Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, 5 Kasım Dünya Tsunami Farkındalık Günü dolayısıyla, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü bünyesindeki Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nün 150 yıldır, deprem ve tsunami alanında ulusal ve uluslararası çalışmalar yaptığını anlattı.
Yapılan çalışmalarla Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nün tsunami erken uyarısı amacıyla Türkiye ve çevresinde meydana gelen tüm depremleri ve denizlerde meydana gelebilecek su seviyesi değişimlerini gözlemleyerek ilgili kurum ve kuruluşlara tsunami bilgi ve uyarı mesajları gönderdiğini dile getiren Özener, "Dünya Tsunami Farkındalık Günü dolayısıyla 3 yıldır çeşitli etkinlikler düzenliyoruz. Bu yılki tema ise tsunami afetine ilişkin ekonomik kayıplar olacaktır. Tsunami ve Deprem Erken Uyarı Çalışmaları, afet risk azaltım çalışmalarının temel bileşenlerindendir. 2015'te Japonya'nın Sendai kendinde düzenlenen Sendai Afet Risk Azaltımı Çerçevesi, 2015-2030 dönemlerini içeren ve afet risk yönetiminde özellikle afet riskinin araştırılması için işbirliği mekanizmalarının güçlendirilmesi adına yol gösterici bir özellik taşımaktadır." diye konuştu.
Özener, 2017'de Bodrum'da meydana gelen deprem neticesinde bir tsunami afetinin meydana geldiğini hatırlatarak, şöyle konuştu:
"Bunun boyutları tabii ki Uzak Doğu'da rastladığımız ölçeklerde değildi ama gece meydana gelmiş bir tsunami afetinden bahsediyoruz. Bu eğer gündüz olsaydı, dalga yüksekliği biraz daha fazla olsaydı, sadece ekonomik kayıplarla değil biz can kayıpları da yaşayabilirdik. Türkiye'nin çevresindeki tsunami tehlikesinin hangi boyutlarda kaç metre dalga yüksekliği üretebileceğini hesaplamaya çalıştık. Bir deprem oluyor, tsunami tehlikesi var mı, yok mu? Eğer bir tsunami yaratacağını kendi algoritmamız içinde karar veriyorsak, bunu bize abone olan ülke ve kuruluşlara gönderiyoruz."
Tsunami bilgilendirme tatbikatı yaptıklarını ifade eden Özener, olası tsunami senaryolarına göre oluşabilecek dalga yükseklikleriyle ilgili bilgi notlarının ve tsunami bilgilendirme el kitabının internet ortamında tüm kullanıcılara açık olduğunu söyledi.
Özener, "Afet risk azaltma çalışmalarında bilim çok önemli bir rol oynamaktadır. Afet risk azaltım çalışmalarının hem afetin ekonomik boyutlarını azalttığı hem de sürdürülebilir kalkınmanın önemli bileşenlerinden birisi olduğu unutulmamalıdır. Afetten korunmaya harcanacak her 1 liranın, afet nedeniyle meydana gelebilecek ekonomik kayıplarda 7 liranın azalmasını sağlayacaktır." dedi.
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nin kendi işlettiği 239 istasyondan ve ikili anlaşmalarla veri alışverişi yaptıkları sismik dataları işleyerek tsunami uyarı mesajı verdiğini anlatan Özener, deniz seviyesi istasyonlarının da sisteme entegre olduğunu söyledi.
Özener, "Bir tsunami olabilmesi için belirli bir büyüklükte, 6-6,5'lik bir deprem olması gerekiyor. Marmara'da bir deprem olursa, bir deprem bekliyoruz, hepimiz bekliyoruz, zamanını bilememekle birlikte, bu deprem sonucunda deniz tabanında meydana gelecek heyelan neticesinde bir tsunami olacaktır. İstanbul özeli için ya da Marmara Denizi'nde meydana gelebilecek bir depremin etkilerinin can ve mal kaybı olarak etkilerinin tsunamiden olacak etkilerinden kat kat fazla olacağını ifade edebilirim. Ama öyle yerler var ki Akdeniz'de bir deprem olduğu zaman bizden uzakta bir yerde deprem olabilir, depremden biz etkilenmeyebiliriz ama tsunami dalgalarından etkilenebiliriz. Bunlarla ilgili de Ege ve Akdeniz'de birçok yerde tsunami tehlikesiyle ilgili senaryolarımız var. ama şimdiden 'şurada olacak, burada olacak.' demek çok anlamlı değil. Bir deprem bekliyorsak, özellikle bir denizde, aletsel büyüklüğün üzerindeyse bunun tsunami de yaratacağını unutmayalım." diye konuştu.
Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fikret Adaman ise tsunaminin aslında bulunduğumuz coğrafyaya çok uzak bir kavram olmadığına işaret ederek, şunları kaydetti:
"Yakın coğrafyamızda tarihte 50’ye yakın son derece yıkıcı tsunami vakaları görülmüştür. Türkiye'nin 8 bin kilometre üzerindeki sahil şeridinin de tarihte tsunami etkisinde kaldığını biliyoruz. Son Bodrum depreminde de 'evet bize de olabiliyormuş' noktasına vardık. Tsunami deyince akla Endonezya geliyor, Alaska geliyor ama 1959 yılında Sicilya’da deprem ve tsunami felaketi sonrası 120 bin kişi hayatını kaybediyor. 1979'da Fransa’nın Nice kentinde tsunamiden 30 kişi yaşamını yitiriyor. Deprem konusunda en hassas ve yetkin ülkelerden biri Japonya, 2011 depreminden sonra yaşanan tsunami sonrası kayıp maalesef 20 bin yaşam ve 350 milyar dolar."