Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN
Ahmet B. ERCİLASUN

Derin devlet var mı?

Geçen haftaki yazımı bazı dostlar merak etmişler.  “Ne demek istiyorsunuz; derin devlet var mı yok mu hocam?” diye soruyorlar.
Önce şunu belirteyim. Geçen haftaki yazı bir mizah yazısı idi. Yine de insanların zihninde böyle sorular oluşturması tabiidir.
Gelelim derin devlete. Bu terim genellikle, askerî ve sivil üst bürokrasi ile istihbarat örgütlerinden oluşan, devleti ve rejimi korumaya yönelik sistemli ve hiyerarşik bir yapılanma anlamında kullanılmaktadır.
Açık ve net olarak söylüyorum. Bu anlamda bir derin devlet Türkiye’de yoktur. Bu hükmü, hiçbir gizli bilgi veya istihbarata bağlı olarak vermiyorum. Herkes gibi ben de yıllardır, bugünlerde  “açık istihbarat”  da denilen basın yayın organlarını takip ediyorum. Memleketin gidişini de aynı şekilde takip ediyor ve bugün geldiğimiz noktayı gözlemliyorum. İşte bunlara dayanarak tekrar ve açık şekilde ifade ediyorum. Yukarıda kısaca tarif ettiğim anlamda bir derin devlet Türkiye’de yoktur. Eğer böyle bir derin devlet olsaydı ne Türkiye bugünkü hâlde bulunur, ne her gün şehitler verilir, ne ülkenin paylaşılmasından bahsedilir, ne de rejimin temellerini sarsacak girişimler ortaya çıkabilirdi.
Elbette Türkiye’de askerî ve sivil üst bürokrasi de var, istihbarat örgütleri de var. Ancak bunlar arasında ortak hedef ve yöntemleri olan, her gelen iktidarı bilgilendirip yönlendiren ve Cumhuriyet’in başından beri değişmeyen sistemli bir yapılanma bulunmamaktadır. Bürokraside de, istihbarat örgütlerinde de elbette devleti ve rejimi koruma fikrine sahip olanlar vardır ve elbette bunlar büyük bir çoğunluktur; ancak hepsini ortak hedeflerde ve aynı yöntemlerde birleştiren hiyerarşik bir yapılanma yoktur ve hiçbir zaman da olmamıştır.
Sistemli ve hiyerarşik yapılanma bir yana, devleti ve rejimi koruma konusunda, bürokrasi ve istihbarat örgütleri tam bir dağınıklık arz etmektedir. Birinin yaptığını öbürü bozmakta, bir dönem uygulanan bir sonraki dönem değiştirilmekte, hatta sık sık görüldüğü gibi birbirlerine rakip tutumlar içinde bulunabilmektedirler. Rekabetin kızıştığı zamanlar da olmakta, böyle zamanlarda ancak düşmana karşı yapılması hâlinde göz yumulabilecek iftiralar, şantajlar, tehditler, ayak kaydırmalar, cinayetler bile gündeme gelebilmektedir. Bırakınız iktidarlara yön vermeyi tam tersine, bu kurum, kuruluş ve şahıslar zaman zaman iktidarlar tarafından yönlendirilmekte, bir o yana bir bu yana çekiştirilmektedirler.
Ciddi ve birbirleriyle eşgüdüm içinde çalışan istihbarat örgütlerine sahip olan devletlerde de zaman zaman istihbaratçılar arasında çatışmalar görülebilir. Fakat bu ülkelerde kısa zamanda iç çatışmaların önüne geçilir ve devletin ortak hedefi için eşgüdüm hâlindeki çalışmalara devam edilir. Bunu zaman zaman sağa sola doğru küçük sapmaları olan, fakat, genel çizgisi itibarıyla devamlı yükselen bir grafik çizgisine benzetebiliriz. Türkiye’de ise paramparça bir grafik çizgisi vardır. Sürekli iş birliği içinde çalışan ciddi istihbarat örgütlerinin yapması gereken en önemli işlerden biri, ülkelerinin her türlü potansiyelini, rastgele değil, ilmî araştırmalara dayalı olarak tespit etmektir. Tarihî, coğrafi, demografik, ekonomik ve kültürel potansiyel sadece bir kere değil, belli aralıklarla, sürekli olarak tespit edilir. Bunun için de istihbarat örgütleri ilgili bilim adamlarının, ilmî kuruluşların çalışmalarından istifade eder. Gerekirse özel projeler hazırlayıp dolaylı yollarla araştırmalar yaptırtır; hatta gerekirse sırf bu amaçlar için bilim adamları yetişmesini ve resmî, yarı resmî, özel, çeşitli bilim kurumları oluşturulmasını sağlar.
İstihbarat örgütlerinin olmazsa olmaz şartlarından biri de istihdam edecekleri elemanların yüzde yüz güvenilir olması, sağlam bir karakter taşıması ve hiçbir açıklarının bulunmamasıdır. Ülkeyi kan gölüne çeviren ve memleketi parçalanma noktasına getiren bir terör örgütünün elebaşlarının istihbarat örgütlerinin içinden geçmiş olması ciddi bir ülkede asla düşünülemez.
Son bir tespit: Türkiye’de derin devlet yoktur ama, onlarca yıldan beri durmadan ve yollarından sapmadan çalışan derin tarikat ve derin teşkilatlar vardır.   

Yazarın Diğer Yazıları