Derin devlet, derin anlam
Sanki zaten karmaşık -karma karışık- olan ülkeyi karıştıracak yeni bir olay zuhur etti... Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast teşebbüsü iddiası... Genelkurmay’ın, iki görevli subayın Arınç’ın evi civarında bulunmalarının sebebi hakkındaki açıklaması, işkillileri tatmin etmedi. Altında derin devleti, derin anlamları arıyorlar. Bence olay açık; Derin devlet -Daha doğrusu ima ettikleri Genelkurmay- neden Arınç’ı öldürtmeye teşebbüs etsin? Ve tecrübeli subaylar, böyle bir teşebbüsü, “krokileri” yutmaya kalkışsınlar? Bu olayda da anlaşıldı ki askerle, polis (daha doğrusu bir kısım polis) arasında çatışma çıkması isteniyor! AKP milletvekili Fevzi İşbaşaran’ın iddiası doğru. “Birileri” kasten TSK ile AKP İktidarının arasını, olduğundan fazla açmaya çalışıyorlar.
Köstebekler
Somut -vahim- bir gerçek var; “birileri” (onlar kim olduklarını bilirler) her kuruma olduğu gibi ‘köstebek’, hatta köstebekler yerleştirmişler ve son zamanlarda, güya Genelkurmay’da Komutanların sözde darbe hazırlıklarını, planlarını ve belgeleri o “malûm birilerinin”, “malûm” organlarına sızdırıyorlar. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ kaç defa söyledi: Bu köstebek -köstebekler- aranıyor ve bulununca kamuoyuna açıklanacak... Çukurambar’daki “derin” operasyonun da maksadı, bu kişi veya kişilerin, o mahallede mukim hangi AKP’liye ulaştığını tespit etmek!
O “birileri” , irticaca kendilerine karşı planlar yapılmasından müştekiler ve şimdi Arınç’a suikast iddialarıyla defanslarını alıyorlar...
Amerika’da Kızılderililerin bir deyimi vardır; “Beyaz adam çatal dille konuşuyor” diye... Benzetmek gibi olmasın ama Sayın Arınç hep böyle imalı -çift anlamlı- konuşur. Bu iddiaları da, ne ret ediyor ne de kabul ediyor, hatta Genelkurmay’ın açıklamasını “zırva” diye tevil ediyor...
Arınç hudutsuz siyasi emelleri yolunda, her vesileyle kendisinden söz ettirmek ister! Bu olay da bulunmaz, müsait bir fırsat!
Evham
Tabii, bir de “evham” var. Evham, çok tehlikeli bir sendromdur. Özellikle bir iktidarda ve başlarında “evham” -her şeyden her kesten şüphe etmek- başlamışsa, bu devlet idaresinde, sağlıklı bir durum değildir.
Ben, T.C. tarihinin hiçbir döneminde hatta 27 Mayıs öncesindeki karışık durumda dahi, Cumhurbaşkanlarının, Başbakanların böyle evhama kapıldıklarını ve “korumalar ordusu” tarafından korunduklarını hatırlamıyorum... Bu kadar “popüler” bir hükümet ve başları neden korkarlar! Ama doğrusu, tedbirleri de çok görmüyorum... Maazallah, İtalya’da, Berlusconi’nin dişlerini, burnunu kıran gibi bir meczup çıkarsa, bunun da faturasını “derin devlete” çıkarırlar! Aman; “büyüklerimizi”, gözümüz gibi koruyalım fakat korunurken de, kurumlara çirkef atmasınlar!
Vurun orduya
Bu olay, bu iddialar, malum Ordu düşmanlarına fırsat verdi. Bir süre “çiğneyecekler”.
Birisi Genelkurmay’ın açıklaması için “mızrak çuvala sığmıyormuş” diyor. Ve onlara göre sonunda Başbuğ “bitirilecekmiş”!
Mahutlardan Ali Bayramoğlu da der ki; “Bu olayların diğer bazı gelişmeler gibi, ’derin’bir anlamı var. Kaos politikasının hedefi şudur: Siyasi iktidarın örselenmesi, seçimleri kaybetmesi. Olmadı, Türkiye’nin bir koalisyona götürülmesi... Sıkışan asker, sıkışan Ergenekoncular, sıkışan merkez medya için bu durum ortak bir hedef gibi görünüyor.”
Fakat bu adamın, DTP’nin kapatılmasından sonraki olaylar hakkındaki değerlendirmesi daha anlamlı; Baydemir denilen adamın, Hükümete karşı şimdiye kadar hiçbir siyasetçinin, bu kadar terbiyesizce konuşmasını kınamıyor, hatta zımnen tasvip ediyor. Diyarbakır’da KCK’ya yönelik operasyon ona göre “Sivil siyasetçileri de tasfiyeyi hedefleyen, açılım sözünün bile manasına aykırı bir operasyon ve hükümetin muhatapsız (APO ve PKK diye okuyun. A.K.) politikası, asayiş ekseninde seyrederse, sonunda kendisini yaralayacak! Bu Kürtleri savaşa davet etmekle ve sert politikalarını meşrulaştırmakla eş anlamlı bir durumdur...” Bayramoğlu, Baydemir’in küfürlerini teğet geçiyor, ama şu tehditlerini onaylıyor, “Şeyh Sait ve Seyit Rıza ihanete uğradı. Ama ondan sonrakiler ihanete uğramadı, uğramayacaktır... Hükümete, ’akıllarınızı başlarınıza toplayın’çağrısında bulunuyorum. Ya gereğini yapın, ya da bu halk size geri adım attırmayı bilir” . Yani, PKK’lı Kaplan’ın “iç tehdidi” gibi “iç savaş” ! Bayramoğlu’na göre, bu da haklı! Bu adam kimden yana? Yazısının sonunda “sıkıntı var” demiş... Evet, Türkiye’deki büyük sıkıntılardan biri Bayramoğlu ve şerikleri!