Dinbaz!..
Değerli Hocam Yahya Akengin'in deyimidir. "Dinbaz...", "Düzenbaz" gibi bir şey değil. Dinden geçinen, din üzerinden aldatan, dini satan, din adına cinayet işleyen, din adına hedef gösteren, dinden yolunu bulan, dinden haksız para kazanan...
Bu "Dinbaz"ın anlamı ile ilgili yüzlerce, binlerce açıklama yapılabilir. Dünyanın en eski mesleğinin fahişelik olduğunu iddia edenler bana göre yanılıyor.
En eski, en ahlaksız mesleği "Dinbazlık"tır.
Sonuç da fahişe ihtiyacı için para kazanır.
Dinbaz ise namussuzluktan yolunu bulur.
Alçaklığın seviyesi vardır. Dinbaz çukurun da çukurudur.
Dinbazların zanaatı, mesleği yoktur. Manav, marangoz, demirci, duvar ustası, çiftçi, kasap, celep değildir.
Din alıp, din satarlar. Dinin tüccarlarıdır.
Öyle ki Ortaçağ döneminde bir de sınıf oluşturmuşlardır.
"Ruhban sınıfı..." Krallara, lordlara, kontlara, aşiret reislerine, padişahlara, sultanlara, çar'lara diz çöktürmüşlerdir.
Bu konuda Mine Kırıkkanat'ın "Tarihin en büyük sahtekarlığı: Bir Hıristiyan Masalı" isimli tarihi kitabını ısrarla tavsiye ederim.
Merhum Prof.Dr. Yaşar Nuri Öztürk "Allah İle Aldatanlar"ı ifşa etmeye başlamıştı.
Ömrü yetse "Dinden yalanları, din adına uydurulan fetvaları, dinin televolesini"de yazacaktı.
Bu konuda İlahiyatçı öğretmen-yazar Cemil Kılıç'ı takip etmenizi ve kitaplarını öneririm.
Nazif Ay'ın çalışmaları da önemli. Hele şu devirde bunları yazmak cesaret işi.
Tartışmak için yürek gerekli.
Binlerce yıldır devam eden ruhban sınıfı sadece hıristiyanlara ait değil. İslam adına oluşturulan ulema sınıfının da onlardan farkı yoktur.
Askere gitmezler, vergi ödemezler. Kene gibi yapışırlar insanın sırtına kanını, iliğini sömürürler. İmparatorlukları çökertip, devletleri yıkarlar.
Cadı avı adına diri diri yakarlar insanı. Engizisyon mahkemeleri Ortaçağda kaldı. Ancak İslam adına o mahkemeler Ortadoğu'da yaşıyor halen...
Dinbazlar bazen imam kılığında bazen de akademisyen kılığına da bürünüyor.
Ellerinde dinin patentini tuttukları için hangi yöntemle geliştirdikleri bilinmeyen bir de "İmanometre"leri vardır.
İnançlı-kafir diye ayırma kabiliyetlerinin olduğuna inanır, inandırırlar.
Kimin cenaze namazının kılınacağına karar verip, katli vacip fetvası verirler.
Sorgulayanı, araştıranı sevmezler. Bölücülüğün dik alasını gerçekleştirirler.
Bazı dillere kutsallık getirip, insanın ana dili ile ibadet etmesini yasaklamaya kalkışırlar.
İnsanın olağan hayatındaki akışların tümüne burunlarını sokarlar.
Kimlerin hangi okullarda eğitim göreceğini dayatırlar.
Günlük ve özel hayatlara müdahale ederler.
Hangi kitabı, hangi gazeteyi okuyacağımıza da dinbazlar karar vermeye çalışır.
Hangi televizyonu seyredeceğimizi belirleme hakkına sahip sanırlar kendilerini.
İşi bayağı ileri götürdüler. Televizyonları kapatmaya da başladılar.
Kiminin boyu uzundur kiminin kısa. Sakalın, bıyığın uzunluğuna, kısalığına da onlar karar verir.
Kimi varlıklı, kimi sefil. Bazılarının boynu kalın, kolları uzundur.
Adı üzerinde "Dinbaz" her kılığa girer. Yılan gibi deri değiştirir. Bukelemum gibi renk değiştirirler. Ayrıcalıklı oldukları için evrensel hukukun hükümleri de işlemez onlara.
Savcı sorgulamaz, hakim yargılayamaz.
İstedikleri zaman Yılmaz Özdil'i, Cüneyt Akman'ı hedef gösterir,
Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'a iftira atarlar.
Alem Coronavirüs için aşı geliştirmeye çalışıp dursun.
Covit-19 muskası yazıp, satarlar. Şifa niyetine deve sidiği içerler.
Şu deve sidiği iyi kafa yapıyor galiba, uçuyorlar. Müthiş de fantezileri var.
Kelle kesip, gırtlaga tecavüz mesajları atıyorlar.