Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN
Ahmet B. ERCİLASUN

Devlet aklı

Bir takım aklıevveller yine devlet aklından söz etmeye başladı. Çözüm süreci devlet aklıymış ve eğer devam etseymiş çok iyi sonuçlar alınacakmış.

Öncelikle "devlet" kavramı hakkındaki yaygın yanlışı bir kez daha düzeltelim. Devlet, şu veya bu kurum değildir; muhalefet organları dâhil bütün kurumların toplamıdır. Milletin örgütlenmiş hâli olduğu ve bugünle sınırlı bulunmadığı için, geçmişten geleceğe doğru giden bir yapı olduğu için "devlet" kavramının "manevi/kutsal" bir yönü de bulunmaktadır.

Atatürk''ün "Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır." sözü, "geçmişten geleceğe doğru giden" ebedî devlet yapısını veciz bir şekilde ifade eder. Osmanlı dönemindeki "devlet-i ebed-müddet" ifadesi aynı anlamdadır, "ebedî süreli devlet" demektir. Bu anlayış Köktürk anıtlarına dek gider: Beŋgü il tuta olurtaçı sen "Ebedî devlet tutup oturacaksın." Bengü, "ebedî", il "devlet" demektir.

Aydın oldukları vehmi içinde bulunan bazı kimseler "devlet" kavramının bu "engin, sonsuz, manevi" tarafını unutup şu veya bu kurumu "devlet" diye anmaktadırlar. Onlara göre devlet, bazen silahlı kuvvetler, bazen istihbarat teşkilatlarıdır. Bir düşünce veya uygulama istihbarat teşkilatından geliyorsa ona da "devlet aklı" diyorlar.

Bir kere… Türkiye''nin istihbarat teşkilatı yakın zamanlara kadar başbakanlığa bağlı idi. Hatta oradan gelen memurlar kendilerini "başbakanlıktan" diye tanıtırlardı. Şimdi bu teşkilat cumhurbaşkanlığına bağlıdır.

Çözüm/açılım politikası, kimin fikri olursa olsun başarısızlıkla sonuçlanmıştır ve bu başarısızlık yüzlerce şehide mal olduğu gibi bölücülerin ciddi mevzi kazanmasına da yol açmıştır. Bu sonuçlara göre politikayı önerenler de uygulayanlar da sorumludur.

Şunu unutmamak gerekir. Bir ülkenin istihbarat teşkilatı herhangi bir tehlikeye karşı çözüm tekliflerinde bulunabilir. Ancak teklifi kabul edip uygulamaya sokacak olan ülkenin yürütme organıdır. Çözüm politikası, istihbarat teşkilatı tarafından teklif edilmiş olsa da başbakanlık tarafından uygulamaya konulmuş ve uygulanmıştır. Oslo görüşmelerine katılan heyetin başındaki kişi, zamanın başbakanını temsilen görüşmelere katılmıştır ve bunu PKK liderlerine bizzat söylemiştir. Valiliklere, komutanlıklara terör eylemlerine karşı hareketsiz kalma talimatı da o zamanın yönetimi tarafından verilmiştir.

Millî İstihbarat Teşkilatımızda hiç şüphesiz çok değerli "operasyon" elemanları vardır ve onların yaptığı bazı işler ancak "kahramanlık" kelimesiyle ifade edilebilir. Ancak karar mevkiindekilerin gerek bölücü terör gerek dinci terör konusunda başarılı oldukları söylenemez. Eğer başarılı olunsaydı bugüne dek yaşadıklarımızın ve yaşamakta olduklarımızın birçoğunu yaşamazdık. Onların veya hükümet yöneticilerinin aklıyla verilen her taviz, terör örgütlerine daima mevzi kazandırmıştır. "İnsani haklar, kültürel haklar" vb. ifadeler altında verilen her taviz, bölücü terör taraftarlarını büyütmüştür, güçlendirmiştir.

Eğer bütün kurumları içine alan bir devlet aklı varsa yaşananlardan, hiç olmazsa bundan sonra ders almış olmalıdır. İktidarıyla muhalefetiyle bütün devlet kurumlarını kastediyorum. "Filanla görüşerek, falanlarla müzakere ederek, feşmekândan mektup getirerek, Meclis''te çözeriz diyerek" yine taviz politikalarıyla bu işi çözeceklerini düşünenler varsa hiç akıllanmamışlar demektir.

PKK ve bütün uzantılarının nihai hedefinin bağımsız Kürdistan olduğunu, sade bir vatandaş olarak ben bile biliyorum. Siyasi İslamcıların nihai hedefinin laik olmayan bir şeriat devleti kurmak olduğunu sıradan bir yurttaş olarak ben bile biliyorum. Bugüne dek yaşananlara lütfen dikkat!

Ortanın solundan komünistine kadar bütün sosyalistlere de bir çift sözüm var. Bölücü terör vaktiyle sizin desteğinizle ve sizin kurduğunuz Türkiye İşçi Partisi''nin kanatları altında serpildi. Bugün de aynı rolü oynamaya kalkışıyorsunuz. Hedefiniz bölücü terör örgütünün hedefiyle aynı ise bir diyeceğim yok. Ancak ülkenin bütünlüğünden yana iseniz yaşananlara iyi bakınız ve tekrar düşününüz. "Dönek" dediğiniz eski sosyalistlerin Siyasal İslamcılarla iş birliği yapması neyse sizin de bölücülerle iş birliği yapmanız aynı şeydir.

Yazarın Diğer Yazıları