İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Güven Karaca sektörün 2024 yılının ilk üç aylık performansını, gelecek hedeflerini, sektörde yaşanan sorunları ve çözüm önerilerini basın mensuplarına anlattı.
Sektörün 2023 yılı ihracatında, 2022’ye göre yüzde 9,5 azalış yaşandığını ve 1,8 milyar dolar olarak gerçekleştiğini belirten Karaca, bu yılın ilk üç ayında ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30’luk bir düşüş yaşandığını belirtti.
Karaca, bu düşüşte etkili olan noktaların ülkenin içinde bulunduğu ekonomik şartlar, dünyada yaşanan resesyon ve bazı ülkelerdeki savaş süreci olduğunu belirtti.
Türkiye’de son dönemin seçimlerle geçtiğine dikkat çeken Karaca, bunun yanında yüksek enflasyonla mücadelenin devam ettiğine de vurgu yaptı.
Kurların da aynı seviyede olduğunu belirten Karaca, bu nedenle ihracatçının rekabet şansının da gittikçe azaldığını belirtti.
İşçilik ve enerji maliyetlerinin artık diğer ülkelere göre yüksek kaldığını söyleyen Karaca, yüksek faiz ortamında yatırım yapmanın ise gittikçe zorlaştığına vurgu yaptı.
Çıkış için takım oyununun da elzem olduğuna dikkat çeken Karaca, Varlık Fonu’nun devreye girerek yurt dışından marka alması önerisinde bulundu.
Dünya markalarını Türkleştirerek de markalaşma yönünde önemli bir adım atılabileceğine dikkat çekti.
İHRACAT DÜŞÜŞE GEÇTİ
Sektörler bazında bakıldığında ise 13 sektörde ihracatın arttığına 13’ünde ise azaldığına dikkat çeken Karaca, hazır giyim, deri ve deri mamulleri, tekstil ve ham maddeleri gibi sektörlerde azalma, mücevher, zeytinyağı, makine-teçhizat, havacılık, gıda gibi sektörlerde ise arttığına vurgu yaptı.
Sektörlerin ihracatında yaşanan kayıp için önlem alınması gerektiğini söyleyen Karaca, ihracatta düşüş yaşanan sektörler ülkenin istihdam fabrikaları olduğunu ve çalışan insan kaynağını kaybedildiğinin altını çizdi.
Son iki yılda sektördeki kaybın 1 milyar dolar seviyelerinde olduğunu belirten Karaca, ilk çeyrekteki yüzde 30’luk ihracat kaybının yılın kalanında toparlanacağı düşünülse bile 2024’ü yüzde 15-20 düşüşle kapanacağını söyledi.
‘İÇ PİYASAYI UZAK DOĞU’YA KAPTIRDIK”
Asya ve Avrupa’da birçok fuara katılım sağladıklarını hatırlatan Karaca, bu bölgelerde resesyonun etkisinin devam ettiğini belirtti.
Amerika pazarının ise biraz daha hareketli olduğunu belirten Karaca, ama bu bölgenin önemli pazarlar arasında yer almadığını söyledi.
Sektörün daha fazla pazara açıldığını ve ürün çeşitlendirmesi yaptığını belirten Karaca, ileriki günlerde ihracatı destekleyecek ya da hareketlendirecek bir ışık göremediklerini de açıkladı.
Bu kapsamda verilecek mesajların ve desteklerin büyük önem taşıdığına vurgu yapan Karaca, kurların yükselmesinden başka hiçbir desteğin ihracatçının önünü açamayacağını belirtti.
Kurların yükselmesiyle enflasyonun nereye gideceğini de bildiklerini söyleyen Karaca “Piyasayı soğutarak, kredi kartlarının faizini yükselterek, perakendeyi sıkıştırarak, tüketimi kısıtlayarak bir yere gitmek amaçlanıyor. Ekonominin yeniden toparlanması için bir reçete oluşturulmuş durumda. Buna saygı duyuyoruz” dedi.
Yaşanan bu süreçlerden dolayı dış piyasayı kaybetme noktasına geldiklerinin altını çizen Karaca, üreticilerin kapasitelerinin boş kaldığını belirtti.
İhracatta fiyat tutturamadıklarına da vurgu yapan Karaca, iç piyasada fiyatların yüksek kaldığını ve içerideki pazarı Uzak Doğu’dan gelen ürünlere kaptırdıklarına dikkat çekti ve “Bu nedenle ithalat çok hızlı bir şekilde yükseliyor” dedi.
‘İLLEGAL İTHALATA KARŞI YAPTIRIMLARDA BULUNMALIYIZ’
İç piyasadaki oyuncuların özellikle Uzak Doğu’dan ithalata yöneldiğini dile getiren Karaca, “Perakendeciler için artık Çin’den ürün almak daha avantajlı hale geldi.
Perakendecilerin iç piyasaya özellikle Uzakdoğu’dan ithalat yaptığına vurgu yapan Karaca, Çin’den ürün almanın avantajlı hale geldiğini belirtti.
İmzalanan Serbest Ticaret Anlaşmalarındaki sıkıntıya da dikkat çeken Karaca, bazı perakendecilerin bu konuda yan yolları izlediğini ve asıl tehlikenin bunlar olduğunun altını çizdi.
Perakendecinin ürünü Çin'den direkt getireceğine, menşeini değiştirerek vergi hırsızlığı yaptığını dile getiren Karaca, “Çin’den alınan ürün, STA imzaladığımız Malezya üzerinden ülkeye sokuyor. Bu yöntemde de devleti büyük bir vergi kaybına uğratırken, haksız rekabet ortamı yaratıyor. Çünkü, bu ürünü, içeride iki katına satabiliyor. Bunlar işini doğru yapan tüccarların başvuracağı yöntemler değil. Ancak, sadece Malezya örneğini incelemek bile birçok şeyi ortaya çıkaracaktır. Türkiye’de satılan birçok ayakkabı ve çantanın ‘Made in Malezya’ olarak satıldığı görülebilir. Çünkü, Malezya’da böyle bir üretim kapasitesi yok. Vergileri delmek için bir yan yol olmuş. Malezya üzerinden bir ‘illegal ithalat otobanı’ oluşturulmuş. İllegal ithalata karşı yaptırımlarda bulunmalıyız. STA'ların gözden geçirilmesi şart. İhracat pazarlarına göre STA’lar yeniden yapılandırmalı” dedi.