Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN
Ahmet B. ERCİLASUN

Dersimiz Türkçe: Dinlediğini/okuduğunu anlayamayanlar

Malum komplo yüzünden Deniz Baykal CHP Genel Başkanlığından istifa etti. Bir konuşmayla istifasını açıkladı. O günden beridir bir dedikodu almış başını gidiyor.  “Reddetmedi”  diyorlar;  “ilişkinin olmadığını söylemedi” diyorlar; “kesin bir dille yalanlamadı”  diyorlar. Bir takım akıldaneler bu teraneleri geveleyip duruyor; bir takım üşengeçler de  “acaba Baykal ne dedi, nasıl söyledi”  diye merak edip asıl metne bakmadan söylenenlere inanıyor. İnanmakla kalmayıp onlar da dedikoduyu yayıyorlar; böylece toplum tam bir dedikodu kumkuması içinde çalkalanıp duruyor.
Şimdi Baykal’ın konuşmasının ilgili yerlerini aynen veriyorum.
 “Bu bir kaset olayı değildir, bir komplodur. Komplo, hukuk dışı, ahlâk dışı bir tertip demektir. Bir komplo yaparken bazen haneye tecavüz edersiniz; duvarlara, eşyalara gizli kameralar yerleştirirsiniz. Gizli çekimlerle insanların en korunaksız görüntülerini alırsınız, kesersiniz, biçersiniz, aktarırsınız, montaj yaparsınız, çarpıtırsınız. Böyle yaparken de dünyanın her yerinde bütün dinlerin, bütün rejimlerin, bütün ahlâk anlayışlarının güvencesi altında olan insanoğlunun mahremiyetine tecavüz edersiniz. Ar, hayâ ve utanç, bunu yapanlar için anlamını kaybeder. İnsanların şerefleri onların umurlarında değildir... Yıllardır bekletilen bir kaset yoktur. Bir kaset ele geçirilmiş değildir; bir komplo imal edilmiştir. Taze, iki haftalık bir komplo vardır... Bu komplo Cumhuriyet Halk Partisi’nin anayasa ve rejim kavgası vermekte olduğu bu son iki hafta içinde düzenlenmiş ve piyasaya sürülmüştür. Komplo tezgâhı, malzemeleriyle, çekimleriyle günceldir, tazedir. Meskene tecavüz ve ileri teknoloji kullanımı yoluyla tezgâhlanan bu komplonun iktidar gücü ve olanakları seferber edilmeden bu kadar fütursuzca icra edilmesi mümkün değildir.”
Deniz Baykal daha ne söylesin?  “Gizli çekimlerle insanların en korunaksız görüntülerini alırsınız, kesersiniz, biçersiniz, aktarırsınız, montaj yaparsınız, çarpıtırsınız.” Evet, daha ne söylesin?  “Benim en korunaksız görüntülerimi aldılar, kesip biçtiler, montaj yapıp çarpıttılar” diyor; daha nasıl reddetsin? Diyeceksiniz ki  “benim”  demiyor,  “insanların”  diyor. Be kardeşim, bahsettiği olay insanların başına gelen midir, kendi başına gelen midir? Elbette kendi başına gelendir ve bunu umumileştirmek sadece bir üslup meselesidir. Kaldı ki konuşmasına  “Bu bir kaset olayı değildir, bir komplodur.” diyerek başlıyor ve konunun doğrudan kendi başına gelenle ilgili olduğunu belirtiyor. Sonraki cümlelerdeki  “komplo”  kelimesi, hep ilk cümlede ifade edilen ve kendisine düzenlenen  “komplo” ya gönderme yapmaktadır. Dil biliminde buna  “geri gönderim”  adı verilir. Yine kaldı ki konuşmanın ilerleyen bölümlerinde tekrar sözü kendisine düzenlenen komploya  getiriyor ve  “Yıllardır bekletilen bir kaset yoktur. Bir kaset ele geçirilmiş değildir; bir komplo imal edilmiştir.” diyor. Burada artık geri gönderim de söz konusu değildir; doğrudan doğruya kendisiyle ilgili kasetin bir komplo olduğunu ve  “bir komplo imal edildiğini” söylemektedir. Tekrar soruyorum, daha ne desin?  “İmal edilmiştir”  ne demek? Birileri, mahrem bazı görüntüleri montajlayarak bu kaseti imal etmişler.  “Son iki hafta içinde”  düzenlemişler ve piyasaya sürmüşler.  “İleri teknoloji kullanımı yoluyla tezgâhlanan bu komplo” ifadeleri de yeniden  “meskene tecavüz”  edilerek çekilen mahrem görüntülerin  “ileri teknoloji yoluyla”  çekilip montajlandığını anlatmaktadır.
Deniz Baykal ısrarla  “kesersiniz, biçersiniz, montaj yaparsınız; komplo imal edilmiştir; komplo ileri teknoloji kullanımı yoluyla tezgâhlanmıştır.” diyor ama insanlar yine de  “reddetmedi, kesin bir dille yalanlamadı.” deyip duruyorlar. Evet, dersimiz Türkçe! Dinlediğimizi iyi dinleyelim, okuduğumuzu dikkatle okuyalım; her şeyden önce de başkalarının söz ve yorumlarına değil, doğrudan doğruya metnin kendisine bakalım ve hükmümüzü ona göre verelim.
Şimdi birilerinin  “Baykal’ı savunmak sana mı düştü?” dediğini duyar gibiyim. Evet, bana düştü. Bence ahlâksızlığa ve şantaja karşı herkesin mücadele etmesi gerekiyor. Yarın aynı şekilde başkalarını da savunmak durumunda kalabiliriz.

Yazarın Diğer Yazıları