Devlet yurtlarında neler oluyor? Okumaya gücünüz yeter mi? / Doç. Dr. Mustafa ŞAHİN

Devlet yurtlarında neler oluyor?  Okumaya gücünüz yeter mi? / Doç. Dr. Mustafa ŞAHİN

İbn-i Haldun “coğrafya kaderdir” der. Milattan çok önceki dönemlerden beri gariban Anadolu coğrafyasında rövanşist duygular ve eylemler hiç eksik olmamıştır.

Önce Aydın’da Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü'ne (KYK) bağlı Güzelhisar Kız Öğrenci Yurdu'nda düşen asansörde üniversite öğrencisi Zeren Ertaş genç yaşta hayata veda etti. Sonra başka başka yerlerde ardı ardına asansör arızaları, yemek zehirlenmeleri, kötü yurt şartları şikâyetleri ve öğrenci eylemlerinin ardı arkası kesilmedi. Peki, ama neden?

Devlet bürokrasisinde uzun yıllar bu kolaylık tesislerinin işletmesi ile ilgilendim. Asansör, kıyma makineleri vb. öyle zordur ki yerinizde oturamazsınız. Kontroller, periyodik bakımlar, arızalar, vb. Başımızdaki kendini akıllı(!) vehmedenler sadece bürokratın imza attığını zannettiler. "Bu imzayı bizimkiler de atar, ne olacak sanki, bizden bir İmam-Hatipli tayin edelim" diye o makamlara kendi kifayetsiz muhterislerini getirdiler. Oysa o bir imzanın altında ne fırtınalar kopar. Amirlerle ne kavgalar, mevzuat kitapları, yönetmelikler vb. İşte o asansör düşen yurtlar var ya işte oradaki yöneticiler bir asansörün ilk inşaatta yapıldığından itibaren (dikkat edin çoğu yeni binalar 1 yıllık falan) hiç bakım yapılmadan Allah tarafından ilelebet işleyecek zannediyorlar. İşte o periyodik bakımlar, ilgi hepsi kendinden önceki tecrübelilerden öğrenilir. İşte devlet tecrübesi dediğimiz bu... Devletin hafızasını falan yok ettiler. Her şeyi yağmaladıkları gibi devlet geleneğini de yağmaladılar.

İbn-i Haldun “coğrafya kaderdir” der. Milattan çok önceki dönemlerden beri gariban Anadolu coğrafyasında rövanşist duygular ve eylemler hiç eksik olmamıştır. “Benden olsun çamurdan olsun” anlayışı çok yıkımlar getirmiştir. Kendi gözlerimle gördüm: İmamlıktan gelen (elbette meziyeti varsa gelsin, ama ben göremedim) İl Özel İdaresi Genel Sekreterleri gördüm. Ki o makam çoğu ilde vali yardımcısı seviyesindedir. En hafif anlamıyla devlet bürokrasisinde genel müdür düzeyindedir. Özel ya da devlet kurumlarında tırnaklarıyla kazıyarak gelenler kendinden sonra aynı yolu izleyenlerin kendi yerine gelmesinden gocunmazlar. Öyle güzel ifade edilir ki devredene “selef” devir alana “halef” denir. Ama bu tepeden inmeciler her siyasi görüşte, dünya görüşündekileri rahatsız eder. Bir kurum yöneticisinin yeteneğini güzel anlarda, misafir ağırlarken göremezsiniz. Zor zamanlarda, stres ortamlarında paraşütle atılanların nasıl bocaladıklarını, dahası çaresiz kaldıklarını çok zaman müşahede ettim.

***

Beyin göçü ile yetenekli yöneticiler şu veya bu yollarla yurt dışına itildi. Şimdi yerine akrabalık yandaşlık ilişkileri kaldı. Bütün aksaklıkların ve ihmallerin yaşandığı KYK’nın Genel Müdürü Recep Ali Er’in kimin teyzesinin olduğunu da siz araştırın…

Ne güzel raslantı değil mi? Şimdi sıkı durun KYK’nın kendi resmî internet sitesinde yer alan özgeçmişine göre KYK Genel Müdürü aynı zamanda “Türkiye Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu (TASKK) Yönetim Kurulu Üyeliği, Türkiye Buz Pateni Federasyonu Başkan Vekilliği, Türkiye Çim Hokeyi Federasyonu Yönetim Kurulu Üyeliği ve Antalya AKEV Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyeliği görevlerini yürütmektedir”. Buralardan aldığı “huzur haklarını” sorgulamak ne haddimize!

***

Gariban Türk halkı yoklukla, yoksullukla sınav edilirken bu kaymağın kaymağı öyleleri var ki sayısına hayret edersiniz. İşte ey halkım! Yetenekli yöneticilerin sistem dışına atılmışken, onurlu bürokratlar “neden bu hale düştüm?” diye içten içe kendini bitirip kanserden ve daha önce adını duymadığı hastalıklardan, kazalardan ölürken, çocukları intihar ederken, çocuklar anasız-babasız büyürken; sen nitelikli bireylerin iş başına gelmesini talep etmeden nasıl bir gelecek bekliyorsun ki?

İlgili Haberler