YENİÇAĞ - Merve KIZILALP / Özel Haber
Şener Üşümezsoy, Türkiye’nin en ucundaki Kekova adasının 1500’lü yıllarda bir depremle karadan uzaklaşıp ayrıldığını Karaköy ile Kekova arasında bir çöküntü yarattığını açıkladı. Bu bölgenin Kaş ile Demre arasında uzanan, Türkiye’nin turistik alanının coğrafyasını yarattığına değindi.
Söz konusu yapının Akdeniz’deki Girit hendeği boyunca Akdeniz’in Ege altına dalması ve daha sonra aynı şekilde Teke yarımadasını saran ve Antalya’ya doğru giden bir tektonik yapı üzerine oluştuğuna değindi.
Durumun daha kolay anlaşılabilmesi için bir harita paylaşan Üşümezsoy, depremler ve şiddetleri hakkında açıklamalarda bulundu. Bu bölgede olan depremlerin hatlar boyunca hissedildiğine değindi.
BU SABAH DA DEPREM OLDU
Üşümezsoy; “Kemer, Olimpos ve Feke boyunca uzanan sahilin kuzey güney gidişli Akdeniz’i Antalya Körfezi’ne açan fay tabanıdır. Adrasan koyunun kıyısında kalan ada da öndeki fayda gelişmiş bir yapıdır.” Bu sabah Orhaniye ve Selimiye’de hissedilen 4,3’lük deprem esas ana faydan çok kıyıdaki tali faylarda olan depremlerdir.” dedi.
Söz konusu fay hattını tanımlayan Üşümezsoy “Rodos’taki fay hattı Fethiye’den gelip Teke Yarımadasını çevrelendirerek Antalya Körfezi’ne giden ana fay hattını oluşturmaktadır ama karadan gelen körfezlerdeki fay hattı Orhaniye’deki fay hattı böyle bir yapıdadır.” ifadelerini kullandı.
Fayın İzmir’de geçen gün gerçekleşen depremlerle ilişkisine değinen Üşümezsoy, Yeniçağ’da daha önce de haber yaptığımız gibi Buca fay hattından kaynaklandığını belirtti. O fay hattının Sisam depreminin oluşturduğu enerjiyle Buca fayındaki Sisam depreminin artçıları olarak kabul edildiğinin altını çizdi.
“NARLIDERE YÜKSELTİSİNDEKİ FAYDA BİR ETKİNLİK SÖZ KONUSU DEĞİLDİR”
Üşümezsoy “Gümüldür fayı Kuşadası’na kadar uzanan değişik fayları etkilemektedir. Ancak ana depremi 2020’de kırılan Saros fayının üzerindeki İzmir bloğu içindeki faylardır. Bu haritada görülen İzmir körfezinin Çiğli, Karşıyaka kıyılarında çok hissedilen 4 büyüklüğündeki deprem bu noktada oluşmuştur. Ama onun batıya doğru uzanan Narlıdere yükseltisindeki fayda bir etkinlik söz konusu değildir. Bu anlamda İzmir’de 7’lik deprem oluştuğu belirtilen Kuzey Güney yan atılımlı fay sisteminde bir hareket yoktur. Bu sadece Sisam depreminin artçısı sayılabilecek doğu batı yönlü uzanan faylardır.” dedi.
BUGÜN GERÇEKLEŞEN DEPREM ANA DEPREM DEĞİLDİR
Rodos güneyinde Fethiye körfezinde olan daha önceki bir depremin benzerinin bugün Selimiye – Orhaniye’de oluştuğuna değinen Üşümezsoy “Oradaki faylar ana faylar değildir.” dedi ve ekledi:
Bu haritada ise Adrasan’da olan ve Körfezi açan fay hattı görülüyor. Kuzey güney gidişli kıyıdaki Olympos, Tekirova ve Kemer fay hattı ise Akdeniz’in içinden geçen Antalya Körfezi’ni açan fay hattı olarak bilinir.
ADRASAN KOYU İKİ DAĞIN ARASININ ÇÖKMESİYLE OLUŞMUŞTUR
Adrasan koyu açılma payları ile açılarak iki dağ arasının çökmesiyle oluşmuş bir koydur. Bu durum oldukça ilginçtir. Haritada görüldüğü gibi olayı en kavrayamayan insanın bile anlayacağı biçimde Musa Dağı ve onun yanındaki dağın kendi içinden bir bölümü çökerek Körfezi açtığı görülmektedir. Burada maalesef bu koy 15 yıl evvel bomboş olan tabiatın korunduğu bir müze gibiydi. Ancak koy bugün boydan boya tur tekneleri ile dolu.
Koyda yüzecek yer kalmadı. Nasıl Olympos’taki tarihi eserler için bir site alanı yapılmışsa tabiatın yarattığı bir site alanı olan Adrasan koyu da koruma altına alınmalıdır. Teknelere ve Kara turizmine kurban edilmemelidir. Aynı olay Kekova içinde geçerlidir ve burası da kara turizmi ile heba edilmemelidir. Tekneler ile ancak sabah saatlerinde Kekova’ya teknelerin gelmediği saatlerde Ada bin yıl öncesine yansıtmaktadır.
"MÜZE HALİNE GELMELİ"
Tekneler geldikten sonra bütünüyle kimlik değiştirmektedir. Adrasan koyunda ise tekneler 24 saat yer aldığı için Körfez tarihsel kimliğine dönememektedir. Adrasan koyu tarihsel doğal kimliğine dönemiyor dolayısıyla müze haline gelmelidir.”