Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR
İsrafil K.KUMBASAR

Devlet, AKP’nin kiracısı mı oldu? (27 Eylül 2011)

Tam “Devlet artık AKP’nin kiracısı oldu?” başlıklı bir yazı yazacaktık ki, bir haber ilişti gözümüze, Yargıtay da 23 katlı bir bina kiralamış.
Doğrusu tereddüt ettik. Yargıtay üzerine alınır da acaba hakkımızda bir takibat başlatır mı?
Derdimiz Yargıtay ya da bir başka kurumla değil, tümüyle “Tebdil-i mekanda ferahlık vardır” zihniyetini kendisine siper edinip, yandaşa ‘kira’ geliri sağlama derdine düşmüş ‘ucuz’ ve bir o kadar da ‘pespaye’ anlayışa dikkat çekmektir. Artık Yargıtay’dakiler nasıl yorumlar bilmiyoruz.
‘Yanlışı’ işaret eden herkesin bir şekilde zulüm gördüğü yerde, ‘kılımıza zeval gelmemesi’ bizde de bir yanlışa işaret eder ki, Allah’a sığınırız. Dikkat buyurunuz, ‘vilayet binaları’ hariç, büyük kentlerde ne kadar kamu kurum ve kuruluşu varsa hepsinin yeri değiştiriliyor.
Ya ‘kiracı’ olarak yandaş birinin binasına taşınma ya da ‘depreme karşı dayanıksız’ adı altında kapağı bir yandaşın hanesine atma modası başladı. Ankara, İstanbul ve İzmir bunun en seçkin örnekleriyle dolu. ‘Tadilat’, ‘tamirat’ vs. adı altında bir yığın kamu binası boşaltılıp, yandaşların gayrimenkulleri bir anda ‘bulunmaz Hint kumaşına’ dönüştürülüyor.

***


Hatırlarsınız İstanbul’da bir adliye vaktiyle kiracı olarak bir ‘umumhane’ sahibine ait binada ‘adalet’ dağıtıyordu.
Üç ayda bir de gazetelere haber oluyordu.
E tabii halk için bu durum bir zul, bir utanç vesilesiydi. Umumhanecinin kiracısı bir ‘adaletten’ ne beklenebilirdi ki?
AKP devr-i iktidarında da ‘deprem’ telaşına düşen birçok kamu kurum ve kuruluşu, yıllardır kullandıkları binaları bırakıp alelacele AKP’li mal sahiplerinin ‘depreme dayanıklı’ mülklerinde kiracı olma yolunu tuttu.
8 sokak arayla açılmış PTT şubelerinden tutun, İGDAŞ ofislerine kadar hepsi aynı. Tabii ki istisnaları da vardır. Onlar da ‘hemşehri’ yahut ‘açık göz’ kontenjanından yararlanmayı bilen tipler. Bu katakulli için aslında en sağlam kaynaklar mahalle imamları. Şimdilerde onlara çok iş düşüyor.
‘Vatandaşı doğru yola’ sevk etme adına’AKP değirmenine’ su taşıyan imamları, çevrelerine bakmaya çağırmanın tam zamanıdır.
Çağrı bizden, dikkate almak onlardan, “Neler oluyor?” diye denetim (!) yapma görevi ise Diyanet’ten, hodri meydan.

***


Adına ‘mütedeyyin’ denilen kitlenin ‘zuhurata’ düşkünlüğü yeni bir hadise değil. Sirkeci’den başlayın Topkapı surlarına kadar sağlı sollu ne kadar ‘ecdat yadigarı’ bina varsa bu güruhun istilası altında olduğunu göreceksiniz.
Doymadılar. Bugün kıyıda köşede kalmış ‘anıt yapılar’ da kendilerine tahsis edilmeye başlandı. Hadi hepsine “Eyvallah” deyip, geçiverin. ‘Geçmişe’ sahip çıktıklarını, ‘tarihe’ vefa gösterdiklerini ileri sürüp hoşgörün.
İyi güzel de, bu binalar niçin ‘kamu kurumlarına’ açılmaz da, bu ‘el kesesinden hovardalık yapan’ dernek, vakfı ve cemiyetlere peşkeş çekilir? Madem kamu kurumlarının ‘deprem korkusu’ vardır, binaları eskidir, canları tehlikededir boşaltılan yerlere niye bir şeylerinde boncuk olanlar yerleştirilir?
Buralar niye kamu kuruluşlarına tahsis edilmez? Hayır efendim, kamu kuruluşlarının ‘kira giderleri’ iyi bir geçim kapısıdır.
Kim size hesap sorabilir, “Bu mülkün kirası bu kadar eder mi?” , “Niye bu kadar yıllık sözleşme imzaladınız?” diye.

***


En acısı nedir biliyor musunuz? Sizi yıllarca “Frenk mukallitliği” diye afyonlayanların tarif ettiği oyunun tam göbeğindesiniz.
Ha bir ‘umumhane’ sahibinin mülkünde adalet dağıtmak, ha ‘adalet’ teranesiyle yandaşları kiradan nemalandırmak. Kafanız basar mı bu inceliklere? Ne dersiniz?

Yazarın Diğer Yazıları