PKK, "çözüm süreci"nin başlatılmasını çaresizlik, yetersizlik ve zorunluluktan kaynaklandığını sanmıştır. Süreç dalkavuklarının söylediği "PKK ile TSK'nın birbirlerini yenemediği" safsatasını fazlaca ciddiye almıştır. Süreç sayesinde serbestçe bölgedeki birkaç ilçeye taşıdığı, yerleştirdiği silahlar, açtığı tüneller, kazdığı hendeklerle TSK'yı dize getireceğini sanmıştır. Okulunu, camisini, kamyonunu yaktığı, hastanesini, itfaiyesini, ambulansını kurşunladığı, rehin aldığı ve canlı kalkan olarak kullandığı insanların kendisiyle birlikte "devrimci halk savaşı"nı gerçekleştireceği hesabını yapmıştır.
Bütün bunların üstüne bir de Irak ve Suriye'deki gelişmeler PKK'nın hesap hatası yapmasına neden olmuştur. Suriye ve Irak'taki iktidar boşluğu ve kaostan PKK'nın elde ettiği kazanımlar Türkiye konusunda ciddi hesap hatası yapmasına neden olmuştur. Irak ve Suriye'de olduğu gibi halk ile güvenlik güçlerini karşı karşıya getirmek, ayaklanmayı ülkenin geneline yayarak iç çatışma çıkarmak için sayısız provokasyonlara başvurmuştur.
Her şeye rağmen PKK, Türkiye'nin kimyasını bozamamış, kitleleri de karşı karşıya getirememiştir. Kazdığı hendeklerin ve yıktığı evlerin enkazı altında PKK kalmıştır. PKK'lı teröristler sızdığı mahallelerde, yaktığı camilerde ve yıktığı binalarda sıkışmış kalmıştır.
İktidarı masaya ve pazarlığa döndürmek!
PKK bir yandan sıkıştığı lağım tünellerinden kurtulmak, diğer yandan uğradığı hezimetten zafer çıkarmak için iktidarı yeni bir görüşmeye ve pazarlık masasına çekmeye çalışmaktadır.
Militanlarına ölümden başka bir yol bırakmayan PKK, onları soktuğu çıkmaz sokaktan kurtarmak için terör eylemlerini çeşitlendirmeye ve yaygınlaştırmaya çalışmaktadır. Kendisini olduğundan çok daha güçlü göstererek devleti kendisiyle muhatap etmeye çalışmaktadır.
PKK, sıkıştığı kapandan kurtulmak için ülkenin her yanında örgütleyebildiği terörist unsurlara can yakıcı eylemler yaptırıyor. Sempatizanlarına örgüt, mümkün olduğu kadar riski az, etkisi fazla olan sabotajlar yaptırıyor.
Ülkenin her yanında vatandaşların araçları benzin dökülerek yakılıyor. Böylece vatandaşlara yalnız Sur, Cizre, Silopi değil, ülkenin hiçbir yerinde güvende değilsiniz mesajı veriliyor.
Teröristbaşlarından Karayılan bir süre önce, sıkışırlarsa "Ölümsüzler Taburu metropollerde harekete geçer" demişti. Büyük kentlerde vatandaşların araçlarının yakılması ve çeşitli türden sabotajlar terör örgütünün uyuyan hücrelerini ve canlı bombalarının harekete geçtiğini göstermektedir.
Bu bağlamda yeni tür bir terörü örgüt, devreye sokmuş bulunmaktadır. İstanbul'da terör örgütü üç gün içinde üç ayrı mekânı silahla taratmıştır. Bunlardan ilki İstanbul'da iki kişinin ölümüne neden olan Küçükçekmece Kanarya Mahallesi'nde bir kahvehane taranması olayıdır. Daha sonra Eyüp'te "Büyük Osmanlı Sosyal Yardımlaşma ve Eğitim Derneği"nin taranarak dört vatandaşın yaralanmasıdır. Bir gün sonra da Sultangazi'de bir kahvehane taranıyor ve üç kişi ağır yaralanıyor.
Sempatizanlar devreye sokuldu
Cizre'de Sur'da vb. yerlerde kapana kısılan PKK, bir yandan canhıraş bir biçimde eylemlerini çeşitlendirip büyük kentlere taşırken diğer yandan DHKP-C gibi terör örgütleriyle de iş birliği yapıyor. Sabancı katliamının sanığının yirmi yıl sonra tam da bugünlerde silahlarıyla Türkiye'ye gelmesi bu iş birliğinin gereğidir.
PKK bu bağlamda medyada, akademik hayatta, iş, sanat, spor ve sinema dünyasında içeride ve dışarıda ne kadar yandaşı ve sempatizanı varsa hepsini devreye sokmuş durumdadır.
PKK'nın meşru görüntülü sivil milisleri bulundukları yerlerde kanlı örgütün üzerindeki baskıyı hafifletmek için ellerinden geleni yapıyor. Elinden bildiri yazmak gelenler bildiri yazıyor. Teröristleri masum gösterme imkanına sahip olanlar da onu yapıyorlar.
Terör örgütünün işlediği insanlık suçlarını ve sergilediği barbarlığı görmezlikten gelerek "devlet katliam yapıyor" propagandasını yapanlar PKK'nın sivil ve siyasi kılıklı uzantılarıdır. Bunlar suçun hem faili hem de sahibi olan PKK'ya destek sağlamaktadır. PKK için devlete "vicdan" ayarı çekenler terör örgütünün deposuna akaryakıt taşıyanlardır!
