Öncelikle bu yaşanan üzücü durumda, yaşadığımız ve beraberinde getirdiğimiz birçok duygu ve davranışın, doğal ve olması gereken bir süreç olduğunu belirtmek isterim. Bu sürece kimilerimiz doğrudan kimilerimiz de dolaylı olarak şahit olduk. Kimilerimiz orada olamadığı için kendisinden utandı, kimilerimiz yemekten utandı, kimilerimiz ise sıcak yatağında uyumaktan.
İşte bu tür yaşadığımız durumlar ikincil travma olarak adlandırılmakla beraber oldukça yıkıcı etkiler de bırakmakta. İnsanlar kendilerini bu süreçten sorumlu tutmakta ve sonrasında travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, alkol veya madde bağımlılığı gibi durumlar ortaya çıkabilmektedir. Elbette bu süreçte hepimizin yaşadığı tepkiler aynı değildir. Bunu belirleyen de birbirimizden farklı özelliklere sahip oluşumuzdur.
PSİKOLOJİK SAĞLAMLILIĞINI NASIL DESTEKLEYEBİLİRİZ?
Kişilerin daha önce bir travmayla karılaşıp karşılaşmadıkları, sosyoekonomik durumu, travma sonrasında bulunulan ortamın destekleyicilik düzeyi, bireyin yardım kaynakları bu süreçte verilen tepkileri şekillendirebilmektedir. Peki, bizler bu sürecin daha az hasar oluşturabilecek şekilde atlatılmasında neler yapabiliriz? İlk akla gelenler aşağıdaki gibidir:
Ağır çalışma koşullarının hafifletilmesi
Düzenli beslenme
Günlük rutin işlerinden uzak kalmama
Fiziksel egzersiz
Gevşeme egzersizleri
Kişiye bu durumların geçici olduğunu ifade etmektense, karşınızdakinin duygularını anlatmasına izin verin.
Karşınızdaki kişiyi yorum yapmadan dinleyin.
Sevginizi olabildiğince göstermeye çalışın
Kişinin öz bakım becerilerini yerine getirmesine yardımcı olun
Uzun mesai sürelerinin azaltılması
İKİNCİL TRAVMAYLA BAŞ ETME YÖNTEMLERİ
Yaşanılan afet, kaza, terör saldırısı gibi olaylara birebir maruz kalmayıp medyadan veya birebir yaşayan kişilerin anlatımıyla öğrenen ve bu şekilde olaylara maruz kalan kişilerin travmatize olması ikincil travma olarak adlandırılmaktadır. Peki. ikincil travma yaşayan bireylerin psikolojik sağlamlılığına nasıl katkıda bulunabilirsiniz?
Sürekli sosyal medya, tv. aracılığıyla haberleri izleme kısmında kendimize sınırlandırma getirmeliyiz. Gündemi takip edecek kadar sosyal medya ve tv kullanımı hissettiğimiz suçluluk duygusunu aza inmesine yardımcı olacaktır.
İçinizde hissettiğiniz duyguyu aile yakınlarınızla veya dostlarınızla paylaşmaktan çekinmeyin. İletişim halinde olmak sürekli deprem konusunun odak noktasından dağılmamıza sebep olacaktır.
Uyku düzenimize dikkat etmeliyiz. En az 8 saat uyumalıyız.
Bu yaşanılan günlerin bir süreç olduğunu ve yavaş yavaş bu yaşanılan ve bireylerde bıraktığı yaraların sarılacağını unutmamalıyız.
Depremzedeler için ne yapıyorsak ikincil travma yaşayan bireylere de o şekilde özen göstermeliyiz.
İkincil travma yaşayan bireylerde oluşan suçluluk duygusunun aza indirgenmesi için sosyal desteğin önemini burada daha iyi anlamaktayız. Devam eden rutin hayatlarına yavaş yavaş dönmeleri için onları desteklemeliyiz.
Bu noktada bedenimizi harekete geçirmemiz iyi hissettirecektir. Açık havada yürüyüş yapmak veya nefes egzersizleri ile ilgili çalışmalar yapmak destekleyici bir faktör olacaktır.
İKİCİL TRAVMA BELİRTİLERİ EN AZA NASIL İNDİRİLEBİLİR?
Yürüyüş yapmak, koşmak, egzersiz yapmak ve fiziksel aktivitelerde bulunmak ruh sağlığını olumlu yönde etkilediğinden ruh sağlığı tedavisinde önemli rol oynamaktadır.
Belirtilerin şiddeti azalmıyorsa alanında uzman kişiler tarafından mutlaka psikolojik destek alınmalıdır.
Etrafımızdaki insanlar ile iletişimimizi asla kesmemeliyiz. Sosyal desteğe sahip olamak kişinin yalnız olmadığını ve güvende olduğunu hissettirerek travma ile baş etmelerini güçlendirir.
Kişinin duygularını ifade etmesi stres durumunu azaltacağı için travmaya maruz kalmış kişi tekrar tekrar yaşadığı durumu anlatma durumu hissediyorsa sabırla ve fazla soru sormadan dinlenmelidir.
Kişinin günlük rutinlerine en kısa sürede devam etmesi kişinin üzerinde güvenlik hissi yaratarak sürecin ütesinden gelmesini kolaylaştıracaktır.