Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN
Ahmet B. ERCİLASUN

Devlet vatandaşa şekil vermez

Son yıllarda özellikle liberaller ve iktidar mensupları tarafından sık tekrarlanan bir düşünce var. Devlet, vatandaşına şekil veremez; devlet vatandaşlarını bir kalıba, bir forma sokmaya çalışamaz; devletin ideolojisi olmaz. 
Bu ifadeler son yıllarda o kadar çok kullanıldı ki sanki herkes tarafından mutlak kabul edilmesi gereken mütearifeler hâline geldi. Bunun sonunda da yanlış bir özgürlük ve serbestlik  anlayışı yaygınlaştı. Oysa gerçek, tam da bu düşüncelerin aksidir.
Her devletin ideolojisi olur. Liberalizm de, demokrasi de birer ideolojidir ve bunlar, başta ABD olmak üzere Batılı devletlerin dayandığı ideolojilerdir. Vatandaşlarını da buna göre yetiştirirler. ABD, vatandaşlarının demokrat ve liberal olması için her türlü tedbiri alır. ABD’deki Cumhuriyetçi Parti’nin ideolojilerinden biri de cumhuriyettir. Birçok sosyalist devletin ideolojisi de şu veya bu derecede sosyalizmdir. O hâlde “devletlerin ideolojisi olmaz” cümlesiyle ifade edilen fikir, bir mütearife değil, aksine tam bir safsatadır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin de baştan beri ideolojisi vardır. Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, laiklik bu devletin ideolojisidir ve vatandaşlarını da buna göre yetiştirmek için gerekli tedbirleri alır. Elbette bu tedbirlerin alınması gereken temel alan, pek çok devlette olduğu gibi eğitim alanıdır. Yani devlet, özellikle ilk ve orta öğretimle cumhuriyetçi, milliyetçi, laik nesiller yetiştirmeye çalışır. 
Belli bir millete dayanan devletler, vatandaşlarının o millete mensubiyet duygu ve şuuru taşıması için uğraşırlar. Okullarla, müzelerle, basın, televizyon ve sinema yoluyla milletin tarihini, kültürünü, özelliklerini vatandaşlara öğreterek millî mensubiyet duygularını güçlendirmeye çalışırlar. Fransa okullarında, Fransız tarihini, krallarını, ihtilalini, komutanlarını öğretir; Fransız edebiyatını, resmini öğretir. Fransızlıkla ilgili temel bilgileri ilk ve orta öğretimde vererek vatandaşlarının kendilerini Fransız hissetmelerini sağlamaya çalışır. Liseyi bitiren her Fransız, ihtilali, Robespierre’i, Danton’u, Napolyon’u bilir; Hugo ile övünür. Edindiği tarih, edebiyat bilgisi ve kültür ile tam bir Fransız olur. Elbette istisnalar da vardır ama Fransa’daki eğitim büyük bir çoğunlukla vatandaşlarını bu bilgilerle ve kültürle donatır ve elbette bu donanım sonucu olarak da Fransızlar belli bir şekle, bir kalıba girerler. Mesela Monet’nin resimleri karşısında heyecanlanırlar; Fransız şarkılarını hep birlikte okurken neşelenirler; marşlarını söylerken göğüsleri kabarır. Almanya’da da, İngiltere’de de, ABD’de de bu böyledir. Cumhuriyet Türkiyesi’nde de böyle olmak zorundadır. 
Eğitimdeki dağınıklık ve hedefsizlik yüzünden, yazımızın başında belirttiğimiz yanlış düşüncelerin yaygınlaşması yüzünden Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları maalesef onlarca yıldan beri fikirsiz, kültürsüz ve şekilsiz yetişmektedirler. Fikirsizlik ve kültürsüzlük özgürlük zannedilmekte, herkes her yerde istediği şekilde davranmaya kalkışmakta ve bunun sonunda da insanlarımız arasında bir kargaşa ve kaos hüküm sürmektedir. En başta politikanın önde gelenleri ağızlarına geleni söylemekte; şekilsizlik, eğitimsizlik, terbiyesizlik konusunda vatandaşlara kötü örnekler oluşturmakta ve vatandaşı da bunlara özendirmektedirler. Düzen yerine kaos, kültür yerine kültürsüzlük, bilgi yerine bilgisizlik, terbiye yerine terbiyesizlik hiçbir devletin hedefi olamaz, olmamalıdır. 
Devlet, vatandaşlarının terbiyeli, kültürlü, bilgili olmaları için; safsatalara inanmamaları için; birtakım sapık gruplara kapılmamaları için gerekli tedbirleri almak zorundadır. Bu, devlet olmanın gereğidir. 
Vatandaş, eğitim sayesinde Türk olduğunu hissedecek, Türk’ün tarihini, kültürünü, edebiyatını ana çizgileriyle bilecek; neyin batıl ve safsata olduğu konusunda belli bir bilgi ve kültür seviyesine ulaşacak ve elbette bütün bunlardan sonra istediği ideolojiyi benimseyecek, istediği partiyi tutacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları