Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR
İsrafil K.KUMBASAR

Devlet sızlanır mı çözüm mü üretir?

The Usta (!) yol arkadaşlarını belirleyip yeniden sefere koyuldu.
AKP için 3’üncü dönemecin biraz da ‘gerçeklerle yüzleşme’ anlamına geleceği biliniyordu.
Ama “Hele şu aşamayı da bir atlatalım, her şeyin sırası var” mantığıyla zaman kazanmayı ve ‘hayati sorunları’ olabildiğince ertelemeyi tercih ettiler.
Aslında ülkenin ‘sütliman’ olduğunu, her şeyin ‘tozpembe’ göründüğünü pompalayıp durdular.
Sözüm ona Türkiye, bir yapı tarafından ‘sanal iç ve dış düşmanlar’ üretilerek kontrol altında tutuluyordu.
‘Bölücü terör’, bu yapının eseriydi. ‘Ekonomideki kötü gidiş’ aynı konseptin ürünüydü. ‘Bireysel hak ve özgürlüklerin önündeki engeller’ bilinçli planlamalar sonucuydu.
Aslında yapılan, tıpkı soğuk savaş döneminde olduğu gibi ‘mevcut olana’karşı bir cephe açıp, bir ‘sövgü korosu’oluşturarak gerçekleri gizlemekten başka bir şey değildi.
Düne ait ne varsa hepsi “tu kaka” diye karalanıp, ‘değişim’ve ‘dönüşüm’pompalanıp durdu.

***


Neydi değişen?
Önce ‘ara elemanlar’, vitrine serpiştirilen ‘çakma sarışınlar’ üzerinden göz diktikleri kamu koltuklarını ‘düşürmek’ve ikinci aşamada bu koltuklara ‘yandaşlarını’yerleştirmek.
Hedefe neredeyse varıldı. Onu, ‘namazda’ bile yan yana gelmeyen bir takım din bezirgânlarını aynı çatı altında toplayıp, ‘ihaleler’, ‘kayırmalar’, ‘göz yummalar’ ile bir arada tutma hamlesi izledi. Herkesin ‘ederini’ödeyip, ‘sus payını’ verip, ‘dilsiz şeytana’ çevirdiler.
‘Etnik’ ve ‘mezhepsel’ yaraları kaşıyıp, ‘farklılıklara’ vurgu yapılarak, bütünlüğe ağır darbe indirdiler.
‘Milli’ yanı olmayanların en çok beslendikleri damar etnik ve mezhepsel kaşımadır.
Gençlikleri ‘reformist’ İslamcıların tezgahında heba olmuş yönetim kadrosu, geçmişte Marksistlerin yaptığı gibi halkı birbirine düşürüyor.
Karşılık da buluyorlar. ‘Kürtçe ezan’, ‘Kürtçe hutbe’, ‘ayrı Cuma namazları’vs. bu kaşımanın en bariz yansımalarıdır.

***


Dış politikaya ne demeli?
Kol kola girdikleri, saf tuttukları komşu ülkeler birer ‘kâğıt kaplan’ gibi devriliyor.
Neredeyse 8 yıl boyunca AB’yi arkalarına alıp kendi istikbal ve ikballerini pekiştirenler, bu kez ‘sert kayaya’tosladıklarını fark etmiş gibiler.
Politikada takiyyenin en âlâsını sürdüren ABD, iktidar mensuplarına ‘pabuçlarını ters giydirmeye’başladı.
Bakıyorsunuz, İran Kandil’e günde üç-beş sefer operasyon yapıp PJAK’ı ininde vuruyor.
Bizimkiler ise Ankara’nın göbeğinde yutkunuyor. 13 şehidin hesabını, ‘kendi askerinden’sormaya yelteniyor.
Hani dik duruş?
‘Hangi gizli anlaşma’ elinizi kolunuzu bağladı da, ‘eşkıyadan hesap sorma’yerine ‘kendi askerinizi’sigaya çekiyorsunuz?
Dağdaki eşkıya “Bu eylemi ben yaptım, ben” diye yırtınıyor, hazretler ‘bit yeniği’ arama sevdasında.

***


Usta, çuvallayacak besbelli.
‘Gerçeğin’ duvarına tosladılar bir kez.
Şimdi akıl hocaları, ‘minareye’ kılıf bulabilmek için ince işçiliğe başladılar:
- “Dünya ekonomisini kötü günler bekliyor, biz de etkileneceğiz?”
O çok iddialı girdikleri ‘anayasa değişikliği’ için de bahaneler üretmeye koyuldular.
Daha birkaç ay önce; “İyi şeyler olacak” diyen Cumhurun başı, şimdi “Kötü şeylerin olmasından” endişe duyduğunu dillendiriyor.
İyi şeyler olunca kendilerinde ‘akıl almaz bir güç’ vehmedenler, ortaya sorun çıkınca hemen ‘acuze ihtiyarlar’ misali ‘tekere çomak sokan’ birilerini aramaya başlıyorlar.
Devletseniz, sızlanmayı bırakın da çözüm üretin.
Devlet yönetmek, işin içine ‘külfet’ girince büyük bir pişkinlikle ‘komplo teorilerinin’ arkasına sığınıp, vatandaşa dert yanmak mıdır?

Yazarın Diğer Yazıları