Dindar nesil hedefinden deist nesil gerçeğine… / Emekli Albay Ömer Erbıyık

Dindar nesil hedefinden deist nesil gerçeğine… / Emekli Albay Ömer Erbıyık

Yapılan araştırmalara göre son 10 yılda kendisini dindar, muhafazakar olarak adlandıran gençlerin oranı yüzde 28'den yüzde 15'e geriledi.

Bu da gösteriyor ki dindarlık gençler arasında her geçen yıl azalmaktadır.

Evet;

Dini siyasete alet eden bir iktidar.

Ama her geçen yıl azalan dindarlık.

*

Akla gelen soru şu;

Dini ön planda tutan bir iktidarın döneminde nasıl oluyor da “DEİST” insan sayısı artıyor?

*

Bugün Arapların akla ve dine sığmayan saçma sapan bazı gelenekleri din diye topluma dayatılmakta, ülkemiz Ortadoğu zihniyetine sürüklenmektedir.

Zalimlerin,

sömürenlerin,

kul hakkı yiyenlerin,

rüşvet ve ranttan köşe dönenlerin,

“her cuma bir ayet sallayan” zihniyetin dillerinden Allah,

ellerinden Kur’an düşmez gibi görünmeleri de dikkat çekicidir.

*

Bu ve benzer çarpıklıklar son yıllarda gençlerin İslamdan uzaklaşmasını sağlamış, DEİZM son yıllarda yaygınlaşmıştır.

Bırakın deistleri, ateistlerde bile artış yaşandığını yazılmakta ve de konuşulmaktadır.

Deizm ve ateizm birbirinde farklıdır.

*

Deizm, Tanrı’ya inanıp ancak hiçbir dini kabul etmeyen görüştür.

Onlara göre tanrı vardır.

Fakat hayata karışmaz.

Evet “Deizm’e göre”

Tanrı tüm evreni başlangıçta yarattı ve bir daha asla yaratılışa müdahale etmedi.

Bu nedenledir ki Deistlere göre Yahudilik, Hristiyanlık, Müslümanlık yani semavi dinler yoktur. Bunlara göre;

Ne kader vardır.

Ne melekler vardır.

Ne kitaplar vardır.

Ne şeytan vardır.

Ne de peygamberler.

Kısacası ;

Tanrı ile insanlar arasında peygamberler yoktur.

Yani peygamberlere gerek duyulmaz.

Deistler “iman” kavramına da karşıdırlar.

*

Deistlerin bir kısmına göre öteki dünya vardır.

Bir kısmına göre de öteki dünya yani cennet cehennem diye bir şey yoktur.

*

Bugün Müslüman bir ailede ve toplumda doğan ve Müslüman olarak yetişen bir çok genç DEİST duruma gelmiş durumda.

2000 yılı öncesinde duymadığımız, görmediğimiz şeyler bu.

*

Hatta “ben deistim, ateistim” demek cesaretini bile mahalle baskısından göstermeyenlerin sayısının azımsanmayacak oranda olduğunu duyuyoruz.

İnsanları bir şeye zorlarsanız,

baskı uygularsanız insanlar ondan kaçarlar.

*

Müslüman kılıklı münafıkların artması, Müslüman ülkelerin politikalarının barışçıl ve özgürlükçü olmaması,

Dinin iş hayatına sokulmasını görenler,

Kendilerini muhafazakar olarak adlandıran bazı çıkarcıların din adı altında yaptıkları pisliklere, çirkinliklere şahit olan bir grup kesim dinden soğumaya başladı.

*

Ayrıca mahalle baskısının,

ısrarların,

din adına gençlere konan yasakların artması toplumun bir kısmını ,özellikle gençleri dinden soğuttu.

Bırakın deizmi ateist sayısını da artırdı bu durum.

Düşünebiliyor musunuz;

Ateist ve deizmin özellikle attığı ülkelerin başında İran, Suudi Arabistan ve de Türkiye geliyor.

*

Evet aynen “Milliyetçilik ve Atatürkçülük” gibi din de ülkemizde son 15 yılda çok istismar edildi.

Kendilerini Müslüman olarak adlandırmaların yaptıkları İslamla alakası olmayan uygulamalar,

sürü psikolojisi ile hareket edenler.

*

Evet son yıllarda Müslüman görünümlüler arttı.

Fakat İslami inanıştan uzaklaşıldı.

Bugün kim ne derse desin içerisi boşaltılmış bir muhafazakarlık var ülkemizde.

Her hangi bir dini konuda diyanetten, din alimlerinden, tarikat liderlerinden gelen farklı açıklamalar, farklı yorumlar bizler gibi gençlerinde kafalarını bulandırmıyor mu?

Özellikle birçok genç;

“Bu mu Müslümanlık. Eğer Müslümanlık buysa ben bu dinde yokum.” demeye başladı.

*

Bazı ateist ve deistlerle görüştüğümde;

Bu kişiler akla inanıyorlar.

Bilime inanıyorlar.

Adalete inanıyorlar.

Yapılan israfları dile getiriyorlar ve israfa karşılar.

Bütün bunları ve İslam coğrafyada yaşanan rezillikleri, batılıların uygulamalarıyla,

batının ilim, bilim ve medeniyeti ile kıyaslıyorlar.

*

Bu kişilere ülkemizde makam ve menfaat uğruna din adına yapılan bir çok yanlışın,

kendilerini Müslüman ülke olarak adlandıran bir çok ülkelerdeki çirkin uygulamaların İslamla bağdaşmadığını ifade etsek de kafaları hakikaten çok bulanmış durumda.