulusal sınırları aşarak ülke içi politikasına nasıl etkide bulunduğunu, bu durumun tam tersi şekilde iç politikadan dış politikaya yansımasının da olabileceğini gösterir.

Cox''un belirttiği şekilde toplumsal güçlerin dünya düzenine etkisi Fransız Devriminden sonra ortaya çıkan uluslaşma bağlamında apaçık önümüzdedir. Fransız Devrimi ve sonrasında yaşanan süreç, dinin kamusal alandan önemli oranda uzaklaşmasına, ulusal çıkar temelinde devlet inşalarının oluşmasına, başta Batı dünyası olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde seküler yaşamın giderek benimsenmesine yol açmıştır.

Başta ülkemiz olmak üzere, Orta Doğu ve İslam coğrafyasında da bu uluslaşma ve sekülerleşme dalgasının etkileri görülmüş, ülkemiz Osmanlı mirasının üstüne 20. Yüzyılın ilk yarısında hızlı bir uluslaşma ve sekülerleşme süreci yaşamıştır. Arap dünyasında da Arap milliyetçiliği Türk milliyetçiliğinden nispeten geç olacak şekilde ortaya çıkmış, Cemal Abdülnasır ve Enver Sedat döneminde zirvesine ulaşmış, Arap milliyetçiliğinin İsrail''le üç savaştaki yenilgisinin hayal kırıklıkları sonrasında milliyetçilik zemin kaybetmeye başlamış ve dinin yeniden kamusal siyasal arenada yeniden umut bağlandığı ve öne çıktığı bir ortam oluşmuştur.

Dinin Orta Doğu siyasal arenasına yeniden dönmesinin nedenleri nelerdi?

Dinin Orta Doğu siyasal arenasına yeniden dönmesinin en önemli nedeni İsrail idi. Din devleti ideolojisine dayalı yapısıyla İsrail, özellikle İkinci Dünya Savaşı''ndan sonra Araplar karşısında alınan zaferlerle mikro bir imparatorluk kurmuştur. Bu mikro imparatorluk, yenilmezlik algısıyla Ortadoğu''daki diğer güçler tarafından taklit edilmeye başlanmış, din siyasal alanda giderek önem kazanmıştır. Sekülerizmin zemin kaybettiği bu ortamda İran''da İslam İnkilabı gerçekleşmiş ve seküler rejim yıkılmıştır. Bölgedeki diğer ülkelerde de dinin siyaset arenasına geri dönüşü Cox''un teorisiyle uyum içinde geri dönmüştür. Ülkemizde de kamusal alanda dinin öne çıkmasını savunan siyasi yaklaşımların İsrail''in her zaferiyle birlikte daha da arttığı görülmüştür. İronik bir şekilde İsrail aslında İsrail karşıtı hareketlerin hem öykündüğü hem de sıfır toplamlı bir oyunla varoluşsal bir şekilde konumlandığı bir özne olmuştur.

Dinin siyasal arenaya yeniden dönmesinin ikinci nedeni ise Soğuk Savaşın bitişi olmuştur. Soğuk Savaş''ın güç politikalarından sıyrılan uluslararası alanda "Dinin sürgünden dönüp dönmediği" sıkça tartışılmış, en ünlü teorilerden birinde Huntington, "Medeniyetler Çatışması" öngörüsünde bulunacak kadar ileri gitmiştir. Din, Putin''in Rusya''sından ABD''ye, hatta sekülerizmin beşiği Avrupa''ya kadar birçok alanda kamusal alana geri dönüş yapmıştır.

Peki şimdi yaşanan ne?

Dinin kamusal siyasal alanda giderek zemin kaybettiği bir döneme giriliyor. Rusya Savaşı, Batı dünyasını reelpolitik temelinde yeniden özgürlük gibi seküler değerler etrafında örgütlenmeye zorluyor. ABD için İslamofobi, yerini Sinofobiye (Çin fobisine) bırakıyor.

Orta Doğu''da ise son elli yıllık dönemde dinin kamusal alana geri dönüşü beklentileri bir türlü karşılayamadı. Gerek neoliberal ajanda ile liberal ve Batı dünyasının kurumlarıyla uyum içinde çalışanlar gerekse radikal akımlar bu süreçte bekleneni veremedi. Toplumsal güçler bu sefer, dinin kamusal siyasi alandan uzaklaşması yönünde çalışıyor ve bunun Orta Doğu''ya etkileri de giderek artıyor. Giderek artan şekilde dinin kamusal siyasi alandaki yeri ve önemi azalmaya, insanların ulus-devleti çeşitli boyutlarıyla yeniden keşfettiği bir döneme doğru gidiliyor.

Orta Doğu''daki son gerilimleri/gelişmeleri ve yeni oluşmaya başlayan düzeni bu gözlerle yeniden değerlendirmekte fayda var.

Yazarın Diğer Yazıları