Din değnekçileri!

Suudîlerin Arabistan'ında ezan okununca, değnekçiler peydahlanır, sokaktan geçenleri, dükkânlarını açık tutanları değnekle kovalarlar, camiye sürüklerler(di).

Arabistan'da yaşamış herkes bunu bilir. Bizzat şahit olduğum hâdisedir. Allah'tan bana gelmedi. Olmayacak bir şey!

Ülkemizde rejimin değiştiğini biliyorduk ama insanların kendince din icat edip, uygulattığını bilmiyorduk!

Mekteplerde cemaatlere, vakıflara, derneklere yol açıldı... Dersler, konferanslar veriyorlar, Kendi "dinlerini" anlatıyorlar! Kimileri topuklu ayakkabı giymeyeceksin diye insanları zorluyor!

Önce "dindarlık nedir?" sorusuna cevap arayalım:

"Dindarlık, dindar olma, kişinin herhangi bir dinî yapıya bağlı olma ve dinin emirlerini gayretle yerine getirme durumu; kişinin mensubu olduğu dine ait inanç, ibadet ve sembollere ilişkin kabul, yoğunlaşma ve meşgul olma derecesi..."

"Din ve dindarlık, kendi irade ve tercihiyle dindar olmayı benimseyen kişiye hayatını nasıl devam ettirmesi gerektiğine dair bir çerçeve çiziyor."

"Din, baskıyla benimsenemez."

"Din ve dindarlığı önemseyen samimi dindarlar ciddi sorumluluklar taşır."

"Müslümanların ve dini temsil makamında bulunanların olumlu ya da olumsuz davranışlarının üreteceği sonuçlar vardır ve bu sonuçlar sadece kendilerini bağlamaz; sergilenecek olumlu davranışların İslâma yönelik peşin hükümleri bertaraf etmesi mümkündür; olumsuz tutum ve davranışlar İslâm hakkında asılsız, yanlış, sübjektif kanaatlerin oluşmasına sebep olması da mümkündür."

İlmî kaynaklardaki tarifler böyle...

Dinde zorlama olmadığını kaç defa yazdık.

Ayet-i kerime: "Dinde zorlama yoktur. Doğru eğriden açıkça ayrılmıştır..." (Bakara, 2/256).

Din konusunda araştırma yapanlar, bu ayetin, başka dinden olanlar veya İslâm dinini henüz kabul etmeyenler için gönderildiğini, dine girenlerin ise kaidelere uymaları gerektiğini bilirler. Yalnız...

Arapça bilenler için yazıyorum: Ayetin ilk cümlesi: "Lâ ikrâhe fi'd-dîn."dir!

"İkrah" zorlamak, tiksinti uyandırmak anlamınadır. Yani dinde tiksintiye yol açacak davranışlardan kaçınacaksın, din değnekçiliği yapmayacaksın arkadaş!

Tebliğ konusu var bir de: Âl-i İmrân 3/20. ayet: "... fe-İnnemâ aleyke'l-belâg" ("Artık sana düşen yalnızca tebliğdir.")

Gaşiye, 88/ 21-22. ayet: "Fe-zekkir innemâ ente müzekkir. Leste aleyhim bi-musaytır." ("Artık sen öğüt verip hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici, bir hatırlatıcısın. Onlara baskı kullanacak değilsin.")

Demek ki, hiçbir surette zorlama yok!

Ankara Sincan'da bir ilkokulda, okul müdürü kadın öğretmenlerin topuklu ayakkabı giymelerinin dinen caiz olmadığına dair bir metni öğretmenlere okutturuyor, ardından da topuklu ayakkabıların dersin ahengini bozduğuna dair resmî yazı gönderiyor.

Ahenk bozma işin kılıfı.

Din böyle mi anlatılır? İnsanlar böyle mi ikna edilir? Ve sen kimsin? Din âlimi misin? Diyanet görevlisi misin? Nesin sen!

Sen bir yalancısın!

Bahsedilen ayet Nur surenin 31. ayetidir. Tefsirleri okuduğunuzda izahının bambaşka olduğunu göreceksiniz.

Akif'le bitireyim:

"Tevekkülün manası hiç öyle değil / Yazık ki beyni örümcekli bir yığın cahil / Nihayet dine oynayarak en rezil oyunu / Getirdiler, ne yapıp yaptılar, bu hâle onu."

Rejim değişti; din değnekçileri aldı yürüdü!

Yazarın Diğer Yazıları