Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazife Güngör, geleneksel aile ve geleneksel iletişim araçlarının belli ölçüde örtüştüğünü söylemenin mümkün olduğunu belirterek, "Her ne kadar özellikle televizyonun aile ilişkilerini zayıflattığını yıllardan beri konuştuysak da şimdi gelinen noktada dijital medyanın, bireyi tümüyle çevresinden koparıp kendi bireysel dünyasına kapattığını gördükçe televizyonun ne kadar masum kaldığını anlayabiliyoruz." dedi.
Güngör, dijitalleşen çağda, sosyal medya gibi dinamiklerin geleneksel aile değerlerini nasıl etkilediğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Toplumsal hayata yeni bir teknolojinin, dolayısıyla da yeni bir aygıtın dahil olmasının toplumda bir şeylerin değişmesine yol açacağını ifade eden Güngör, "Bu araç veya aygıtın, kendi işlevsellik alanında üretim süreç ve ilişkilerine etki etme derecesi çok önemlidir. Yeni bir teknoloji, bir araç veya bir aygıtın, üretim süreçlerine etki derecesi arttıkça, onun toplumsal değişime etkisi de o ölçüde güçlüdür. Nitekim üretim süreç ve ilişkilerinin değişime uğraması, toplumun çeşitli düzeylerindeki ilişkilerin de değişim göstermesi anlamına gelir." diye konuştu.
Güngör, dijitalleşmenin de kendi üretim biçim ve süreçlerini beraberinde getirdiğini anlatarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Küçülen ve taşınabilir makinelerle birlikte üretim biçim, ilişki ve süreçleri de tek merkezlilikten çıkıp çok merkezli, hızlı ve taşınabilir hale geldi. Yani mekan ve zamanın esnekleştiği, merkeziliğin ortadan kalktığı yeni bir üretim biçimi oluşmaya başladı. Buna bağlı olarak çalışma hayatı, çalışma dışı zaman kullanımı, iş ve iş dışı ilişkiler pek çok şey değişim sürecine girdi. Her toplumda medya genelde o toplumun siyasal, ekonomik, kültürel ve diplomasi gibi dinamiklerinden beslenir. Dijitalleşmeyle birlikte medya ekonomik açıdan büyük medya tekellerinin kıskacından çıkmaya başladı. Bir dizüstü bilgisayarla bir gazete çıkarabilir, televizyon yayını yapabilirsiniz. Dolayısıyla da büyük sermayeye gerek olmayabilir."
Kültürel açıdan dijital medyanın herkesin, her kültürel kesitin temsil edilebildiği bir alana doğru evrildiğini aktaran Güngör, bunun da kültürel çoğulculuğun yerleşmesi açısından önemli olduğunu söyledi.