Binlerce can kaybı ve hesaplanamayacak mali zararın yanında her alanda geleceğe sari olumsuz etkileri olacak bu depremler ülkemiz için çok büyük yıkım oldu. Yirmi yıllık iktidarın algıyla yönettiği başarı hikayesi bir haftada çöp oldu. Tek adamın devasa yetkili, güçlü görünen ve sanılan iktidarı 3 günde enkaza dönüştü.
Depremin ilk günü ne olduğunu anlayamadı, ikinci gün bu ne ki kısa sürede hallederiz evelallah havasını attı, üçüncü gün yıkımın farkına vardı, olayı önce anlamadı, sonra afalladı ve apışıp kaldı.
Neyin korku ya da kompleksi bilinmez hızla ve disiplinle hareket ederek çok yararlı olacak askerimizi ilk gün sahaya sürmedi. Akraba çiftiğine dönmüş, okçunun daire başkanı olduğu AFAD bölgeye ancak ikinci gün akşam varabildi. Ama nitelik ve nicelik yönünden yetersizliği had safhadaydı.
İçini boşaltıp yandaşa yüksek maaş ve ödenekli arpalık haline getirdiği tüm kurumlar gibi AFAD da çuvalladı.
AKP''nin liyakatsiz ve beceriksiz kadroları depremin ilk 2 günü ne askeri, ne madencileri ne de vinç ve kepçeleri deprem bölgesine göndermeyi beceremeyip, kurtarma çalışmalarına 2 gün geç başlanınca yaşatılabilecek binlerce canımızı kaybettik.
İktidarının her döneminde ustaca yaptığı algı amaçlı gönüllülerin kurtardığı canlar için enkaz başında asker-polis baskısıyla emek hırsızlığı yapıldı afad kurtardı tiyatrosu oynandı.
Dünyanın bildiği yıkımın sebebinin 2018 yılındaki imar affı gerçeğini gizlemek için yıkılan binaların 1999 öncesinde yapılanlar yalanına sarıldı. Oysa eski yeni binlerce bina yıkıldı şehirler harabeye döndü.
Hala algı ile sorumluluğu başkalarına atma peşinde. İlk iki gün kaderine terk ettiği çaresiz halkın öfkesini başkalarına yansıtmaya çalışıyor.
Kâh yağma yapıyor diye sığınmacılar, kâh müteahhitler, mühendisler, mimarlar suçlanıyor. Sığınmacıları getiren ve tutan kendileri.
Mimar ve mühendisler işin sadece bir aşamasında var. Diğer dört aşaması ya doğrudan ya dolaylı siyasetin kadroları. Belediye Başkanları, Meclisleri, yapı denetim firmaları, kontrolle görevli yetkili kamu görevlileri neredeler?
Şayet ortak değillerse o müteahhitlerin işini denetleseler nasıl yolsuzluk ve usulsüzlük yapabilirler?
Yirmi yıllık kesintisiz iktidar ama suçlu hep başkaları. Muhalefetin deprem bölgesinde yardım yapmasına kızıyor siyaset yapmayın diyor. Gönüllülerin yardım kolilerine AKP logosu yapıştırıp dağıtıyor Ama her gün onlarca kanalda siyaset yapıp başkalarına da siyaset yapılmaz diyor.
Siyaset tam da bugün yapılmalıdır ve yapıyoruz.
Çünkü insanımıza evini mezar eden imar affını siyaset çıkardı.
Başarı ve kalitesi tüm dünyada kabul edilmiş eski Kızılay''ın içini boşaltıp halkın güvenini siyaset yok etti.
Marmara depreminden bu yana toplanan 38 milyar dolarlık deprem vergisini siyaset iç etti.
Çok övündükleri 3-5 katı maliyetle yapılan, depremde kağıt gibi çöken hastaneleri fay hattına siyaset inşa etti. Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Ama bugün yüz yüze kalıp afalladıkları yıkımın sebebi birçok açıdan siyaseten kötü yönetimin sonucudur. Sorumlusu da algı ile yöneten iktidar siyasetidir.
Öyleyse her günden daha çok siyaset konuşmak ve sorumluyu tüm çıplaklığıyla göz önüne çıkarmak ve hesap görmek-vermek gerekir. Hasar ve zararı yıllara sari bu enkazın kaldırılması ve sonrasında bir daha böyle bir şeyler yaşanmaması için de bugün akılcı ve ahlaklı siyaset yapmak gerekli ve şarttır.
Siyaseti yandaşı ihya, fukarayı kandırma olarak anlamazlar ama siyaset ülkeyi her alanda kalkındırma, geliştirme halkın can ve mal başta güvenliğiyle huzur ve refahı için yapılır. Amacı halka hizmet etmektir.
Enkaz altındaki canlısına saatlerce ulaşamadığın, yaralısına depremde yıkılmayan hastane kuramadığın halkın, vergisini har vurup harman savurup hesap vermekten kaçtığın ahalinin acılı gününde aklıyla alay etmek değildir.
Bu depremde on binlerce binamız yıkıldı, belki yüzbinlerce canımız kayboldu, devasa maddi ama çok daha ağır manevi kayıplarımız oldu..
Bölgede derinleşen insani kriz göç etmekle de bitmeyecek, başta çocuklarımızı gençlerimiz olmak üzere milyonlarca kardeşimiz bu acıyı uzun süre hazmedemeyecek. Depremin siyasi, sosyal, sağlık, hukuki, adli sonuçları yıllarca sürecek.
Depreme müdahaleye hazır olamayan, halkın en çaresiz zamanında yanına koşamayan bu iktidarın bu sonuç ve sorunlarla baş etmesi imkansız. Öyle anayasaya aykırı olarak seçimi erteleme varyetelerini bırakıp anayasaya uygun ve zorunlu olan 18-Haziran''da seçim yaparak kötü yönetimden halkımızı hatta mevcut iktidarı da kurtaralım.
Seçimlerin bir yıl sonraya bırakılması yönetim yetisini yitirdiği depremle bir kez daha ve kuvvetlice tescillenmiş AKP''ne hiçbir şey kazandırmaz ama ülkemize çok şey kaybettirir.
Depremin 2.günü ulaşıp beş gün boyunca sahada gördüklerim, yaşadıklarım ve halkın hissiyatı enkazda kendileriyle birlikte AKP''nin de kaldığıdır.
Ülkemizin başı sağ olsun....