Hatay'da bağımsız tiyatrocular tarafından sahneye konulan 5 perdelik oyun, Dilâ Hanım karakterinin başından geçen trajedik hadiseleri konu ediniyor.
"Mebde" adlını taşıyan ilk perde kahramanımızın doğuşundan gençlik yıllarını kapsayan dönemi konu ediniyor. Sahnede Dilâ Hanım, anannesinden Farsça öğrenip divan edebiyatına merak salıyor. Efsunlu kelimelerin cazibesinden mest olan kahramanız, vaktinin çoğunluğunu ahenkli sözlere hasrediyor. Kütüphanelerin soğuk havasını edebiyatın yaydığı sıcaklıkla ısıtan kahramanımız Fars edebiyatından sonra Türkçe şiirle de tanışıp âşık oluyor. Mebde adlı perde kahramanızımın üniversitede Fars Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü kazanmasının muştulanmasıyla son buluyor.
Oyunun yazarı Hayat Acılı, 2. Perde'de "Hayat Hanım" karakteriyle izleyicilerin karşısına çıkıyor. "Yaşam Dediğin" adlı 2. perdede Dilâ Hanım'ın büyük şevk ile seçtiği Şerh-i Mütun dersinin hocası olarak karşımıza çıkan Hayat Hanım, ilk günden itibaren kahramanımızın zekâ ve güleryüzlülüğünün etkisi altında kalıyor. Bu genç kadını daha yakından tanımak için ders çıkışında kahve içme davetinde bulunan Hayat Hanım, öğrencisiyle yaptığı hasbihâlden sonra onun kelimelerin kudretinden fazlasıyla etkilendiğini, Arapların "sihr-i helal" yani "helal olan sihir" dediği şiirin tesiri altında hayatın gerçekliğinden koptuğu zannına kapılıyor. Görüşmeden sonra Dilâ Hanım'ı yaşamın gerçekliğine döndürmek için sabahlara kadar düşünen Hayat Hanım, genç öğrencisi hakkında türlü planlar kurar. Perde Hayat Hanım'ın planlarını göz yaşları içerisinde kağıda dökmesiyle son bulur.
Hayat Hanım'ın kağıdın yüzüne kara çalmasıyla sonlanan 2. Perde'den sonra gelen 3. Perde ise "Hüzün Günleri" adını taşıyor. Sözkonusu perde Hayat Hanım'ın genç Dilâ'nın başına ördüğü çoraplar ve kahramanımızın bunların altından kalkmak için verdiği çabayı konu ediniyor. Hayat Hanım, genç öğrencisini yaşamı tanıması için önce iş hayatına yönlendiriyor. Gerek okul öncesinde gerek sonrasında okuduğu manzum ve mensur eserlerde karşılaştığı karakterlere hiç benzemeyen çalışma arkadaşlarını tanıdıkça hayretlere düşen Dilâ Hanım için artık acı, ızdırap ve derunî bir anarşi süreci başlar. Yaşadığı fırtınalı aşklarla gönlü lodasa tutulmuş bir balıkçı teknesi gibi çalkalanan Dilâ, mezuniyet sonrasında Hayat Hanım'ın pençesinden kurtulamaz. Hayatına girenlerin çıkanlardan daha acı verdiği bu dönemde Dilâ Hanım radikal bir hayat vererek hayatında yeni bir hayale doğru yelken açar. Çok sevdiği İstanbuluna veda eden Dila Hanım, gittiği yerde de aradığını bulamaz.
Kahramanımız, "Habitat" adlı 3. Perde'de açtığı yelkeni de gemileri de ateşe verip İstanbul'a döner. Biraz nefes almak, yıkılan hayallerini tamir etmek için duyduğu zaman ihtiyacını Habitat Neşriyat'ta işe başlayarak sağlamayı ümit eden Dilâ Hanım, kendisini işine gücüne verir. Beyni ise işlemekten geri kalmaz. Dilâ Hanım bir yanda yaktığı gemilerin düşüncesi diğer yanda ise geride bıraktığı fırtılanaları kazasız belâsız atlatmanın verdiği mutlulukla yavaş yavaş kendine gelmeye başlar. Son iki sahne boyunca zümrüdüanka gibi ismini bildiğimiz fakat cismini hiç göremediğimiz Hayat Hanım'ı bu sahnenin sonunda tekrardan sahneye adım atıyor. İşinden evine doğru gitmekte olan Dilâ Hanım'ın arkasında bir anda belirip "Yok gibi görünürüm ama varım" der. Dilâ Hanım hem sözden hem de sözün ahenkli firarından etkilenip bir anda arkasına bakar ve Hayat Hanım'la göz göze gelir gelmez ikisinin de göz yaşları sel olur. Hayat Hanım, ağlaşma ve sarılmadan sonra "Artık hakkettiklerini yaşama vakti, gel benimle" der ve 3. Perde böylelikle sonlanır.
"Dönüş" adı verilen 4. Perde, Hayat Hanım'ın Dilâ Hanım'ı Habitat Neşriyat'tan alıp Yenilik Yayınları'na götürmesiyle başlar. Yeni iş hayatına adım atmadan önce Anadolu Ekspresi'ne atlayıp ülkeyi boydan boya kolaçan eden Dilâ Hanım, yolculukta ona refakat eden avanesiyle son günlerinin en mutlu zamanlarını geçirir ve burada yine başından bir bir türlü olay geçer. Perde, trenin Haydarpaşa'ya ulaşması ve Hayat Hanım'ın karşılamasıyla sonlanmışa benzer.
Karşılamadan sonra sahneden bütün dekorlar toplanmaya başlar ve gözalıcı bir ışık sahneye düşer. Hayat Hanım, Dilâ Hanım'ın elinden tutarak seyircileri gösterir ve "Ben ve bütün burada gördüklerin senin yaşadıklarına şahit oldu. Bazı şeyleri öğrenmek için acı çekmeliydin. Çektin de... 5. Perde benim değil senin kaleminden çıkacak. Mutluluğun da gücün de daim olsun." der ve oyun da burada biter.
Çoğu amatör oyunculardan oluşan ekibin shane performansı ve senaryodaki akıcılık eleştirmenlerden tam not alırken Hayat Acılı, 5. Perde isimli bir devam oyunu için çalışmalara başladığını belirtti.