Devlet gücüyle yolsuzlukların üstünü örtmek
Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonu yapılıyor. Kutu kutu dolarlar, sıra sıra para kasaları, para sayma makineleri, milyonlarca dolar ele geçiriliyor. Valizle taşınan on küsur milyon dolarların görüntüleri kamuoyunun gözlerinin önüne saçılıyor. Taksiler, ayakkabı kutularının içine doldurulmuş dolarları götürüyor.
Kaldı ki taksilerle ayakkabı kutusu içinde götürülenler yalnızca görülebilenler, ancak kayıt altına alınabilenlerdir. Bavullarla, sırt çantalarıyla, ayakkabı kutularıyla götürülenler yalnızca dolar değil aynı zamanda bir milletin geleceğidir.
Götürülenler; yapılamayan inşaatların, bitirilemeyen yatırımların, atılamayan temellerin paralarıdır. Götürülenler; tüyü bitmemiş yetimlerin, garip gurebanın hakkıdır. Sonuçta götürülenler kul hakkıdır, yoksulun payıdır.
Hem ulusal hem de uluslararası bağlantıları olan milyarlarca dolarlık bir rüşvet ve yolsuzluk çarkı ortaya çıkıyor. Bu yolsuzluk çarkının kurucuları, örgütleyicileri, planlayıcıları ve paylaşıcıları var. Onların birbirleriyle ve dolarlarla olan ilişkileri var ve nihayet onların doğrudan AKP ile ilişkileri var.
Rüşveti taşıyanların, paketleyenlerin ve alenen paylaşanların cesaretleri, devletin güçlü makamları tarafından korunduklarının da kanıtıdır. Operasyonun ucu, hükümetin birden çok bakanının yakınlarına kadar uzanıyor.
Hükümetin dört bakanı ya da bakan yakını hakkında yolsuzluk ve rüşvetle ilgili iddialar arş-ı alâyı, sarmış durumdadır. Bu durumda AKP Hükümetine düşen en asil davranış, Türk milletinden özür dileyip istifa etmektir.
AKP bunu yapmadığı gibi suçüstü yakalanmanın telaşı içinde karşı hücuma ve suçlamalara başlamıştır.
Bütün vatandaşların Başbakan Erdoğan başta olmak üzere AKP’nin kurmay heyetinin bu konudaki sözlerini, tavırlarını ve attığı adımları dikkatle izlemek görevi vardır.
Erdoğan: “Ülkemize ihanet eden çeteleri tek tek ortaya çıkaracağız ve tasfiye edeceğiz... Devlette paralel yapı olmaz. İninize gireceğiz...” diyor.
Bu sözleri Tayyip Erdoğan, milletin kanını emen rüşvet ve yolsuzluk çarkına karşı değil muhayyel bir odağa karşı söylüyor.
“Devlete paralel yapı olmaz” diyor. Doğru, ama bunun için on bir yıldır niye beklediniz? Onu açıklayın ve varsa böyle bir yapı onu derhal yok ediniz. Ancak konu o değil ki sorun, milletin kanını, iliğini emerken görüntülenen rüşvetçilerdir. Millete ait on milyonlarca dolarları kutu kutu evlerine taşıtanlardır. İşte onlar, ülkesine de milletine de garip gurebaya da ihanet eden suç çeteleridir.
Kan ve ilik emerken görüntülenen rüşvetçilere ne yaptınız? Onu söyleyin!
Rüşvetçilere değil ama AKP iktidarı kendine yakışanı yapıyor; ‘rüşvet ve yolsuzluğu niye ortaya çıkardın!’ der gibi yolsuzluğu ortaya çıkaran ekibe operasyon yapıyor. Dolarları ayakkabı kutularıyla kaçırıp, evlerdeki kasalara yerleştirenleri gözaltına alan polis müdürlerini görevden uzaklaştırıyor. Erdoğan, yolsuzluk ve rüşvetle mücadele edenleri tehdit ediyor, görevden alıyor, sürüyor ve karalıyor... AKP tokadı hırsızlara, yolsuzlara, rüşvetçilere, soygunculara ve gaspçılara değil onlarla mücadele edenlere atıyor!
Anlaşılın AKP, yolsuzluk ve rüşvete ahlaki/hukuki/dini değerler yüzünden değil, başkaları yaptığı için karşı çıkıyordu. AKP’lilerin rüşvet ve yolsuzluklarını görüntüleriyle ortaya çıkaranları “kökü dışarıda bir tezgah... Yerli piyonların komplosu...Türkiye düşmanı çevrelerin rant operasyonu” olarak nitelemesi, rüşvetçileri ve yolsuzluk yapanları korumaya yöneliktir.
AKP yalnız emniyetin rüşvet ve yolsuzlukla mücadele eden kadrolarını tasfiye etmekle kalmıyor bir yandan da yargıyı tehdit ediyor.
Şu sözleri Tayyip Erdoğan söylemiştir: “Yargıya sesleniyorum: Siz de içinizdeki kirlileri temizleyin. Siz de öyle tertemiz değilsiniz. Bizim de bildiklerimiz var.”
Bu sözleriyle Tayyip Erdoğan, yargıyı açıkça tehdit etmiştir. Bildiklerinin olduğunu söylüyor. Bildiklerinin neden gereğini yapmadığını ise açıklamıyor.
AKP’nin yaptığının adı; devlet gücünü kullanarak rüşvet ve yolsuzlukların üstünü örtmektir!