Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN
Ahmet B. ERCİLASUN

Devletin görevi

“Bir devletin görevi yol emniyetini sağlamaktır, can emniyetini sağlamaktır, mal emniyetini sağlamaktır.” 
Yukarıdaki cümleleri kim söylüyor? 
Günlerdir şehirler arası yollar eşkıya tarafından kesiliyor. Günlerdir devletin araçları eşkıya tarafından yakılıyor. Peki, yukarıdaki cümleleri kim söylüyor? Ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu mu? MHP lideri Devlet Bahçeli mi? Öyle ya, yollar kesiliyor, araçlar yakılıyor ve bu eylemler günlerce hatta haftalarca sürüyor. Bu cümleler elbette muhalefet partilerinin şikâyeti olmalı değil mi? Ama öyle değil. Bu cümleleri devletin yürütme organının başı Tayyip Erdoğan söylüyor. 
Evet sayın Başbakan! Devletin görevi yol, can ve mal emniyetini sağlamaktır. Yani bunları sağlayamayan devlet görevini yapmıyor demektir. Yollar kesilmeye, araçlar yakılmaya devam ettiğine göre ve bunları önlemekle görevli askerin silahlarına el konulduğuna göre siz görevinizi yapmıyorsunuz; yapmadığınız gibi yapmaya çalışan görevliler de sorumlu tutuluyor ve siz istifa edeceğiniz yerde konuşuyorsunuz. Hem de üst perdeden. İnsan yol kesen eşkıyanın cezasını verir de ondan sonra üst perdeden konuşur. 
Şehirler arası yolları günlerce kesenleri asker önlemeye çalışıyor; bu sırada eşkıya askere ateş ediyor, asker de karşılık veriyor, yaralanan ve ölen oluyor. Ve asker sorumlu tutulup silahlarına el konuyor. Eşkıyaya isabet eden kurşun hangi askerin silahından çıktı, ona bakılacak. O zaman “şımarıklık” diye nitelendirdiğiniz bayrak indirme olayına oradaki asker ve komutanlar müdahale etmedi diye niçin kızıyorsunuz? 
“Bakın, yazılan senaryo çok açık; eğer o maşa (bayrağı indiren terörist - ABE) o sırada vurulursa terör örgütü ve HDP onun üzerinden kitleleri tahrik edecek.” 
Bu cümle de Başbakan Erdoğan’a ait. 11 Haziran tarihindeki aynı konuşmadan. Peki, kim bu terör örgütü ve HDP? 
Bu sorunun cevabını da yine Erdoğan’ın ağzından alalım. Aynı konuşmadan. Başbakan “aslında bu HDP’yi, bu terör örgütünü korkutan...” diye sözlerine devam ettikten sonra şunları söylüyor: “Eğer HDP bu faşist tavra, bu silahların gölgesinde siyasete devam edecekse onu da muhatap olmaktan çıkartır, tümüyle oradaki kardeşlerimizle muhatap oluruz.” 
Evet, Başbakanın ağzından öğrendiğimize göre HDP bir terör örgütüdür; faşist tavırlarla silahların gölgesinde siyaset yapmaktadır. Ve Başbakan “onu da muhatap olmaktan çıkartırız” diyerek çözüm sürecinde HDP’yi muhatap aldığını açıkça söylüyor. 
Aynı konuşmada Başbakan şunları da söylüyor: “Her zaman ifade ettim; ne HDP, ne de terör örgütü benim Kürt kardeşlerimi temsil etmiyor.”  
Evet Sayın Başbakan (ve onunla birlikte olanlar, ona oy verenler), şöyle mantığınızı önünüze koyup bir düşünün bakalım. Size göre HDP bir terör örgütü. Faşist, ırkçı, ayrımcı, baskı ve zulüm eylemleri yapıyor (bu sıfatların hepsi konuşmanızda var); Kürt kardeşlerimizi de temsil etmiyor ve siz bu partinin, çözüm sürecinde muhatabınız olduğunu söylüyorsunuz. Devletin görevi, faşist, ırkçı, ayrımcı, baskı ve zulüm eylemleri yapanlara gerekli cezayı vermek midir; onları muhatap alıp çözüm süreci yürütmek mi? Yoksa bu ifadelerde bir mantıksızlık görmüyor musunuz? Bir soru daha: Yapılanları ikide bir “şımarıklık” diye ifade ettiğinize göre siz bu işi çocukların oyunu filan mı zannediyorsunuz? 

Yazarın Diğer Yazıları