Derdiniz İngiliz iş birlikçiliğiyse buradan buyurun

He ne yaptılarsa, her neye ortak oldularsa "bilmeden", "istemeden" sanıyorduk; öyle sanmamızı istemişlerdi.

Kim sorarsa "kandırılmışlardı", "aldatılmışlardı".

Hep gafletlerindendi zinhar ihanet içinde değillerdi; zira takiyenin böyle şeytanisine onların bile aklı ermezdi...

***

Şimdi yazıp çizdiklerine bakıyorum da;

Meğer neler biliyorlarmış arkadaş!

Meğer "FETÖ" diye andıkları yapının tarihi çıkış noktalarına, başka "iş birlikçi" cemiyet, cemaatlerle aralarındaki bağa kadar nelere hakimlermiş!

Dün bir tanesi, Kadıyânîlik'in kurucusu Ahmet Kadiyânî'nin, "İngiliz Hükümeti elli yıllık tecrübe sonucu ailemizin vefalı ve fedakâr olduğunu görmüştür... İngiliz Hükümeti'nin kendi elleriyle diktiği bu fidan hakkında akıllı ve dikkatli davranması, her şeyi iyice araştırıp incelemesi ve dikkatle karar vermesi lâzımdır" ifadesine atıfla, FETÖ yapılanmasının çıkış noktası ve motivasyonunun da "işgalcilerinizi/ sömürgecilerinizi sevin" zihniyetindeki Kadıyânîlerle aynı olduğunu ve her ikisinin de aslında "emperyalizme geçit verip, sömürgeciliğe hizmet etmek amacıyla toplumları ifsad etmeye matuf olarak desteklendiğini" yazıyordu.

***

Samimiyet bekliyorum.

"FETÖ" ile mücadele sahiden de "sömürgeci severler"e de saçılmış bir savaşa dönüşecekse...

Referandum öncesi "Her Evet Şeyh Sait ve arkadaşlarına bir Fatiha'dır" diye selam yolladıkları haine iade-i itibardan vazgeçmeden olmaz!

Kürdistan Teali Cemiyeti başkanı Seyyid Abdülkadir, "İngiltere Hariciye Nezareti Umur-u Şarkiye Müdürü Mr. Templen" diye Türk istihbaratından Nizamettin Bey'le görüşüp deşifre olunca, Şeyh Sait'in de ucuz İngiliz maşasından başka bir şey olmadığı anlaşılmamış mıydı nihayetinde!

Keza İsmail Beşikçi, "Kürt Toplumu Üzerine" isimli kitabında "1925'te Şeyh Sait ilk kurşunu sıktığı zaman, kendisine birkaç gün sonra İngiliz silah fabrikalarından çeşitli kataloglar geldiğini hatırlatalım" diyerek, isyanın "aslında tamamen emperyalizmin oyunları ile sahneye konulan ve kışkırtılan bir hareket" olduğunu yazmıştı.

***

Dönemin Başbakanı, Seyit Rıza aşkına Cumhuriyet'i katliamcı ilan edip devlet adına dilediği özrü geri almadan, sonrasında da bizlerden özür dilemeden olmaz!

Kadiyânî'nin İngiltere'ye biat cümleleri "FETÖ" türü teslimiyetçiliğin kaynağıysa, Seyit Rıza da İngiltere Dışişleri Bakanlığı'na yazdığı şu satırlar dolayısıyla aynı zincirin halkası bu durumda:

"Benim sesimle ekselanslarınızdan maruz bulunduğu zulüm ve adaletsizliğe son vermek için, Kürt halkı hükümetinizin yüksek ahlakî etkisinden yararlandırmanızı diliyor."

***

Araya kaynamasın;

Mustafa Sabri Efendi adına kurulan vakıf "kamu zararına" ilan edilmeden de olmaz!

Madem "işgalci severler"le meselesi; Türkiye Cumhuriyeti niye beslesin "resmen" bir İngiliz Muhibbi'nin düşüncesini?

Karısının bile "İzmir'in Yunan'a verilmesine nasıl razı oldun" diye kahrolduğu bu Sevrci de "FETÖ"nün ne bela bir yapı olduğunu ispat için ortaya konan Kadîyâni felsefesindeki kadar sömürgecisine aşık değil miydi?

***

Hodri meydan;

Madem "FETÖ" sadece "FETÖ"den ibaret değil; İngiliz emperyalizmine biat şeceresini çıkarmak lazım, Millî Mücadele'ye ihanet edip vatanı işgalci İngilizlere peşkeş çeken devrin Şeyhülislam kılıklı, müftü kılıklı, kadı kılıklı, şeyh kılıklı hainleri kapsamına alın; inanalım!

***

Anlayanlar anlamayanlara anlatsın o zaman

---------

Hrant Dink suikastının üzerinden 10 yıl geçti. Ve dün sabah, bir televizyon kanalında, ana akımda görev yapan "tecrübeli" bir gazeteci hâlâ şunu söylüyordu:

"Anlamadım... Ben hiç anlamadım... Anlamadım..."

Bir türlü anlamadığı, anlayamadığı, Ogün Samast'a Türk bayrağı önünde verdirilen pozlardı!

Neyini anlamadım tecrübeli meslektaşım;

Biz daha o gün yazmıştık da ramak kalmıştı "Ergenekoncu" diye kumpasa uğramamıza, azmettirici bile ilan etmişti şimdi çoğu FETÖ'den cezaevinde bulunan haysiyet cellatları...

O fotoğraf, Dink suikastını Türk Milliyetçilerine mal etme kurgusunun parçalarından bir tanesiydi. Katili özellikle, planlayarak "Türk bayrağı"yla kazımaya çalışmışlardı hafızalara...

Neyini anlamadınız hâlâ?

***

Dün mü duydunuz?

------

AKP MKYK üyesi Ayhan Oğan'ın önceki gece CNN Türk'teki "Biz yeni devlet kuruyoruz, kurucusu da Erdoğan" sözlerine "ilk defa duyuyormuş" gibi tepki gösteren, fıkrada "ben dün duydum" diyen Temel'den hallice arkadaşları üzmek istemem ama bu çevre 15 Temmuz'dan bu yana defalarca tekrarladı bu meydan okumayı... Ve emin olun ilk dillendirdiklerinde gerekli infial yaratılsaydı, Oğan, o sözleri söyleyecek cesareti asla bulamazdı!

Yazarın Diğer Yazıları