Depremde meydana gelen ezilme yaralanmaları nedeniyle Türkiye''de ilk kez bu kadar yüksek sayıda ''uzuv kaybı'' vakalarıyla karşı karşıya olunduğunu vurgulayan uzmanlar, önümüzdeki aylarda çok ciddi miktarda protez ihtiyacı doğacağını kaydetti.
Türkiye tarihinde yaşanan en büyük depremlerde on binlerce kişi yaralanırken, enkaz altında kalmaya bağlı meydana gelen ezilmeler nedeniyle aralarında gençler ve çocukların da bulunduğu yüzlerce depremzededen kimi kolunu kaybetti, kiminin bacağı ya da ayağı kesildi.
“MARKETTEN HAZIR ALABİLECEĞİNİZ BİR ŞEY DEĞİL"
Prof. Dr. Coşkun, uzuv kayıpları sonrası uygulanan protezlerin, öyle gidip marketten alınabilecek standart cihazlar olmadığına dikkat çekerek kişiye özel ölçü ve ihtiyaçlara göre yapıldığına dikkat çekti. Bazı protez fiyatlarının yüz binlerce TL''yi bulabildiği de göz önüne alındığında ortaya çıkacak bu denli büyük bir ihtiyaçta, sadece SGK geri ödeme sistemiyle bu sürecin atlatılamayabileceğini dile getiren Prof. Coşkun, sivil toplum kuruluşları ile holding ve ortez, protez firmalarının da bu konuda elini taşın altına koyması gerektiğini söyledi.
Prof. Dr. Coşkun, “Fizik tedavi ve rehabilitasyon klinikleri olarak depremin ilk günlerinden sonraki süreçte, çok uzun bir zaman bize çok büyük işler düşecek. Deprem yaralılarında kırıklar, kafa travmaları, omurga kırıklarına bağlı parapleji (omurilik felci), tetraplejiler (kol ve bacaklarda hareket kaybı) olabiliyor ya da uzuv ezilmeleri sonrası ortaya çıkan ampütasyonlarla karşılaşabiliyoruz. Bunun tedavisi de ilk cerrahi müdahaleler yapıldıktan sonra, esas biz fizik tedavi kliniklerine düşüyor. Önümüzde yepyeni bir hasta grubumuz var, uzun yıllar etkisini yaşayacağımız" diye konuştu.
“HENÜZ YARA BAKIMI AŞAMASINDAYIZ"
Şu an depremzedeler açısından ilk olarak barınma, yeme içme ve güvenli yaşam alanı sorunlarının ön planda olduğunu ancak kronik, yani uzun vadeli dönemde yaralılar açısından ortez ve protez ihtiyaçlarının öne çıkacağını ifade eden Coşkun, “Ortez, kişinin vücut parçası varken, o vücut parçasına yani, koluna bacağına destek olacak cihazlara diyoruz. Ama kişinin kolu veya bacağı ampütasyonla kaybedilmişse, bunun yerine protez uygulanması gerekiyor. Ampüte hastalarda ilk cerrahi müdahale yapıldıktan sonra, yara bakımı ile iyileştikten sonra, biz bu uzuvları proteze hazırlama sürecine giriyoruz. İlk planda eklemleri koruma ve kas güçlendirme aşamasını geçiriyoruz. Daha sonra protez uygulaması söz konusu oluyor" şeklinde konuştu.
“STANDART BEDEN ÜRÜNLER DEĞİL, KİŞİYE ÖZEL ÜRETİLİYOR"
Kol ve bacak kayıplarında kişinin yaşamını en normal şekilde sürdürebilmesi ve uzuvlarının yokluğunu neredeyse hissetmeden yaşamına devam etmesini sağlayabilecek protezlerin fiyatı da özelliğine göre değişebiliyor. Bazı protezlerin fiyatı yüzbinlerce lirayı bulabiliyor. Protezlerin öyle gidip marketten alınabilecek bir şey olmadığının altını çizen Prof. Coşkun, şunları söyledi:
“Bunlar öyle xs, medium large ya da 36-38 beden gibi standart bulabileceğiniz ürünler değil. Kişiye özel ölçü alınıp, kişinin ihtiyaçlarına yönelik yaşına, mesleğine, beklentisine, sosyal hayatına yönelik yapılması gereken cihazlardır. O kadar farklı bir yelpazede protez ve orteze ihtiyaç olacak ki, bunların mutlaka kişinin ihtiyaçlarına göre değerlendirilip yapılması gerekiyor. Kişinin ihtiyacının ne altında, ne de çok üstünde olmalı. Beklentinin çok üzerinde bir ampütasyon seviyesine gitmiş hastalarımız var. SGK bunun hepsini karşılayamayabilir ya da SGK''nın karşıladığı standart sistem, her hastanın ihtiyacına yönelik olmayabilir. Bazen kişinin ihtiyacı, bu standardın çok üstünde olabiliyor. bu durumlarda mutlaka sivil toplum kuruluşları, belli holdinglerin ve yardımlaşma kuruluşlarının elini taşın altına koyması gerekecek."
“2 VEYA 4 İŞLEMCİLİ PROTEZLER BİLE VAR"
Bazı hastaların çok ileri düzey protezlere ihtiyaç duyabileceğini söyleyen Coşkun, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Örneğin üst ekstremite yani kol protezlerinde, 2 işlemcili, 4 işlemcili protezler dahi söz konusu olabiliyor. Kişinin günlük yaşamını çok güzel idame ettirebilmesini sağlayabilen protezler var. Çocuk yaralılarımızın aslında çok küçük yaşta böyle bir tramvayla karşılaşmış olmaları gerçekten çok üzücü. Ama çocukların şöyle bir avantajı var, çok çabuk adapte olabiliyorlar. Onlara uygun yapılabilecek protezle, erişkinlere nazaran çok daha hızlı bir şekilde hayatlarını normal bir şekilde sürdürebilirler. O nedenle bir an önce bu hastalara yönelik ortez, protez, gerekiyorsa tekerlekli sandalye gibi eksikliklerini tamamlamak için harekete geçmemiz gerekiyor. Çocuklar açısından en büyük problem ise büyüdükçe kullandıkları cihazların yenilenmesi, revize edilmesi ihtiyacı. Bununla ilgili de acil aksiyon almamız gerekecek"
“BİRKAÇ AY SONRA BÜYÜK BİR İHTİYAÇ ORTAYA ÇIKACAK"
Şu anda ampütasyon cerrahilerinin çoğunun henüz yeni yapıldığını, yara iyileşmesi sağlandıktan sonra “güdük hazırlama (uzuvdan geriye kalan kısmın rehabilitasyonu)" aşamasına geçileceğini kaydeden Prof. Dr. Coşkun, şu uyarılarda bulundu:
“Güdüğün ampütasyon ve protez kullanımına uygun bir hale getirilmiş olması gerekiyor. Şu anda henüz o aşamalardayız. Güdüğün hazırlanması ve protez kullanımına geçilmesi için 1 ila 3 aydan önce başlayamıyoruz. Çünkü bu hastalarda (çoğunda acil cerrahi yapıldığı için) hem yara yerinde enfeksiyon olma ihtimali yüksek, hem de travmatik bir ampütasyon olduğu için onun hazırlanması gerekiyor. Ayrıca çoğu yaralımızda sadece ampütasyon değil, kişinin böbrek problemleri, kafa travmaları, başka sağlık problemleri olduğu için biraz daha vakit alıyor. Ama biz, bu süreci de beklemeden, bir an önce aksiyon almak zorundayız. Sivil toplum kuruluşları ve bazı holdinglere bu anlamda yavaş yavaş başvurularımız başladı. Gerek Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği, gerekse ortez-protez teknisyenlerinin olduğu platformlarda bu konuda yapılabileceklerin üzerinde fikir alışverişlerinde bulunuyoruz."
DHA